Muhteşem Yüzyıl 1.Bölüm

5.1K 58 16
                                    

Muhteşem Yüzyıl ''Yeni Devir''

Meral Okay Anısına...

Bölüm Yorumlarınızı bekliyoruz. Ayrıca senaryomuzu paylaşırsanız seviniriz...

1.Bölüm

1.BÖLÜM VİDEO LİNKİ: http://youtu.be/kdSHtYGqgT0

Sultan Süleyman'ın ölümü sadece hanedanı değil,tüm cihana sarsmıştı.Onca sefer ve zaferden sonra,şanlı bir cihan hükümdarına ancak böylesine şerefli bir ölüm yaraşırdı.Halk 3 aslan şehzadeye rağmen Şehzade Selimin tahta geçmesinin yasını tutarken,Selim iktidarın kanlı oyununun vicdan azabını çekiyordu.Nurbanu,onca cefadan sonra iktidarının sefasını sürüyordu.Mihrimah ise Topkapının duvarları arasında kardeş acısını dindiriyor ve anılarıyla boğuşuyordu.

1 YIL SONRA

1567 Topkapı Sarayı 

"Sarayın duvarları arasında çığlık sesleri yankılanıyordu. Zindanlara hapsedilen cariyeler isyan ediyor,haykırıyor,bazıları acılar içinde kıvranıyor bazıları da perişan halde sessizliğe bürünmüştü. Cariyeler koğuşu'a gelen Sümbül ağa koğuşu gözden geçirdi. Birşey aradığı halinden belliydi. Sonunda aradığı bularak oradan uzaklaştı. Nurbanu Sultan'ın dairesinin önündeki terastan Canfeda Kalfa herşeyi izlemiş ve yüzünü hafif alaylı bir gülümseme bürünmüştü. Gördüklerini Nurbanu Sultan'a anlatmak için daireye girdi."

Nurbanu:Noldu ? Mihrimah Sultan’ın böcekleri haremde geziyor mu ?

(Canfeda alaycı tavrından ödün vermeyerek):Sultanım yarım akıllı sümbül aramaya hâla devam ediyor.

Nurbanu:Arasın Canfeda arasın.Bâri son günlerini Hürrem Sultan’ı için hizmet ederek geçirsin.Her şey tamam değil mi ? Aksilik istemiyorum.

Canfeda:Merak etmeyin sultanım.Gazanfer herkes uykuya daldığında yağlı urgan misali boğacak.

(Canfeda kah küm eder.Nurbanu’ya bir şeyler demektir derdi.Nurbanu’nun sinirleneceğini bile bile sorar)

Canfeda:Sultanım Sünbül ağa çantada keklik misali lakin Mihrimah Sultan esip gürler.Size karşı Hünkarımızı bilhasla şehzadeniz Murad’ı doldurur.

Nurbanu:Onun süngüsü fazla kalktı.Benim şehzadem Murad’a güvenim tam.Ezdirmez validesini,baş üstünde tutar.Mihrimah Sultan düşünsün.Bu av kısa sürmez.Onunda ayağı toprağa başı güneşe bakar.

Canfeda Nurbanu Sultan'a zehirli ama Nurbanu'nun sevdiği bakışları atar.. 

***********************************************************************************************

"Mihrimah Sultan dairesinde merakla Sümbül'ün getireceği şeyi bekliyordu. Kapı çaldı,Sümbül ağa gelmişti. Mihrimah Sultan'a yaklaşır eğilir." 

Sümbül:Sultanım,nihayetinde Hürrem Sultan'ımızın yüzüğünü buldum. 

Mihrimah:Aç kutuyu Sümbül! "Sümbül ağa kutuyu açar lakin içinde Hürrem Sultan'ın yüzüğü yerine küçük bir kağıt vardır.

Sümbül ağa yüzüğü buldum diye sevinirken bir an yüzünde o kederli bakışları belirdi.Mihrimah Sultan anlamsız bakışlarla Sümbül'e bakar. Daha sonra kağıdı alır ve okumaya başlar."

Nurbanu Sultan:Siz kendinizi sarayın Valide Sultan’ı Devletin Şanlı Padişahı sanmışsınız Nüfüslu Sultanım.Lakin bu sarayın bir sahibi var oda Devletlu Sultan 2.Selim’dir.İktidar yüzüğü el değiştirdi.İktidarı devam ettirene geçti.Bu boş arayışlarınıza artık son verin.Sayılı günlerinizi sakin ve huzurlu geçirin.Gelininiz Haseku Nurbanu Sultan.

"Mihrimah Sultan öfkelenmişti. Artık Nurbanu'ya gereken cevabı vermeliyim diye düşündü. Kaşlarını çattı,Sümbül ağa'ya bakar. Derin bir nefes alır." 

