Merhabalar, tekrardan yanlış düşünülen düşünceleri, kendi düşüncelerimi size yansıtarak düzeltmeye çalışacağım. Umarım bu konuda anlaşabiliriz ve umarım okuyanlar olarak siz yeni görüşlere açıksınızdır. Başlıyorum!
...
Herkes insan olmaktan bahsederken "İnsanlığını kaybetmiş" falan der. Ama bunu derken neyi kast eder? İçindeki iyiliği kaybetmeyi kast eder tabi ki de. Örneğin diyelim ki bir arkadaşınızla yolda yürüyorsunuz, yürürken bir adamın bir çocuğu yere yatırıp tekmelediğini görüyorsunuz. Arkadaşınız bu duruma "İnsanlığını kaybetmiş" yorumunu yapar. Değil mi?
Evet öyle olur normalde. Etrafındaki kişilere, canlılara veya canı yanabilecek herhangi bir varlığa zarar veren insanlara "insanlığını kaybetmiş" deriz hepimiz. Çünkü bize göre insan olmak, iyi olmaktır. Kötü davranırsak insanlığımız kaybolur. Yani... Genel inanışa göre böyle, değil mi?
Gelin size kendi fikrimi söyleyeyim. Şimdi aynı duruma kendimi koyuyorum. Yolda yürürken bir adamın çocuğu yere yatırıp tekmelediğini görüyorum. Elbette ki adamı durdurup çocuğu dövülmekten kurtarırdım. Ama neden diye sorun? İnsan olduğum için mi? Hayır. İyi olmanın insanlıkla bir alakası yok. Ben bunu insanlığımın içindeki iyiliğimden dolayı yaparım. İnsanlığımdan dolayı değil. En azından direkt olarak insanlığımdan dolayı değil.
Kafanızın karıştığını hissediyorum gibi, ama merak etmeyin açıklayacağım hepsini. Şimdi asıl olay şu ki, insanlık deyince çoğu kişinin aklına "iyi olmak" gelir. Değil mi? Ancak asıl olay bu değildir. İnsan olmak irade sahibi yaratıkalr olmaktır. Örneğin etrafınıza bakın, insanlardan başka iradeli canlılar görebiliyor musunuz? Ha hayvanların iradesi var mı, yok mu onu tam olarak bilemiyorum. Ama çoğu kişi "iç güdülerine göre hareket ediyor onlar" diyor. Neyse, orasını fazla karıştırmaya gerek yok.
İçinizde yaratıcı inancı olmayanlar da vardır belki ama onları da bir anlığına yaratılışçı olmaya davet ediyorum. Yani varsayım yapacağız. Diyelim ki, yaratılış hikayesi doğru. Bizi yaratan bir yaratıcı var ve o yaratıcı aynı zamanda melekleri de yarattı. Ve yaratılış hikayelerine göre melekler her zaman için iyilik yapmaya programlanmış robotlar olarak anlatılır. Yani diğer bir deyişle, iradeleri yoktur. Ama yaratıcı bizi yaratırken en önemli özelliği koymuştur. İrade!
Evet, bizi diğer tüm varlıklardan ayıran şey bu. İrade. Daha önce yazdığım bölümlerden birinde insan olmayı sevdiğimi söylemiştim, hatırlarsınız belki. Nedeni ise bu. İrade sahibi olmak. Çünkü bana göre irade en önemli şey. Bir seçme hakkı. İyiyle kötü arasında seçim yapma hakkı veriliyor size... Bu yüzden de insan olmak bir ayrıcalık eğer bana sorarsanız. Ve bence biz meleklerden de üstün varlıklarız. Ki zaten yaratılış hikayelerinde de öyle geçmiyor mu? Yaratıcı her seferinde ilk insan Adem'i yarattığı zaman meleklere boyun eğmelerini söylemiştir.
Evet öyle işte. Bahsettiğim şey bu, insan olmanın özelliği irade sahibi olmaktır. Ayrıca çoğu kutsal dinlerde de bahsedildiği gibi her insanın içinde biraz iyilik, biraz da kötülük vardır. Yani biz meleklerin ve şeytanların karışımı gibi bir şeyiz. Meleklerin iradesi yoktur ve her daim iyilik yaparlar, şeytanların ise iradesi vardır ancak hep kötüye kullanırlar. Biz ise... İrademiz vardır ve iyilik yapmamız gerektiğini hissederiz. Ama ne kadar iyi insanlar olursak olalım kötülük daima içimizdedir. Aynı zamanda ne kadar kötü olursak olalım içimizde illa ki "Dur, yapma!" diye haykıran bir vicdan parçası kalmıştır. Hangimiz tamamen iyi veya tamamen kötüyüz ki? Sadece iyinin veya kötünün ağır basma olayı vardır ve bu sizi iyi insan veya kötü insan yapar.
