Buraya kadar gelmişsen o kadar wattpad kitabı arasından benimkini bulmuş olmalısın size uygun olması için elimden geleni yapacağım çoğu yerde yazım hataları –yanlışları – olabilir sıkıldığınız bir bölüm olursa uygun bir şekilde yorum yapıp belirtiniz yada özelden yazabilirsiniz aynı zamanda eleştirebilirsiniz de kimse dört dörtlük değildir aklınıza okurken aklınıza 'böyle olsaydı daha iyi olurdu ' dediğiniz bölüm olursa düşüncelerinizi yazın başka bir bölümde değerlendire biliriz her şeye saygı duyabilirim beğenmeye bilirsiniz ama KÜFÜR ETMEYE HAKKINIZ YOK
OKUMAYA BAŞLADIĞINIZ TARİH ;
Sabah alarm sesiyle değil içeriden gelen takırtı sesleri ve "Sibir"'in havlamasıyla uyandım. Gözlerimi zar zor açımışken güneşin rahatsız edici ışıkları gözlerimi istila edip keskin bir baş ağrısına dönüşmüştü .Hemen gözlerime elimi sipher ederek gözlerimi korumaya çalıştım .Salondan kahkaha sesi gelince üzerimdeki yorganı ayaklarımla iterek üstümdeki ağırlıktan kurtuldum . Oturur pozisyona geçip rahatça gerindim .Bir 10 saniye etrafa baktım artık gözlerim güneşe alışmıştı. Ayağa kalkıp odamda ki banyoya girdim elimi - yüzümü yıkayıp rutin işlerimi halledip banyodan çıktım. Odamdaki boy aynasından görüntüme baktım. Yeni uyandığımdan dolayı şişmiş gözlerim ,yüzümü yıkadığım dan dolayı da nemli kirpiklerim ve yüzümde dolaşan gözlerim sonunda vücudumda dolaşmaya başladı kırmızı - siyah benekli kırışmış pijama takımıma bakıp göz devirdim kızıl turuncu turuncu karışımı saçlarım yine birbirine girmişti. Dün akşam çok yorgun olduğum tamam tamam üşendiğimden taramadan uymuştum . Sabah da böyle bir manzarayla karşı karşıyaydım işte derin bir iç çekip merdivenlerden inerek salona girdim .Kendimi koltuğa attığımda Sibir direkt üzerime atlayıp havladığında ;
- "Bir dur oğlum sana da günaydın" dedim tüylerini okşarken 'Sibir' bir Sibirya kurduydu daha çok küçükken lise sonda almıştım . Sibir' in insan psikolojisi için mükemmel bir köpek türüydü . Sibir'in tüylerini okşamaya devam ederken
- "Hadi kalk kahvaltı yapalım lan midem kazınıyor "! diye sitem eden Açelya göz devirip Sibir kucağımdan yere bıraktım .Ayağa kalkıp
- " Sen başla ben bir duş alayım ölüyorum " ! dedikten sonra inleyip belimi tuttum .Bütün kemiklerim birbirine girmiş diye söylenirken aynı zamanda dudaklarımı da büküyordum
- " Sibir gel oğlum mamanı vereyim bu portakallı tart yüzünden aç kalacaksın diye arkamdan bağırdı . Evet portakallı tart' ı çok sevdiğinden bana böyle sesleniyordu. Duş almak için Odama doğru ilerledim
Duştan çıktıktan sonra sabaha karşın daha iyi hissediyordum üzerimi giyinmek amaçlı dolabıma doğru ilerledim.Siyah vücuduma tam oturan kalem etek ve beyaz içimdeki siyah sporcu atletimi az da olsa belli eden bir tişört'ü hızlı bir şekilde üzerime geçirdim.Kıvırcık saçlarımı olduğu gibi bırakıp,siyah deri ceketimi giydi . Çalıştığım şirkette baş mimarlık yapıyordum .Geçtiğimiz hafta üzerinde çalıştığımız projeyi bitirip sunduğumuzda karşı taraftaki "ÇAKIR" holding sahibi Mert Amca kendi şirketlerinde çalışmamı teklif etmiş .Kendi çalıştığım şirketin sahibi Mehmet beyin oğlu da kendi şirketinde çalışacakmış Mehmet Bey ve Mert Amca çocukluk arkadaşları olduğundan dolayı Mert Amca biraz ısrar edince Mehmet Bey "bana sormayı eğer kabul edersem bir sakınca olmayacağını söylemişti". Daha karar veremeyip düşünce havuzunda boğulurken lise yıllarına geri dönmek istemiyordum .Bu durumu Açelya 'ya anlattığımda internetten küçük çaplı bir araştırma yaptıktan sonra onun lise yılların da küçük kalbimi paramparça eden kişinin yurt dışında olduğunu söyleyerek düşünce havuzumda boğulurken yine beni kurtarıp aydınlığa ulaşmamı sağlamıştı. Bunları düşünürken odamdaki mavi masanın üzerindeki dosyalarımı alıp merdivenlerden indikten sonra mutfağa geçtim mükellef bir sofra bana göz kırparken dudaklarımın kıvrılmasıyla beraber gözlerimdeki parıltıyı hissedebiliyordum . Açelya'nın yanına giderek omuzunu sıktım "Sibir" yanıma gelip bacaklarımın arasından geçtiğinde yere çömelip tüylerini okşayarak sakinleşmesini umdum. Açelya birden çığlık atıp ayağa kalkıp bana doğru gelince gözlerimi belleterek ona baktım bana sarılınca
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVRİM
Romancelise yıllarında başladı daha doğrusu lise yıllarında LODOS un aşkı bir tohum gibi filizlendi şu küçük kalbimde ama bu büyük bir HAKSIZLIK ben o tohuma su vermeden toprak vermeden filizlendi ANKA ne yapmışti LODOS ÇAKIR, yakışıklı, karizmatik...