Mihrimah:Oyun oynamış yılan,Nurbanu'ya gereken dersi vermeliyiz Sümbül aksi taktirde Selim saraya geldikten sonra işimiz bir hayli zorlaşır. Safiye'yi çağır daireme gelsin! 

Sümbül:Emredersiniz,Sultanım.! "Sümbül ağa eğilir ve daireden çıkar. 
Safiye Sultan'ın dairesine doğru yol alır.

***********************************************************************************************

"Safiye Sultan dairesinde kitap okuyordu. Sümbül ağa kapıyı tıklatır içeri girer Safiye'nin karşısına gelir" 

Sümbül:Mihrimah Sultan'ımız sizi dairesine bekler. 

Safiye:Peki geliyorum sen çekilebilirsin Sümbül ağa 

"Sümbül ağa daireden çıkar. Safiye cariyesi Meryem Hatun'a seslenir." 

Safiye:Meryem!! Meryem. 

"Meryem içeriye gelir,eğilir" 

Meryem:Buyrun sultanım. 

Safiye:Mihrimah Sultan'ımızın yanına gidiyorum. Mehmed'ime göz kulak ol! 

Meryem:Emredersiniz Sultan'ım. Siz merak buyurmayınn. Gözüm gibi bakacağım. 

Safiye:Ala..

"Safiye dairesinden çıkar,Mihrimah Sultan'ın dairesine yol alır."

***********************************************************************************************

"Kış mevsimi olduğundan Saray'ın zindanlarında keskin bir soğuk vardı. Cariyeler aç susuzdu. Yalvarıyorlardı çıkmak için içlerinde bir hatun vardı bir köşede oturan hiç sesi çıkmayan bir hatun.. Gün gelecek o bu Saray'ın Sultan'ı olucaktı. Sultan Selim'in Cariyesi,kölesi evlatlarının anası..

***********************************************************************************************

(Safiye dairenin kapısını tıklatır,içeriye girer ve eğilir.)

Safiye:Sultanım beni çağırmışsınız.Matem bir şey değildir inşallah.

Mihrimah:Matem mi eğlencemi orasını seçmek sana kalmış Safiye.

(Safiye bu laflardan işkillenir)

Safiye:Niye çağırmıştınız sultanım

Mihrimah:Seni korsanların elinden aldığım günü hatırlarmısın ?

Safiye:Hatırlarım elbette.Nasıl unuturum.

MihrimaH:Seni eğitimin için gönderdiğim Beyaz Sarayı hatırlarmısın ?

Safiye:Onuda hatırlarım sultanım.

Mihrimah:Bana verdiğin sözü hatırlarmısın ?

Safiye:Onuda hatırlarım

Mihrimah:Madem hepsini hatırlarsın.O halde yılan zehri misali gir Murad’ın aklına.Dişbilet validesine.Beni tavsiye et.Murad’ın aklına yavaş yavaş işle beni validesinin düğümünü çöz.Benim düğümümü bağla.Eğer benim yanımda durup akıllılık edersen günün birinde valide sultan olur,dünyayı sen yönetirsin.

***********************************************************************************************

"Nurbanu Sultan zindan'a inmişti yanında ona refakat eden Canfeda Hatun vardır. Nurbanu kibirli duruşuyla cariyelere bakıyordu. Canfeda'ya döndü ve yüksek sesle." 

Nurbanu:Son bir şansınız var hatunlar,eğer kim bana sadakatsizlik ederse kendini boğazın derin sularında bulur.

(Çaresiz cariyeler,bulundukları halden kurtulmak için Nurbanu'ya boyun eğmiş,artık hepsi Nurbanu'nun iktidarını kabul etmişti. "Biri Hariç!" "Canfeda ağalara cariyelerin yevmiyelerini vermesi için emir verirken,sarayın taş duvarlarına sırtını dayamış,yüzü bir hayli kirli lakin o kire pasa karşın bir hayli de güzel Maria başı eğik bir biçimde Nurbanu'ya seslendi.)

Maria:Nurbanu Sultan!

Nurbanu tam koğuştan çıkacakken duraksar arkasını döner kaşlarını çatar.Canfeda lafa atlar

Canfeda:Ne var hatun bana söyle ? 

Nurbanu:Bekle Canfeda.Ne var hatun ? 

Maria:Cürretimi mazur görün sultanım,lakin artık ne benim ne de hareminizdeki bir başka cariyenin dermanı kalmadı,sizde bir vakitler bu sarayda cariyeydiniz,halimizden en iyi siz anlamanız lazımken bizi kıskançlığınızın kurbanı yapıyorsunuz. 

(Nurbanu'nun sinirden bembeyaz teni birden kaskatı olur ve kızarır.Kendini toparladıktan sonra usulca Maria'ya yaklasır)

Nurbanu:Sen kimsin hatun ! Karşında haseki sultan var.Senin o beş karış dilini koparırım.

