kalbini yaşatmayan insan - var olamaz!

2.1K 103 13
                                    

Şeyh Edebali Osman Gazi hazretlerine nasihatında şöyle buyuruyor 'Ey Oğul! Insanı yaşat ki, Devlet yaşasın!'. Bu kutlu söz ile birlikte Osmanli Devletı kurulur ve zaman icerisinde bu nasihatin felsefesine dayanarak cihan imparatorluğu meydana gelir. Bu nasihatın özünden ve ruhundan taviz verildigi icin, bugün o osmanli kalmadi. Peki bizlerin osmanlının olmayışı ile beraber bu nasihata sırt cevirmemiz yanliş olur. Ne ben nede sizler birer Osman Gazi olamayacağımızdan bu nasihatta belirtilen 'insanı yasatki ' kismini ele almamız gerekiyor.

Ben diyorum ki 'Kalbi yaşat ki, insan yaşasın!'. Haddim değil ama bu nasihata farklı bir boyut katıyor, daha doğrusu farklı nazar edelim diyorum.

Kalbini yaşatmayan insan var olamaz.

Hepimizin yaşayan bir kalbi olmasına rağmen, 'kalp yaşatmak' ne ifade eder? Bunun cevabını vermeden önce, günlük yaşantımızda ve gün icerisindeki eylemlerimizi gözden geçirmemiz gerekecek. Özellikle biz avrupada yaşayan genç kardeşlerimizin yaşam tarzı ve yaşantılarında kalpleri yaşatacak ne gibi bir caba, gaye ve fil görebiliyoruz? Gerçekleri söylemek gerekirse ortalama genç bir gurbetcinin, yaşatmanın aksine kalbi çürüten ve zincirlere bağlayan bir yaşam tarzı var. Bunun açıklamasını sizlere ufak bir kaç örnek ile izah etmek istiyorum.

Biz bir günden diğerine yeme ve içmeyi terk ettiğimiz vakit, kisa bir süre içinde bedenimizin fonksiyonları yavaş yavaş alarm çalmaya başlar ve ihtiyac belirtileri gösterir. Bu durum günlerce sürdürülür ve ihtiyac giderilmez ise hasta olur, çökeriz. Organlarımız işlemez güçten kuvvetten düşer çok aciz kalırız.

Belkide yürümeye takatimiz kalmaz sürünür dururuz. Peki bedenin maddeden oluşan gıdalara ihtiyaci varken, ruhun ve kalbin manevi gıdalara ihtiyaci yok demek ne derece doğru olur? 14 gün gibi kısa bir zaman içinde rahatsızlık belirtisi veren, hastalanmaya başlayan bedenimizi göz önüne alip birde yıllardır ihtiyacını gideremeyen ruhunuzun ve kalbinizin durumunu düşününüz. Şüphe yokki çürümüş, bitkin, halsiz ve cok faydasız bir vaziyettedir!

Şimdi tekrar o halde olan bir beden göz önüne getirin, sizcede o bedene zarar vermek cok kolay olur degilmi? Direnci olmadığından dıştan gelen hertürlü saldırıya karşı yenik düşer, belkide hicbirazaman ayağa kalkamıyacak biçimde bir darbe yer. Bunun sebebi gayet açık, güç ve kuvvetten yoksun bir beden kendisini asla koruyamaz. Öyleyse çürümüş, güçsüz, bitkin bir ruhun dıştan gelecek ufacik saldırılara nasil göğüs gerebileceğine inanabiliriz? Bu gerçekten kabul edilecek birşey değil! Fani ve faydası olmayan hevesler peşinde koşan bir genclik ki, sayısı yüzbinleri aşmış o diskodan bu diskoya, o konserden bu konsere, sadece günlük ve gösteriş için yaşayan ve uzaktan bakıldığında şuursuz ve bilincini kaybetmiş bir zombi sürüsüne benzer! Bu zombi sürüsüne katilan her bir genç kısa bir süre içinde onlara benzemeye mahkumdur.

Hem ahiretini hemde dünyasını mahfeden bu gençlik hayatının ileriki safhalarında birakin ümmete ve insanlığa faydalı olmayı, kendine bile bir faydası olmayacak. Hic bir bilgi ve birikimi olmayan, hayatında çaba göstermeyip, zorluk ve sıkıntılardan geçmeyen bir insanın nasıl olurda toplumun faydalı ve hayırlı bir parçası olabilsin?

Sevgili okurum şüphesiz ki her güçlü kalbin ve ruhun gereği güçlü iman'dır ve dolayısıyla ibadet bu konuda vazgeçilmez bir unsur. Ibadet ile rabbine yaklaşan bir mü'min yaşantısında zaman ile değişikliğe gider ve kalbine damla damla akan iman şerbeti ile hayat bulur. Dini vazifeleri yerine getirmek hem ahiretini düşünüp yaşamayı, dosdoğru yolunda ilerleyenlerden olma arzusu anlamına gelir. Bununla beraber şuur ve bilinç belirmeye başlar ki onlarıda ilim ile doyurmak gerekir. Ayni zamanda mesleki ve okul hayatında kendisini geliştirirse, şuur ve bilinç yerine oturmaya başlar. Kısaca kendisine 'ümmetine, vatanına ve milletine faydalı ve hayırlı bir evlat, bir hizmetkar olmayi' dava edinir. Kalbi ve ruhu pislikten arınmış bir genç yapacakları ile geleceği kurtarabilir.

Şuurlu ve bilinçli, gayesinde samimi ve hırslı, davası Islam olan bir nesili birlikte yetiştirmek ümidi, inancı ve dileği ile Allaha emanet olunuz..

Cihad Ebrar

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 08, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kalbi yaşamayan insan - var olamaz!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin