Şimdi bulunduğunuz konumu düşünün Ve bu konumdan yavaş yavaş uzaklaşın. Sizi karanlığın ortasına çekmeme izin verin sadece bana güvenin pişman olmayacaksınız.
***
Bugün -ben Ecem olarak- Her zamanki gibi bilim atölyesinden çıkıp sıkıcı bir yer olan evime gittim. Sıradandı iki koltuk dağınık bir yatak güneşten çürümüş perdeler toplanmayı bekleyen mutfak... Bunlar kendimi öğrenci evindeymişim hissine sokuyordu. Üzerinde çalıştığım son kapsülün yanına gidip ne durumda olduğuna bakmalıydım bu daha az sıkıcı olabilirdi. Garaja indiğimde garip bir şeyler seziyordum. Bir tuhaflık olduğu kaçınılmazdı. Tedirginlikle içeri girdim elementler üzerine yaptığım kapsüller hiçbiryerde yoktu. Kafayı yemek üzereydim neredeydi bunlar eğer biri alırsa çok büyük tehlikeler barındırabilirdi. Son çare olarak küçük gözlü çekmeceyi açtım içinde garip bir not buldum. Okumaya başladım.
"Eğer bazı şeyleri görmek isitiyorsan daha yakından bakmalısın yanında oturan psikopattan hiç bir zaman haberin olmaz"
Bu dizelerde neydi böyle biri apaçık kapsülü çalmış ve benle alay ediyordu . Hemen bulmaya koyulmalıydım biri cidden kullanmayı öğrenirse büyük tehlikler bizi bekliyo demektir hatta 4 mevsimi bile aynı anda yaşayabilirdik. Aranaya koyuldum nereye gidecektim.
Kapsülü çalan -Rana- kişisinin ağzından anlatılanlar :
Birkaç ay önce bilim atölyesine katıldım. Oradaki en gözde ve en zeki kişiydim. Gözlerin üstümde olmasına alışabilirdim. Birkaç gün sonra ecem adında yeni bir kız geldi. Bu kadar zeki olacağını düşünmemiştim. Bütün ilgiyi güzelliği ve aklı ile üstüne çekti. Herkesin gözünden yavaş yavaş düşüyordum bir şeyler yapmam lazımdı. Yarışma vakti gelmişti. Yaptığım icat kimsenin aklına gelmeyecek dört mevsim kapsülüydü kazanacağımdan şüphem yoktu. Ta ki ecem projesini tanıtana kadar benimle aynıydı çalmıştı eserimi ve kendi eseri gibi sergiliyordu. Adalet neredeydi? O gün herkes bana yalancı demişti ,sahtekar demişti. O zaman vücudumu dört duygu ele geçirmişti. Nefret, öfke , kıskançlık, ve intikam hırsı. Bir bedendeydi bunların hepsi. O zaman kendime bir yemin etmiştim.Yaptığı kapsülü çalacak ve benim olduğunu kanıtlayacaktım. Birkaç gün onu gizlice takip ettim. Boş olduğu anı yakaladığım zaman garajına girip kapsülü çaldım artık kendi ülkemi kurabilecektim. İşte başlıyor
Ülke herkesin ihitiyacını karşılayabilecek biryerdi dört mevsim istenilen zamanda olabilecek isteyen kış isteyen yaz isteyen farklı mevsimlerde yaşayabilecek. Seçim size kalmış. Burada kötülük barınmadığı için herkesin duasının kabul olduğu yerdir. Gökten yağmur yerine karam yağarsa şaşırmayın( shsjsjshsjs) İstediğiniz kadar her şeyi yiyip kilo almazsınız burada kimi düşünür ve hayal edersiniz anında onun yanına ışınlanırsınız. Ha Birde batı tarafı var tabi sadece kötülüklerin olduğu yer. Kötülerin cezasını çektiği yer
Ecem'in ağzından:
Uzun saatlerdir kapsülü arıyorum kimin çaldığınıda gayet iyi biliyordum. Gökyüzü çok garipti. Her yerde her mevsim vardı. Kapsülün yan etkisiydi sanırım. Yapabileceğim tek bir şey vardı. Rana ile aramdaki sorunu düzeltmeli, özür dilemeli ve belkide kaldığımız yerden devam etmeliydik. Rana ile ben çok benzerdik. Bu dünya adeta İstediğim gibiydi sanki onla kalbimiz birmiş gibiydi aynı şeyleri düşünmüştük . Ve bu bana onun nerede olacağı hakkında fikir vermişti. Bilim atölyesinde bir şeye üzüldüğü veya sinirlendiğin zaman kantinden en acı olan kahveyi alır ve bahçedeki çınarın altına koşardı. İlk kez çınar ağacının insanı bukadar mutlu ettiğine şahit olmuştum. Kulağında kulaklık elinde acı kahvesiile kendi dünyasına çekilirdi. Her zaman sinirli ve sert biri olsa da derinde bir yerde yumuşak bir kalbi olduğunu biliyordum. Son dönemlerdeki en popüler Kahveci'den iki kahve aldım. Ormandaki büyük Çınar'a gittim. Tam tahmin ettiğim gibi çınarın altında, bir mezarlık yanında ağlıyordu. Rana nın annesinin mezarıydı bu. Belkide bu yüzden hep buraya gelirdi. Birşeyler söylediğini işiterek yanına yaklaştım
"Anne yapamadım annem. Kızın birinci olamadı ama bak burası senle benim ülkem burası bizim ülkemiz bak. Artık aç gözlerini tebrik et kızını. Anne hokus pokus deseydim tanrı seni bana bağışlayackmıydı yine bana eskisi gibi aferin kızım dermiydin."
