Gece saat gece yarısı gibi eve geldik. Parti gerçekten harikaydı.Ece ve Emre'nin öpüşmesi dışında. Hala inanamıyorum. Ece'ye Emre ile yaşadığım herşeyi anlatmama rağmen nasıl böyle bir şey yapabilmişti aklım almıyor doğrusu. Ece ile açık olan aram bu olaydan sonra daha da açılacağı belliydi. Partide hiç pas vermedim Ece'ye. Ona soğuk davrandığım için anlamayan bakışlar attı bana ama madem en yakın arkadaşımdı anlaması lazım değil mi?
Yine de onları görmezden gelerek doğum günümün tadını çıkarttım. Sonuçta benim bir sevgilim var ve Emre'yi umursamamam lazım ama yine de sinirlerimi bozmayı fazlasıyla başarıyor. Acaba şimdi Ece ve Emre çıkıyor mu? Ece'nin telefonlarına cevap verseydim cevabını öğrenmiş olurdum ama telefonumu kapatmakla yetindim.
Ece benim bu olanlara rağmen en yakın arkadaşım. Ve Emre'nin , Ece'yi üzeceğinden eminim. Ama Ece'nin beni dinlemeyeceğini de biliyorum. Bana kesin "Benim hayatım benim kararlarım. Ama eğer Emre'ye aşıksan söyle." der. Ama anlamıyor ki Emre'ye aşık olduğumdan değil onu düşündüğümden böyle yapıyorum. En iyisi bu olaya karışmamak. Fikrimi sorarsa söylerim.
Yarın işe gitmem lazım. Son 2 haftam kaldı sonra maaşımı alıcam ve emekliye ayrılıcam. Abim haklıydı , çalışmak bana göre değil. Bana göre olan şeyler; uyumak , yatmak , müzik dinlemek , kitap okumak. Bana göre olanlar bunlar.
Uyku iyice bastırdı ve uykunun beni alıp götürmesine izin verdim.
"Derin hadi kalk kızım abin bekliyor. Çok sinirlendi. Hadi kızım kalk." annem başımda söyleniyordu.
"Of anne ben alarm kurdum saat kaç daha?"
"Saat 9.30 olmuş. Herhalde unuttun alarm kurmayı."
"Ne! Geç kaldım." dedim ve hemen ayaklanıp tuvalete koştum. İşimi halettim elimi yüzümü yıkadım ve yine olimpiyat koşucusu gibi odama koştum.
Hemen üzerime abimin dolabından kaçırdığım t-shirtü giydim. Altımada siyah bir tayt geçirdim. Saçımı taramaya vakit olmadığından hemen topuz yaptım. Çok spor olmuştum ve yeni uyandığım için yüzüm şiş görünüyordu. Makyaj yapmayı sevmem ama vakit olsaydı kesinlikle yapardım berbat haldeydim. Hemen dış kapıya doğru koştum. Spor ayakkabılarımı giydim ve abimin arabasına kendimi attım.
Derin bir nefes aldım. Nefes nefese kalmıştım koşuşturmaktan.
"Günaydın abi."
"Sayende geç kaldık Derin." dedi ve arabayı haraket ettirdi. Sonra kafasına bir şey dank etmiş gibi bana döndü. "O benim t-shirtüm mü?"
"Olabilir." dedim ve sevimli sevimli gülümsedim.
"Sana kaç kere dedim dolabımdan uzak dur diye."
"Benim dolabımdaydı. Sen söyledikten sonra hiç dolabını karıştırmadım." dedim ve gözlerimi kırpıştırıp sevimli olduğunu düşündüğüm gülümsememi takındım tekrar.
"Hiç komik değilsin ve o gülüşünde hiç sevimli değil." birden gülümsemem soldu. Beni gerçekten sinir ediyordu.
"Tamam be al başına çal. Arabadan inince çıkarırım. Sütyenle dolaşırım ortalıkta bende."
"Ne diyorsun kızım sen doğru düzgün konuş." dedi ve birden bana dönüp sinirli sinirli baktı. Sonra da kafasını tekrar yola çevirdi.
"Sende beni sinir etme o zaman. Bir daha bir şey dersen dediğimi yaparım." dedim ve kafamı cama çevirip dışarsını izlemeye başladım. Aslında böyle bir şey yapmazdım ama inadım mı gururum mu deseler sanırım inadım daha ağır basar. Abimde bunu bildiğinden sus pus oldu.