"Cariyeler heyecanlanmıştı. Hepsinin o perişan hali Maria'nın sözleriyle düzelmişti.Nurbanu Sultan cariyelere bakar. Cariyeler başlarını eğer." 

Nurbanu:Ben biraz evvel ne söz ettim hatun! Kendini boğazın derin sularında mı görmek istersin sen! 

Maria:Ama Sultanı-... 

"Nurbanu Sultan Maria'nın lafını keser." 

Nurbanu:Nerelisin sen hatun! Nerden geldin! 

"Maria eğdiği başını kaldırır. İntikam ve hırs bürümüş gözleriyle Nurbanu'ya bakarak cevap verir."

Maria:Venedikliyim Sultanım,Venedikli Maria. 

Zindanın bağırışmalarından rahatsız olan Mihrimah,zindanın önüne inmiş,olanlara bir anlam vermeye çalışıyordu.O sırada Sümbül Ağanın sesıyle zindan irkildi. 

Sümbül:Destuur!!Mihrimah Sultan Hazretleri! 

Nurbanu,Maria ve diğerleri arkasını dönerek eğildiler.Mihrimah Nurbanunun aksine sevecen yüzüyle hareme girdi.Cariyelerin içinden bir ay gibi süzülen Mihrimah önce Mariayı süzdü,.

Mihrimah:Ne oluyor burada?

Nurbanu:Bir şey olduğu yok sultanım densiz cariyler işte

Mihrimah kaşlarını çatıp Nurbanu’ya dönerek

Mihrima:Sana sormadım hatun çekilebilirsin.

Nurbanu yumruğunu sıkar ve gider.Canfeda arkasından gelirken 

Mihrimah:Sen bekle hatun.

Nurbanu ve Canfeda 1-2 saniye duraksar Canfeda kalır,Nurbanu ise dairesinin yolunu tutar.

Canfeda:Buyrun sultanım.

Mihrimah:Siz kimsiniz hatun ? Sarayın sahibimisiniz de cariyeleri buraya tıkarsınız.Kin gütmek cariye kapatmak sizin haddinize mi ?

Canfeda:Af buyurun sultanım Nurbanu Sultan böyle emrettiler.

Mihrimah iyice sinirlenir

Mihrimah:Madem öyle emretti emre itaatsizlik olmaz.Söyle o sultanına kazdığı kuyuya düşecek.

"Canfeda eğilir ve Nurbanu'nun peşinden gider. Mihrimah diğer cariyelerden biraz daha önde olan hatuna yani Maria’ya anlamsız bakışlarla bakar. Sümbül'e fısıldayarak, 

Mihrimah:Sümbül hatunları hareme çıkarın şu hatunu da yanıma getir. 

Sümbül:Emredersiniz Sultanım.. 

"Mihrimah yol almak için arkasını döner cariyeler son kez bakar. Eteğini toplar ve her zamanki gibi asaletinden ödün vermeyerek oradan uzaklaşır. Cariyeler ve ağalar eğilirler"

***********************************************************************************************

"Nurbanu tüm hıncıyla dairesine girmiş,içeride olan kızı Esmahanla torunu Şehzade Mehmedi bile fark edememişti.Esmahan validesinin sinirli halini görüp şehzadesini cariyeye uzatarak ayağı kalktı." Esmahan:Validem?Nedir sizi böyle kızdıran? Nurbanu derin bir nefes alarak makamına oturdu.Esmanahanı da yanına oturttu. Nurbanu:Yok birşeyim ayparçam.Her zaman ki gibi Mihrimah Sultanımız haddi olmayan işlere karışıyor. Esmahan:Edirneye gittiğinde ne rahattık oysaki.. Nurbanu:O senin halan,burasıda onun sarayı.Elbette gelicektir.Lakin herşeyin fazlası zarar.Gidenlerden ders çıkarması lazım.Yoksa onunda akibeti aynı olur. "Esmahan başını salladı.Geldikleri bu mertebede diğer kardeşlerine nisbeten validesine en çok Esmahan yardım etmişti.Çeşitli fedakarlıklar yapmıştı.Bunun en büyük örneğiyse,kendinden 39 yaş büyük Sokollu Mehmet Paşayla evlenmesiydi.Lakin ne yazık ki,o da aynı bahtsız halası Mihrimah Sultan gibi,bu evlilikten mesud olamamıştı.Hele ki gönlünü yakan bir ateş varsa..
--
Sultan Selim’ın canı sarayda durmaktan sıkılmıştı.Nurbanu’nun yersiz ve boş korkuları yüzünden sarayda adeta boğuluyordu.Biraz nefes almak için aklından geçen ilk yola başvurmuştu yani ava.Babasının huyu gibi evladına iyi bir padişah olmanın izlenimlerini vermek için Şehzade Murad’ıda yanında götürmüştü.
Selim:Nasıl aslanım güzel mi burası.
Murad:Çok güzel bir yer hünkar babam buraya gelmekle ne iyi ettik hünkarım.
Selim:İyi ettik iyi.Bazen Amasya’nın havasına ihtiyaç duyuyor insan.Hele başında kavga etmekten başka bir iş yapmayan kadınlar varsa.
Murad:Kimlerden bas edersiniz anlamadım hünkarım.
Selim:Boş ver aslanım.Harem İstanbul’da kaldı.
(Bir çıtırdı gelir kulaklarında.Çıtırtıya sebep olan şey bir hayvandır.Bir geyiktir.)
Selim:Duydun mu aslanım ?
Murad:Duydum hünkarım sizce bu sese sebep olan şey nedir ?
Selim:Sağına bakarsan görürsün aslanım.
(Murad sağına döner ve geyiği görür.Okunu hazırlar tam geyiği vuracakken aklına Şehzade Beyazid’a attığı ok gelir ve yay elinden kayar,yere düşer.Hayvan kaçar.Selim hafif sinirlenir.Neden böyle olduğunu merak eden Selim Murad’a seslenir.)
Selim:Ne yaptığının farkındamısın sen !?!
(Murad’ın başı hâla yerdedir.Selim bu kez daha çok sinirlenir.Gider Murad’ı silkeler.)