İçim cız etmişti. Rana nın sevgiye ihtiyacı vardı ama bu henüz onun farkında değildi. Henüz dumanı tüten kahveyle ona doğru bi adım attım. Çıtırdıyla arkasına döndü.
Ne işin var burda git ve beni yalnız bırak dedi kızarmış gözlerinin arkasından.
Evet kızım şimdi tam zamanıydı yap şunu
Dedim içimden kahveyi uzatarak al dedim seviyorsun biliyorum istediğin gibi en acısından dedim. Terettüt etmeden kahveyi elimden kaptı. Bir yudum aldı. Teşekkür bekliyordum fakat o
Soğumuş bu dedi. Olsun dedim. Yanına çömeldim ve "özür dilerim icadını kullandığım için ama sana yemin ederim bilmiyordum hiç bir zaman bilemedim. Bana azcık inanıyorsan beni anlamaya çalış." Dedim kafasını uzaklara daldırdı ve anlatmaya başladı
"Annem beni en son tebrik ettiği zaman 5 yaşımdaydım. Birgün hayatımın hatasını yapıp annemin güvenini kaybettim annem beni dinlemez oldu. O güven bidaha kazanılamadı. Küçükken anne ikimizin ülkesi olsa içinde istediğimiz herşey olsa ozman benle gurur duyarmıydın demiştim annem ise seninle gurur duyuyorum duyacağım minik prensesim demişti. Kendime ait bir ülke kurmak için çabaladım. Annemin bir tebriği için yıllarca herşeyimi verdim. Bunu gerçekleştirceğimi anladığım zaman, müjdeli haberi vermek üzere eve gittim. Kanlar içinde yerde yatan annemi görünce donakalmıştım aklımda çok ermezdi ozmanlar onun kan olduğuna. Yer soğuk anne niye yattın orda deyip pike getirmiştim üstüne sonra yerleri görüp anne niye heryeri ketçap yaptın dedim. Annemden ses gelmedi. Hiç gelmedi. Ozaman annemin bir daha bana dönmeyeceğini anlamıştım. Annem beni hep çınara götürün derdi çınar ağacını çok severdi. Aslında ecem biliyor musun ben sana kızgın değilim. Ben kendime kızgınım. Keşke annem bana kızgın gitmedeydi bu dünyadan. Şuan belki herşeyim var ülkem arkadaşlarım kıyafetlerim... ama benim annem yok hayatta en değer verdiğim şey yokkken bu ülkenin anlamı ne ki? Bir tebrik uğruna annem gitti. Kapsülü geri alabilirisin dedi." Gözlerimdeki yaşlar süzülerek boynuma indiğinde ;
Hayır dedim sen bunu benden çok hakediyosun yıllarca emek vermişsin buna bak eğer senin gibi bi çocugum olsaydı heranımı senle gurur duyarak geçirirdim dedim. Tebessüm ederek baktığında peki ya partnerim olur musun desem? Böyle bi soru beklemiyodum ama terettüt etmedim kabul ettim . Artık yediğimiz içiriğimiz ayrı gitmiyordu. Birlikte çok büyük işlere imza atacaktık. Önce Fransa sonra ABD sonra birsürü ülkeden talep alarak bunları başaran ilk türk olmuştuk işte bu ECEM VE RANA İKİLİSİYDİUmarım beğenirsiniz kısa kısa hikayeleri derleyip sizlerle paylaşacağım devamı için destek olursanız sevinirim 😌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derinlerde bir yerlerde
Teen FictionBazı şeyler yaşarız ne olduğunu bilmeden sorgulamadan yaşarız hayatı. Ama bazen görünen şeyler o boyuttan çok farklıdır içime inmek ister misin ?