Her neyse, asıl olaya geliyorum. Herkes insanlık kavramını hep iyi olmak olarak tanımlar. Tamam, iyilik yapmamız gerektiğini ben de biliyorum. Ben de elimden geldiğince iyi olmaya çalışıyorum. Ancak söylediğim şu ki, insanı insan yapan irade sahibi olmasıdır. Yani eğer biz insanlara zorla iyilik yaptırırsak o zaman iradesiz meleklerden ne farkımız kalır ki?
Dediğim gibi, insan olmak iradeli olmak demektir. İnsan olmak ayrıcalıktır. İnsanlık ise iradeliktir. İyiyi veya kötüyü seçin, istediğinizi seçin, siz daima insan olarak kalacaksınızdır. Bizi özel yapan da bu değil mi? Seçme hakkı veriliyor ve iyiyle kötü arasında seçim yapmamız gerekiyor. Millet, inanın bana şu tüm yaşamda seçme hakkı, verilebilecek en büyük hediyelerden biridir. Çünkü bizi insan yapan bu! Robot olmak ister miydiniz? Elbette hayır. Hiçbirimiz başkasının kontrolünde, iradesiz bir şekilde, bir kukla olmak istemeyiz.
İşte olay da bu zaten. İnsan olmak, kötüyü seçsek bile, insan olarak kalmaktır. Yani "insan" olarak kalmak da, seçebilme yeteneğimizin hala olmasıdır. Bu yüzden bence bir insan isterse gidip dünyanın çekirdeğine atom bombası yerleştirsin (ki bunun mümkün olup olmadığını bilmiyorum ama neyse) tüm dünyayı yok edip, bütün insanları katletsin, isterse ailesini hiçbir sebep yokken öldürsün, isterse yeni doğmuş bir bebeği diri diri yaksın, her ne kadar kötülük yoluna düşerse düşsün, o nefes alan canlı insandır.
Ama bazen merak ediyorum da... Acaba gerçekten bizim iki omzumuzda da birer melek ve birer şeytan var mıdır? Eğer varsa, bizim irademizin ne anlamı var ki? Yani eğer meleği dinleyip onun yolunu seçersek onun kuklası olmuş oluruz, şeytanı dinleyip onun gösterdiği yolu izlersek o zaman da onun kölesi oluruz. Hah, işte burada durmam gerekiyor. Çünkü dediğim gibi önemli olan seçmek. Seçebilmek, insan olmaktır.
Çünkü biz insanız. Sağ tarafımızdaki meleği mi dinleyeceğiz, sol tarafımızdaki şeytanı mı... O bize kalmış. Bizi de insan yapan bu. Seçme şansı! Bu yüzden hiçbir zaman kimsenin kuklası değiliz biz.
Bir de son olarak, aklıma gelmişken yaratılış hikayeleriyle ilgili aklıma takılan bir teoriyi de anlatayım. Her yaratılış hikayesinde Adem topraktan yaratılır. Toprak, yağmur yağdığı zaman çamura döner ve pis bir şey halini alır. Ama aynı zamanda, bütün çiçekler, bitkiler, ağaçlar gibi onlarca güzel şey de topraktan gelir. Hani şu, yağmur yağdığında iğrenç bir bataklık gibi olan toprak... Ama nasıl olabilir ki bu? Ben bunu insan olmaya benzetiyorum. İnsan da istediği zaman çirkinleşmeyi seçebilir, istediği zaman da güzelleşir. Aynı toprağın çamura dönebileceği ve çiçek açmaya başlayabileceği gibi.
Bu kadardı, anlatmaya çalıştığım şeyi umarım anlamışsınızdır. Umarım artık şimdi irade sahibi bir varlık olduğunuzun farkındasınızdır. Kendinize gelin sevgili insanlar, birinin gelip de "İnsanların iradesi zayıf, her zaman nefislerine yenik düşerler" demesine kulak asmayın. Çünkü yer yüzünde irade sahibi tek yaratıklar biziz. Bu yüzden nefsimize yenik düşmek de bizim elimizde, irademizi kullanıp iyi tarafa geçmek de. Beyninizle düşünün ve size verilen o en büyük armağanı kullanın. İradenizi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğaçlama Düşünceler
Espiritual"Saçmalama" derler ya hani? Belki de ona bir tepki olarak doğmuşumdur. Kim bilir? Ama sizi temin ederim ki, mantık çerçeveleri içinde saçmalıyorum.