More // Muke

dört

Luke;

Ertesi sabah odamdan çıktım ve Michael'ın odasının açık olduğunu gördüm. Yatakta yarı çıplak bir şekilde, yüzüstü uyuyordu. Adeta bir tanrı gibiydi. (yazık hala gay olduğunun farkında değil dşgşlekf)
Daha sonra salona indim.
Liz ve John çoktan kahvaltı yapmışlardı, bahçede kahve içiyorlardı. Ben de kahvaltı yapmak için sandalye çektim.
Tahminen 20 dakika filan sonra Michael geldi ve karşıma oturdu. Yüzüne bakmak istemiyordum sanırım utanıyordum. Bir cesaretle yavaş yavaş ona baktım.
Siyah saçları dağılmıştı. Perçemi yüzüne düşüyordu. Dudakları bir kız dudağından çok fazla güzeldi ve pembeydi. Kafası hala tabağındayken bana;

"Bana aşık filan mısın?" diye sordu.
"N-ne? Anlamadım."
Yeşil gözlerini bana çevirerek
"İki saattir beni inceliyorsun Luke."
"H-hayır, ben sadece.."
"Şekeri uzatır mısın?" diye konuyu değiştirdi. Kahretsin, yakalanmıştım. Ama yemin ederim sadece arkadaşca bakıyordum daha doğrusu kardeşce.

"Bugün işin var mı, küçük kardeşim?" dedi gülümseyerek.
"Şey, aslında, kıyafet almam gerek. Onun için şehre gideceğim."
"Güzel, ben de seninle gelirim. Hem tarzım oldukça iyidir, hem de yeni yerler tanımış olurum."
"Im, tabi olur." dedim. Heyecanlanmıştım. İlk defa kardeşim olmuştu ve onunla dışarı çıkacaktım. (he amk salağı)

Dışarı çıkmıştık. Michael'ın ehliyeti vardı bu yüzden arabayı sürdü. Bir mağazaya girdik. Bana güzel bir kombin yaptı ve kabine girip denememi söyledi. Ben de abimi dinledim ve kabine girdim. Tam pantolonumu değiştirirken Michael içeri girdi. Kabin zaten çok küçüktü, o yüzden çok çok fazla yakındık. Burnu burnuma değiyordu. Baş parmağıyla dudağıma dokundu. Ellerim titriyordu, çok heyecanlıydım.
"Michael, ne yapıyorsun?" dediğim anda dudaklarını dudaklarıma bastırdı ama geri dönüş vermedim. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Geri çekildi ve sırıtarak
"Küçük Luke'u hemen indirmezsen dışarıda rezil olacağız" dedi ve kabinden çıkıp gitti.
Öylece donakalmıştım. Cidden ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Şok olmuştum..