Selim:Kime diyorum ben !?!
Murad:Af buyurun hünkârım o günü hatırladım.
Selim:Hangi günü ?
Murad:Amcam Şehzade Beyazid’a ok attığım günü.
(Selim’in içi sızlar.)
Selim:Gel aslanım baş başa şöyle bir yürüyelim.
(Birlikte yürümeye başlarlar.)
Selim:Neler hissettiğini az çok anlarım.Aynı şeyleri bizzat hissetim.Lakin artık aştım.Eğer aşmasaydım şu an burada seninle birlikte avda olamazdım.Kardeşlerine,validene,sana ve halkıma gerekli ilgi alâkayı gösteremezdim.Eğer sende aşmasan geleceğin istikbâli olamazsın.
(Murad aslında bu laflara sevinir çünkü babası ona geleceğin istikbâli demişti.)
Murad:Hakkâliniz var hünkarım.
Selim:Bu kadar av yeter validen ve kardeşlerin artık bizi özlemiştir.
(Selim beraberinde gelen ağalara seslenir.)
Selim:Dönme vakti hazırlıklara başlayın !

"Haremdeki telaş bir nebze olsun dinmişti.Akşamın güzelliği Topkapıyı süslüyordu.Hafif esen rüzgar,erguvan ağaçlarının hışırtılarıyla İstanbula ayrı bir güzellik getirmişti.Süleymaniyedeki ezan sesi tüm İstanbuldan duyuluyordu.
Cariyeler yerlerini almış,Nurbanunun ikram ettiği şerbetten içiyorlardı.Maria ise Mihrimahın yanındaydı.
Mihrimah:Cesur hatunları severim.Validem ne kazandıysa cesaretinden kazandı.
Maria:Cürretimde bir mana yoktu sultanım.Bu ızdıraba dayanamıyorduk artık.
Mihrimah:Bu saraydan onlarca sultan geldi.Kaçından bahsedildi sanarsın?Bir Hürrem Sultan.Tüm cihan validemin gücü ve kudretiyle irkilir.
Maria:Çocukluğum Hürrem Sultanın hikayeleriyle geçti.
Mihrimah:O halde iyi kötü tanırsın Maria.Validemde senin gibi hünkarımızın ilk senesinde geldi.Validemden de önce bir haseki vardı.Nitekim onun düşmanı çoktu.Lakin sen istersen dostun düşmanından üstün olur.
Maria:Ne dediğiniz anlamıyorum sultanım..
Mihrimah:Selim,kardeşim..Nurbanunun yersiz ve boş korkularından artık sıkıldı.Kendine yeni bir kadın aradığı aşikar.Nurbanuyla araları bir hayli kötü.Sende bu durumdan istifade edip Selimi tavl..
M"ihrimahın sözünü yarıda kesicek bir çığlık koptu haremde.Mihrimah ayağa kalkarak kapıya kadar gitti.Gülbahar Hatun kapıyı hızlıca vurarak içeri girdi.
Mihrimah:Ne oluyo Gülbahar!!Nedir bu sesler!!
Gülbahar:Sultanım felaket!!Sümbül Ağa!
Mihrimah:Ne oldu Sümbüle?
Gülbahar hüzün dolu gözlerle Mihrimaha baktı.Ve Mihrimahın gözlerinden iki damla yaş süzüldü..

1.BÖLÜM SONU

Yorumlarınızı bekliyoruz...
#MYYeniDevirAilesi

Muhteşem YüzyılHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin