Eve gittim ve kapıyı çaldım. Kapıyı annem açtı.
-günaydın
Annem-günaydın Tutku
-ben birazdan çıkacağım.
Annem-nereye?
-hastaneye
Annem-bismillah daha geni girdin eve. Biraz beklesin hastane seni, kaçmıyor ya.
-annecim
Annem-ne?
-lütfen hastanem ile arama girme. Tamam mı canım? Üstümü değiştirip çıkacağım.
Dedim ve odama gittim. Üstümü değiştirip evden çıktım. Evet gelelim asıl konuya. Telefonumu Aras'ın evinde kirdin ve şu an telefonsuzum. Hattımı falan içinden çıkarıp yanıma almıştım ama işte o kadar. Allah'tan kredi kartım yanımdaydı. Araba ile bir telefon bayisine gittim. Bir telefon alıp çıktım. Hastaneye gittim. Odama girdim ve sandalyeme oturdum. O ara içeriye Hastanenin müdürü olan Gökçe hanımın sekreteri girdi.Sekreter-Tutku hanım. Gökçe hanım sizi odasında bekliyor.
Dedi ve bana 2 tane dosya verdi. Bunlar bu hafta bakmadığım hastalardı. Tabii bende onun yerinde olsam haber vermeden 1 hafta boyunca ise gelmeyen bir işçiyi gece devriyesine bırakırdım. Sanırım burada sabahlayacaktım 2 gün boyunca. 32 hasta nedir lan!?
-geliyorum
Kalkıp en üst kata. Yani 14. Kata çıktım. Gökçe hanımın odasına dosyalar ile girdim. Dosyalara bakarak girdiğim için odadaki diğer kişiyi görmedim. Dosyalara bakarak;
-Gökçe hanım farkındayım bende sizin yerinizde olsam ceza verirdim ama 32 hasta çok değil mi?
Dedikten sonra Gökçe hanıma bakmak için kafamı kaldırdım ve yanındaki Aras'ı gördüm. Masanın önündeki iki koltuktan birine oturmuştu. Gökçe hanıma bakmayı bırakıp Aras'a bakmaya başladım.
Gökçe-bişey mi diyordun Tutku?
Şaşırmış bir halde hâlâ Aras'a bakıyordum. Gözlerimi Gökçe hanıma çevirdim ve
-ııı... Beni neden çağırdınız? Bi sorun mu var?
Gökçe-evet bir sorun var.
-şey. Gökçe hanım eğer benim bir hafta habersiz gelmememden dolayı bir sorun çıktıysa ayrılabilirim. Benim için sorun olmaz.
Gökçe-aaa... saçmalama. Zaten izin günlerinde de burdasın. Sen onu çoktan haketmiştin. Ben başka birseyden bahsedeceğim sana. Otursana
Diğer koltuğa da ben oturdum
Gökçe- Oğlum Aras'la tanışmanı istiyorum.
-şey. Gökçe hanım...
Aras-Gökçe hanım. Benim bu kadınla tanışmam gerekmiyor ki.
Gökçe-neden ki... Siz tanışıyor muydunuz yoksa?
Aras-evet. Tanışıyorduk. Sevgilim olur kendisi.
Gökçe-nasıl. Ne zamandan beri?
Aras-kaç gün oldu?
-bir iki gün falan
Gökçe-şu an üzüleyim mi, sevineyim mi bilmiyorum. Her neyse. Ben yaz boyunca tatil için California'ya gideceğim. O arada buraya bakması için oğlumu ve kızımı görevlendirmek istedim. Kızım beyim cerrahi olarak gelmeyi kabul etti ama hastanenin başına geçmeyi kabul etmedi. Benim de tek oğlum kaldı. Onu ikna etmeye çalışıyorum. Ama ne yalan söyliyeyim, burayı tek başına yonetebilecegini düşünmüyorum. Bu yüzden sana da bir teklifim var. Oğlum ile burayı yaz boyunca yürütseniz senin için uygun olur mu?
-şimdi Gökçe hanım. Farkındayım çok güzel bir teklif ama ben günde kaç hasta bakıyorum sizin haberiniz var mı? Sırf birinin bile sorusunu yanıtsız bırakmamak için her gece ansiklopedi karıştırıyorum. Yani ben buranın başına geçersem bütün o insanlar buraya gelmezler. Sizin de yıllık kârınız baya bi düşer.
