Ben hep sevilen bir çocuktum ve hayatımdan mutluydum.
Yani öyle düşünüyordum..
İki buçuk yaşıma gelene kadar herkes bana çok iyi davranıyordu...
İlk doğduğum gün dedem olacak kişi bana bir çeşit test yapmıştı. Testin sonuçlarını gören herkes(annem dışında herkes) çok sevinmişti.
Söylediklerine göre bana %90 siyah ışık denen bir şey çıkacakmış. Ne ışığından bahsettiklerini bilmiyorum ama pek mutlu olduğum söylenemez.
Bir buçuk yaşıma geldim...
Kreşe başlamıştım. Gördüğüm herkesin yanına arkadaş olmayı teklif etmek için gittiğimde benden kaçıyorlardı. Hatta beni gören bazı kişiler ağlıyorlardı.
Ben buna çok üzülmüştüm ama babam benim arkadaşlara ihtiyacım olmadığını söyledi.İki yaşıma geldim...
Küçük bir erkek kardeşim oldu. İsmini hatırlamıyorum. Onun doğduğu gün dedem gene geldi ve bu sefer hiç memnun olmamıştı. Sonucu gördükten sonra gitti. Babam kardeşime kötü davranmaya başladı ama ben ve annem ona iyi davranıyorduk.. Babam sürekli annemle kavga ediyordu...İki buçuk yaşıma geldim...
Babam anneme bana iyi örnek olduğunu söyledi ve ayrıldılar... Babamla yaşamaya başladım ve hayatımda bana verilen bütün iyiliğin annemden kaynaklandığını öğrendim...Üç yaşıma geldiğimdeyse....
Kağıdın devamı yırtılmıştı. Ben yırtmıştım. Çünkü o günü hatırlamak bile istemiyordum.
O gün olanlardan sonra babamı asla affetmedim, affetmeyeceğim de...
Hatta üç sayısına karşı kin duymaya başlamıştım.
Bu nedenle on yaşıma kadar depresyonda kaldım.On yaşıma uğramadan önce üç buçuk yaşıma dönelim.
Babamla yaşamaya başlayalı tam bir yıl olmuştu ve o hayatıma iyice alışmıştım.
Fakat para durumumuz vardı ve bu yüzden babam benim gibi yarı hayvanların satıldığı bir yere beni sattı.Orada Leo adında bi çocuk beni satın aldı ve bana evcil hayvanıymışım gibi davrandı. Çünkü öyleydim. Yaklaşık beş yaşıma kadar onunla yaşadım.
Leo sarı saçlı, mavi gözlü kötü birisiydi. Benimle yaşıttı. Notch'un oğluydu ve beni zorla sevgilisi yapmıştı. Daha aşk ne demek bilmezken zorla sevgili olmuştuk.
Dört buçuk yaşımızdayken bir gün Leo'yu beni aldatırken yakaladım.
Daha dört buçuk yaşındayken aşk acısı yaşamam çok saçma gelebilir ama dediğim gibi: ben bir evcil hayvandım.
Bu olaydan sonra iyice içime kapandım ve kaçmaya karar verdim.
Beşinci yaşımı doldurmadan birkaç hafta önceyse oradan kaçtım.
Evini bildiğim tek kişi olduğu için tekrar babamla yaşamak zorunda kaldım. Babam geri döndüğüm için çok sevinmişti. Artık para durumumuz yoktu hatta hizmetçilerimiz bile vardı.
Tam hayatım eski haline döndü sanıyordum ki beşinci yaşıma bastığım gün tam bir kabustu.
Anaokuluna başlıyordum. Bu yüzden babam beni kapalı giydirmişti ve asla gerçek kimliğimi kimseye söylememem için beni tembihlemişti.Babam o sıralar Hero ailesiyle çok büyük çatışmalara girmeye başlamıştı. Bazen benim de içinde olduğum çatışmalar.
Ama ben sadece köşede oturup izliyordum ve karşı tarafta altı yaşlarında başka bir Hero da benim gibi köşede oturmuş izliyordu.
Babama onun kim olduğunu sormuştum. Adı Heroson(Hirosan)'mış.. Hayatımı değiştiren kişi. Ama biz daha oralara gelmedik.
Altı ve yedi yaşımda anaokuluna gitmeye devam ettim çünkü bir sürü şeye alerjim vardı(yumurta, fındık, balık, tavuk...) ve ilkokulda buna o kadar dikkat etmeyeceklerdi.
Sekiz yaşıma girdiğimde ilkokula başladım ve artık alerjilerime dikkat edebiliyordum. İlkokula başladığımda serviste ilk defa birisiyle arkadaş olmuştum. Onun adı da Mina'ydı ama benden beş yaş büyüktü. O on üç yaşındaydı ve onuncu sınıftı.
Farkındayım on üç yaşında onuncu sınıfa gitmesi mantıksızdı. Bence de öyle ama onun ailesi aynı şeyi düşünmüyordu.
İkinci sınıfa başlayacağım zaman başka bir şehre taşındık ve orada HeroGirI diye birisiyke tanıştım. Beni ilk gördüğünde direk "Sen Null'un kızı mısın?" demişti ve ben ilk şaşırmıştım. Çünkü kapalı giyiniyordum ama sonra evet anlamında kafamı salladım.
HeroGirI bir Hero'ydu ve babamın anlattığı gibi değil de arkadaş canlısıydı. Tabi herkese karşı değil. HeroGirI Herobrine'ın yiğeniymiş.
Herobrine'ın bi kardeşi olduğunu bilmiyordum aslında ama öğrenmiş oldum.
Babasının adı Herobro'ymuş(bence daha yaratıcı isim bulmalılar hep Hero hep Hero nereye kadar).
Üçüncü sınıfa başladığımda arkadaşım Mina'yla bir daha karşılaştım. O da bizimle aynı şehre taşınmıştı ve ben buna çok sevinmiştim.
Üçüncü sınıfa başladığım ilk gün çok güzeldi denemez çünkü eldivenim yırtılmıştı ve herkes benim bir ucube olduğumu söyleyip beni dövmüştü.
Okul çıkışı serviste HeroGirI'e ağlamıştım ve o da ertesi gün gelip beni dövenleri dövmüştü.
Üçüncü sınıfa alışmaya başladığım zamanlarda HeroGirI ile daha sık görüşmeye başlamıştık. Bu nedenle eve geç gelmeye başladım ve babam bunu fark etti...
İşte asıl hikaye burada başlıyor...
-Devam edecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Null'un Kızı Mina
Aventura-Çok şanslısın! Der benimle tanışan herkes... Ama durum keşke öyle olsa. Onların yerinde olmak için nelerimi vermezdim..