Ve Tanrı Siyah'ı yarattı. Ardından Siyah, tüm ihtişamıyla beraber dünyaya bir melek edasıyla iniverdi. İnsanlar büyülenmiş, bir yandan da tanrısal güzelliğini haykıran teninin mükemmeliyetinden korkmuşlardı. Siyah'ı anlayamıyordu zayıf ve bencillikle yönetilen insan beyinleri. Gözlerini bürüyen kıskançlık kontrolü eline geçirmişti. Anlayamadıkları herşeye yaptıkları gibi Siyah'ıda kötülediler. Ona ölüm rengi demeyi uygun bulup karanlıkla sonsuza dek lanetlediler. Asaletinden bir kez de olsa ödün vermeyen Siyah kabullendi tüm bu hak etmediği canice etiketleri. Çünkü bunu yapabilecek kadar cesurdu.. Fakat ölümün rengi olmaktan hoşnut durumdaydı. Çünkü bir tek o biliyordu ölümün ne denli kutsal ve güzel bir nimet olduğunu. Yaratıcıya kavuşmaktan öte ölüm aslında asıl başlangıçtı. Ölüm bu berbat dünyadan tek kurtuluştu. Ölüm, isteseniz de istemeseniz de bir gün sizi eski bir dostu gibi karşılayacak olan yegane şeydi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Defteri
Non-Fiction# Bu kitabın belli bir içeriği olmamakla birlikte, yalnızca zihnimde dolaşan bazı paragraflar yer alacak. Herhangi bir olay, mekan ya da karakter bütünlüğü olmayacak. # --- Herkes fazlasıyla delirmiş mi, yoksa bu sadece benim kafamın içinde mi? Peki...