Gökçe-biliyorum. Sana gelen hicbir hastadan şikayet almıyorum. Hatta kaç defa gelip bana teşekkür ettiler. Hoş bir sohbetin, içlerini rahatlatacak tarzda konuşuyorsun herkesle. Bu yüzden buranın başına senin gecmeni istiyorum. Maaşını yükseltirim.
-hee. Siz anlamadınız beni. Benim derdim para değil. Benim derdim buraya o kadar para ödeyip bunun güzel bir karşılığının alınması. Buranın başına Aras ile bereber geçerim ama para için değil. Hastane için. Ek bir maaş falan istemiyorum. İhtiyacım yok benim.
Gökçe-kabul ettin yani
-evet
Gökçe-Aras sen.
Aras-dünden hazırım ben ya.
Bana bakıp gülümsedi
Gökçe-ben yarın gideceğim. Gerekli dosyaları ve bilgileri sana veririm ben Tutku.
-ben çıkıyorum o zaman.
Gökçe hanım kafasını salladı. Odadan ayrıldım ve kendi odama gittim. Sandalyeme oturdum ve hastayı beklemeye başladım. Içeriye bi kadın girdi. Dosyada ismi, fotoğrafı ve bilgileri vardı. Kızın adı seda'ydı. Sarı saçlı, şık giyinimli biriydi. Yaşı 23'müş. Elinde de büyük cüzdanı vardı. Gelip masanın önündeki koltuğa oturdu. Bacak bacak üstüne attıktan sonra bana baktı
-hoşgeldiniz. Sorununuz nedir?
Seda-benim konu biraz uzunda bir kahve falan söylesene.
Odadaki telefon ile kantini arayıp kahve getirmelerini söyledim.
-başlayın isterseniz kahveler gelene kadar.
Seda-benim bi sorunum yok aslında sadece biriyle biraz konuşmam gerekiyordu. Bizim orda senden çok bahsettiler. Ben de konuşmak istedim.
-o zaman sen anlat ben dinleyeyim.
Seda-annem yok. Kardeşlerim yok. Akrabalarım yok. Böyle göründüğüme bakma. Sadece bir babam var. Dıştan bakınca...
-şımarık zengin kızı. Alışverişi seven, soğukkanlı, itici, kendini beğenmiş bir tip olarak görünüyorsun.
Seda-ayıp oluyor ama
-neyse devam et
Seda-içimde kıyamet kopuyor. Beynimde reform başlamış gibiyim. Çorba gibi hiç birşey düşünemiyorum. Her şey o kadar karışık ki... Ben. Sen psikoloji okudun sonuçta benim halimden anlarsın diye düşündüm.
-sevgilin var mı?... Bu da soru. Tabii ki vardır
Seda-hayır yok. Yeni ayrıldık yani.
-sana tam olarak hangi konuda yardımcı olmamı istiyorsun?
Kantinci içeriye girip kahveleri verdi ve çıktı.
Seda-konuş benimle.
-peki. Ne okudun ya da mesleğin ne?
Seda-kalp cerrahi, beyin cerrahi ve kalp ve damar hastalıkları.
-çalışıyor musun?
Seda-babam izin vermiyor. Ama çalışmayı çok isterdim.
-kaç yıl okudun?
Seda-6 yıl normal okudum. Doktoram da var.
-bu konularda iyisin yani.
Seda-tabii ki iyiyim. En son 2 yıl önce bir hastanede aylık 56.000 lira maaş alıyordum.
-bu kadar iyiysen baban neden izin vermiyor?
Seda-o... Benim çalışmama karşı. Iıı... Kaç defa yalvardım. Ama kabul etmiyor.
-babanın telefon numarasını verir misin peki?
Seda-tamam. 053******21
-tamam. Ben babanla konuşurum. Hallederiz. Hatta burada beyin cerrahi aranıyordu. Yani... Burası özel bir hastane ve burada iyi eğitim almış, işinde başarılı kişiler çalışabiliyor. Sen bu kriterlere uyuyorsun. Eğer sen de istersen hastanenin müdürü ile konuşup seni burada işe başlatabilirim.
Seda-dedikleri kadar varmışsın. Gerçekten çok teşekkür ederim.
-bişey değil.