Kafamı sert zemine çarptığımda ani düşüşümün sebebini aramak yerine bir süreliğine nerede olduğum hakkında fikir sahibi olmaya çalışıyordum. Sonunda bazı şeyler kafama yerleştiğinde yeniden toprakta olduğumu ve tepemdekinin de Çağan olduğunu fark edebilmiştim.
Kötü bir rüyamı geride bırakarak başka bir kötü rüyaya uyanmak berbattı. Ama bunun diğerinden tek farkı kesinlikle gerçek olmasıydı.
Çağan elini uzattığında denizde olduğumu ve bir yılana sarıldığımı anlamış olsam da bu yardımı geri tepecek durumda değildim.
Ne yapmam gerektiğini bilmezken attığım her adımın tehlikeli olduğunun farkındaydım ama düşünebilecek durumda da değildim. Uykum hepsine engel oluyordu.
Çağan elindeki battaniyeyi üzerime sardıktan sonra hamağa otururken böyle bir şeyi yapmasını gerektirecek kadar büyük sorunun ne olduğunu soracaktım ki daha farklı bir telefon sesi kulaklarımı tırmaladı.
"Evet, yanımda." Sanırım burada benden bahsediyordu.
Boş gözlerle yerdeki karıncayı izlerken Çağan'ın kullandığı isim dikkatimi dağıtabilmişti.
"Aras, ne yapmam gerektiğini biliyorum." Karşıdan gelen sesin tonundan sinirli bir ruh halinde olduğunu anlayabilirdim ve bu sesin sahibinin Aras olduğunun da farkındaydım.
Bakışlarım Çağan'a odaklanmışken derin bir nefes aldı ve telefonu kapatıp sinirli bir şekilde tuttuğu nefesi verebildi.
"Hadi." Eli sırtımda beni ayağa kalkmaya zorlarken ona uymaktan başka seçeneğim olmadığını da hesaba katarak kalktım ve arabasına doğru ilerledik.
Dizimde hissettiğim acıyla suratımın buruşması dikkatini çekmiş olmalı ki bakışları bana yöneldi. Acı bir şekilde sırıtmakla yetindim ve yürümeye devam ettim.
"Önce bunu halletsek iyi olacak." Dizimi işaret ettikten sonra ben de dizime baktığımda turuncumsu renklerin pantolonumu mahvettiğini fark etmiştim
Neyden önce olduğunu sormama fırsat vermeden gaza bastı ve beni düşüncelerimle baş başa bıraktı.
Yine telefonumun sesiyle yerimden sıçrayarak uyandığımda Çağanın arabayı durdurduğunu ve yanımda bu halime gülmekle meşgul olduğunu görmüştüm.
"Ufak bir zamanlama hatasının sonuçlarıyız." Fısıldayarak söylediklerinin ne anlama geldiğini anlamak yerine telefonumu açtım.
"Çağan yanında mı ?" Soğuk sesin sahibi kesinlikle Aras'tı.
"Evet." Aynı tonu tutturmakta çok zorlanmamıştım.
"Güzel, söyle ona seni eve getirsin." Bana fikrimi sormaya gerek duyacaklar mıydı acaba ?
"Hangi eve ?" Söylemek istediklerim farklı olsa da bunun için doğru zaman olduğunu düşünmüyordum.
"Şu telefonu ona uzatmaya ne dersin ?" Uğraşmaktan bıkmış bir halde telefonu Çağan'a uzattım ve arkamı dönerek dışarıyı izlemeyi tercih ettim. Konuşmalarından anladığım bir kaç kelimeyle her zamanki gibi tartıştıklarını tahmin etmek zor değildi.
"Geliyoruz." Bilmediğim bir yoldan gösterişli bir eve gelmiştik. Çağan'a yakışır tipte bir evdi. Ama benim burada ne işim vardı bilmiyordum.
Çağan arabadan indi ve kapımı açtıktan sonra ben de yavaşça arabadan indim. Uykum gelmişti yani bir an önce bu saçmalığın sonlanmasını istiyordum. Evin önünde başka bir araba daha vardı. Nerden çıktığını anlamadığım arabanın ilerlemeye başladığını ve üzerime doğru geldiğini anladığımda kenara çekildim. Asıl sorun arabayı kullanan kişinin Aras olmasıydı. Yanında da Eliz olduğunu tahmin ettiğim bir kız vardı. Karanlıkta emin olamasam da ikisinin bir arabada olması ilginç bir şey sayılmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pulsar
JugendliteraturPulsarlar, yıldızların hayal dolu ışığı sayesinde görünen, gaz yığınlarının kalbi olan nötron yıldızlarıdır. - Dileklerle atmaya devam eden bir kalp gibi - Uzaktan bir bakış, farkında olunmayan hisler ve sebepsiz umutlar... Aşk denilen his yığının y...