Bu bölümü içime sinerek yazmadım ama 20. Bölüm sezon finali olacak o yüzden bu aralar sık sık yazacağım.
Sinirlerim oldukça gerilmişti. Ve Harry hala ona dokunmasına birşey demiyordu.
"Hadi git tatlım artık Harry'nin sana ihtiyacı yok"
Harry'e baktım. Yüzünde tek bir ifade yoktu ve konuşmuyordu.
"Peki öyleyse size iyi eğlenceler"
Odaya çıkıp kendi kıyafetlerimi giydim. Harry peşimden bile gelmemişti. Çantamı toplayıp aşağı indim. Harry kapıda dikilmişti ve Taylor ortada yoktu. Kapıya yaslanmıştı.
"Çekil"
"Ne?"
"Çekil dedim."
"Nereye?"
"Sanane"
"Çocuklaşma Sky"
Kolundan tutup ittim ve kapıyı açtım. Bir anda kolumdan tutup beni eve çekmişti.
"Hiçbiryere gitmiyorsun!"
"Sana sorduğumu hatırlamıyorum."
"O Taylor sürtüğü yüzünden bana böyle davranamazsın"
"Sen ona dokunması için izin verirken ben sessiz mi kalacağım. Ahaha. Hayır."
"Sadece dokundu Sky"
"Sadece dokundumu!? Sadece mi yani?!"
"Evet"
"Hayır Harold. Benim adamıma dokundu. Bana ait olana."
Gülümsemişti. Suratına bakıyordum. Her ne kadar masum bakışlarımı kaçırsam da o görüyordu hissediyordum.
"Sana ait olan adamım ha?"
"Evet"
Elimi yüzüme koyup akmaya çalışan gözyaşımı parmağıyla sildi ve alnıma tatlı bir öpücük kondurdu.
"Madem ben sana aitim neden korkuyorsun?"
"Etraftaki tüm kızlardan ve eski sevgililerinden"
"Sen onların hepsini alt edebilecek kadar güzelsin"
Bu sefer ben gülümsedim ve sıkıca sarıldım. Sanırım onu hiç bırakamayacaktım.
"Hadi çık ve üstüne o gömleği giy sabahki gibi"
"Ama sürtük gibi oluyormuşum"
"Taylor'ı mı kafaya taktın sen yoksa ben mi yanılıyorum"
"Ya off"
"Hadi bebeğim onu takma ne dediğini kendi bile bilmiyor"
Elini onaylarcasına sıktım ve yukarıya çıktım. Harry'nin gömleğini tekrar üzerime geçirdim. O sırada telefonuma mesaj gelmişti.
Harry'den; "Bu sabahı hiç yaşanmamış gibi düşünüp aşağıya in meleğim .xx"
Cevap vermedim direk aşağı indim. Fakat bu sefer Harry aşağıda yoktu.
"Harry?"
Sesi bahçeden geliyordu. Hemen bahçeye ilerledim. Çiçeklerle dolu bir köşe ve arasında masayı hazırlamaya çalışan Harold. Ne kadar tatlıydı böyle. Hemen yanına gittim.
"Günaydın aşkım"
"Günaydınn"
Sulu bir sabah öpücüğü de aldıktan sonra yerime yerleşmiştim. Kahvaltı mükemmel görünüyordu. Çiçekler arasında hoş kokulu bir kahvaltı.
"Nasıl buldun hayatım?"
"Harika aşkım"
"Evet tam benim prensesime layık"
Ufak bir kahkaha attım ve yemeye başladı. Tatlı tatlı konuşup yemeğimizi yerken Harry'nin telefonu çaldı.
"Pardon aşkım özel zamanlarda kapatmalıyım biliyorum ama grup arıyor acil bişey oldu sanırım"
Anlayışla başımı salladım ve yemeye devam ettim.
~Harry'nin Ağzından:
Liam arıyordu. Açmazsam önemli birşey olmuş olabilirdi ve çok kızarlardı. Hemen açtım.
"Dostum Simon toplantı için bizi özel stüdyoya çağırıyor"
"Tamam kaçta?"
"Hemen şimdi"
"Off peki"
Sky'ı öpüp durumu açıklamadan hemen kalktım be arabama atladım. Stüdyoya geldiğimde toplantı ofisine çıktım. Sanırım herkes beni beklemişti. Simon koltuğunda çok gergin bir şekilde oturuyordu.
"Üzgünüm,bir kahvaltıdaydım da"
"Evet Harry hepimiz seni bekledik çünkü bu toplantının nedeni sensin"
"Dinliyorum"
"Biliyorsun en sevilensin ve bu böyle olunca da grup üyelerinden biri sürekli bir döngü halinde dışlanıyor. Bunu engellememiz için bir planım var."
"Açıklayın lütfen"
Plan açıklandığında koltukta öylece kalmıştım. Peki şimdi ne yapacaktım. Köşeye sıkıştırılmıştım. Bu nasıl plandı böyle. Benim hiç normal bir hayatım olmayacak mıydı?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOT A LOVE STORY (HARRY STYLES FANFİCTİON)
FanfictionEvet her şey çok güzeldi değil mi? Hayatım hep gülmekle geçiyor durmadan eğleniyordum. Günler öyle çabuk saatler öyle hızlı geçiyordu ki sanki sonsuzluğa ulaşmız gibiydim. Peki siz hiç tanımadığınız biriyle konuşup hayatınızın içine ettiniz mi? Sanı...