DAYANABİLİYOR OLUŞUMA DA DARGINIM

95 9 48
                                    

Herkese merbaha :) Bu bölümde Sahara, Bilal ve Ecem için "Vay, yine mi keder ama artık yeter..." diyeceğiz.

Bölüm şarkısı; Sezen Aksu - Vay

Keyifli okumalar :)

"Senin adını kol saatimin kayışına yazdım Piraye" diyen Nazım'ın kol saatinde 'Vera' yazıyordu. İşte o gün aşk öldü..."

Dikenli tellerle çevrili, her gün üzerine kurşunların ve bombaların yağdığı, gözyaşının eksik olmadığı o hapishanede ölmekten korktuğu zamanlar olmuştu Sahara'nın ama sevdiklerini kaybetme korkusu her zaman daha ağır basmıştı çünkü geride kalan olmak her zaman çok daha zordu. "Korkma" demişti babası;

"Korkma kızım, kullar kader yazamaz. Hepimiz kader denen o ince çizgide yürürüz ve ecelimiz geldiğinde de ölürüz, onlar ölmemizi istediği için değil."

Bugün herkes Sahara'nın ölmesinden korksa da o korkmuyordu çünkü biliyordu ki yalnızca eceli geldiğinde ölecekti ve bugün "evet" diyerek, ölmemek için kendisiyle birlikte genç bir adamı öldürdüğünün farkındaydı.

"Baba, imam efendi geldi."

Miray'ın imam efendinin gelişini haber vermesiyle nikah sonrası verilen davette eğlenen ve Karahanlı ailesine katılan Sahara'yı tanımaya çalışan kalabalığın içinden sıyrılıp evin içine geçtiler. Kanun önünde evli bir çift olduktan sonra sıra Allah katında evli bir çift olmaya gelmişti.

Nikah'ın kıyılacağı odaya geldiklerinde imam efendi orada hazır bulunuyordu. İçeriye Sahara ve Bilal'le birlikte, Sahara'nın şahidi olarak Bilal'in ablası Nihan, Bilal'in şahidi olarak eniştesi Fatih, Rabie hanım, Sultan hanım ve Münir bey girdi.

İmam efendi içinden kısa bir dua ettikten sonra nikah akdini başlattı;

"Gelin kızımızın şahidine soralım, kızımız için mehir ne istiyorsunuz?"

Nihan tam ağzını açacakken Sahara araya girdi;

"Ben... hiçbir şey istemiyorum."

Bu adamı kendisiyle evlenmeye mecbur bırakmıştı. Bir de ondan maddiyat mı isteyecekti?

"Mehir olmadan nikah olmaz." dedi imam efendi ve Nihan pat diye ne istediğini söyleyiverdi;

"Ceyhan'daki arsayı istiyoruz."

Sonra kendisini onaylaması için babasına baktı;

"Öyle değil mi baba?"

Münir bey hiç tereddüt etmedi;

"Tabi tabi"

Arsa lafını duyunca Sahara gözlerini aniden Nihan'a ve Münir beye dikti. Koskoca bir arsayı istemek ne demekti? İsteyemezdi ki Sahara...

"Arsa mı? Ne arsası abla? Ben arsa falan istemiyorum."

Son sözü Bilal söyledi;

"Tamam, karar verilmiştir, Ceyhan'daki arsayı mehir ettim hocam."

Bilal biraz da bu iş uzamasın, bir an önce olsun ve bitsin modundaydı.

Sahara ve Rabie hanım şaşkınlıkla birbirlerine bakarken imam efendi Sahara'ya sordu;

"Cenab kızı Sahara, zikrolunan mehir karşılığı Münir oğlu Bilal'i kocalığa kabul ettin mi?"

Sahara artık cevap vermek için düşünmüyordu. Hala kendisine mehir edilen arsanın şokundaydı. İmam efendinin üç kere ardı ardına sorduğu soruya o da ardı ardına cevap verdi;

BAD-I SABAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin