Plan S; Baekhyun'a ona ne kadar değer verdiğini hissettir.
Böylece senden hiç kopmayacak.
Baek ile sevişmedik.
Tamam, tamam... Hayallerinizin yıkıldığını biliyorum. Ben de izlediğim filmlerde asıl karakterlerin öpüşmesini beklerken çok büyük hayal kırıklıkları yaşıyorum ama maalesef aramızda 'o şekilde' bir şey yaşanmadı.
Zaten annem evdeyken çok da ileri gidemezdik.
Her neyse. Uzun zamandır omzumdaki melek ve şeytandan ses çıkmıyordu. Normalde her zaman kavga ederlerdi ama ortada bir terslik olacak ki ikisini de duymuyordum.
Belki de beni sonsuza dek terk etmişlerdir?
Sabah okula geldiğimde Baekhyun'u sıramda otururken gördüm. Her zamankinin aksine suratı asıktı ve bana hiç güzel bakmıyordu.
Yine de, o karşılık vermese bile gülümseyerek yanına gittim.
"Selam Baek." Yanağını öpmek için eğildiğimde başını öteki tarafa çevirdi.
Bir boklar dönüyordu ve bu hiç hoşuma gitmemişti.
"Dönen dedikodulardan haberin yok herhalde?" Ayağa kalktı ve karşıma dikilip kollarını göğsünde bağladı.
"Bütün okul şu an Jongdae ve beni senin ayırdığını konuşuyor Chanyeol."
Siktir.
"Nasıl yani?"
"Minseok Soyeon'a söylemiş."
Başımdan aşağı sanki kaynar sular dökülüyordu.
"Ve sen de o iki aptala inandın öyle mi?" Bu sefer kollarını bağlayıp kötü bakma sırası bendeydi. Eğer her şeyi itiraf edersem Baekhyun'a sonsuza dek veda etmek zorunda kalırdım. Bu yüzden öyle bir şey olmamış gibi davranmak en iyisiydi.
"Sana olan sevgimi iki dedikoducunun laflarıyla sorguluyorsun. Acaba Jongdae seni benim sevdiğim kadar sevmiş midir?"
Bu kadar. Tribimi attım ve hızlı adımlarla sınıftan çıktım.
Bunu yapması gereken kişi normal şartlarda ben değildim fakat şartlar hiç normal değildi ve planı sağlıklı ilerletmem için bu tribi atmam gerekiyordu.
'Aptal şeytanı dinleyip onları ayırmasaydın bunlarla uğraşmak zorunda kalmazdın.' Uzun zamandır duymadığım melek omzumdan bana seslenince gerildim. Yine o saçma meleksi tavrını takınmış bana söyleniyordu.
"Şeytan nerelerde?" diye sorduğumda gözlerini devirdi ve umursamaz bir tavırla mırıldandı. 'Tatile çıktı. Ben yetmiyor muyum?'
Sorusunu cevapsız bıraktım ve yeni planlarımı düşünmek için bahçeye çıktım.
***
Sehun ve Jongin geldiğine onlara her şeyi anlattım. Minseok'un sırrımızı ifşalaması, Baekhyun'a attığım trip ve tabii ki gelecek planlarım.
O gün Baekhyun ile hiç konuşmadık. Beni uzaktan izlediğini hissediyordum ama ona hiç bakmadım. Yaptığı şeyden pişman olmasını ve duyduğu gerçeklere inanmamasını istiyordum.
Ayrıca Kim Minseok benden çok fena dayak yiyecekti.
Okul çıkış zili çaldığında Jongin bana göz kırptı ve diğerleriyle beraber sınıftan çıktı. Hiç kimse kalmamıştı; sadece Sehun ve ben vardık.
"Sakin olacaksın, değil mi?" Sorusuyla ona döndüğümde tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu.
Ancak sorusunun cevabını zaten biliyordu. Minseok'un gözünü önceden pek korkutamadığım ortadaydı ve artık ayağını denk alması gerektiğini öğrenmeliydi.
Jongin Minseok ile sınıfa geldiğinde yerimden kalktım. Onlara karşı attığım her adımda Minseok biraz daha geriliyordu, bu da yediği bokları kanıtlıyordu.
Yakasından tutup duvara sıkıştırdığımda gözlerini sıkıca yummuş, darbe bekliyordu.
Ezik.
"Sen ne boklar karıştırdığını sanıyorsun?" Sorumla yumduğu gözlerini açmış, korku dolu gözlerini bana dikmişti.
"Ne dediğini anlamıyorum." Sesi titriyordu ve bu beni daha çok sinirlendiriyordu çünkü yalan söylediği her halinden belliydi.
"Soyeon'a her şeyi söylemişsin."
"Şaka yaptığımı söyledim ama ciddiye alıp okula yaymış."
Bu piç çocuk kandırdığını sanıyor olmalıydı.
"Ya gidip söylediğin her şeyin yalan olduğunu Baekhyun'a söylersin," bakışlarımı yapabildiğim kadar tehditkar yaptım, "Ya da ben seni bir güzel beceririm. Anladın mı?"
Başını sallayıp yutkunduğunda yakasını bıraktım ve koşarak sınıftan çıktı.
O gittiğinde sınıfı Jongin'in kahkahaları doldurmuştu. "Adamım, aynı Wattpad hikayelerindeki aptal kötü çocuklar gibiydin."
Onun ardından Sehun gülmeye başlamıştı. "Kıçımın kötü çocuğu."
Onlarla beraber ben de gülüyordum fakat yine de beynimdeki acil durum alarmı çalmaya devam ediyordu.
***
Akşam yatağımda yatarken Baekhyun'dan mesaj geldi.
'Merhaba Chanyeol
Konuşabilir miyiz?''Tabii?'
'Senden şüphelendiğim için üzgünüm
Minseok bana yalan söylediğini itiraf etti
Senden nasıl özür dileyebilirim?'Aslında özrünü hemen kabul edecektim ama onu biraz peşimden koşturmak hoşuma giderdi tabii.
'Kalbim bu kadar kırılmasaydı belki özrünü kabul edebilirdim.'
Tanrım, bu çok komik!
'Gittiğimden beri işler kızışmış anlaşılan.' Şeytan'ın omzumdan bana seslenmesiyle heyecanlanmıştım.
"Nerelerdeydin?"
'Tatildeydim. Beni özlemiş gibisin.' Sesi keyifli geliyordu, onu aramam hoşuna gitmiş olmalıydı.
"Yokluğunda işler çok karıştı ve fikir alabileceğim kimse yoktu."
'Ben ne güne duruyorum?!' Meleğin cırlak sesini duyunca hepsini yok ettim ve telefonumu masama koydum.
Plan S tam bir fiyaskoydu çünkü ben daha uygulayamadan boktan şeyler yaşanmıştı.
Yine de Baekhyun'u hala elimde tutuyor olmak harikaydı.
İşlerin daha da boka sarmamasını umdum ve gözlerimi kapadım. Yemek zamanı gelene kadar uyumak iyi bir fikir olabilirdi.
Sahi, Jongin Wattpad hikayesi mi okuyor?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Plan: Separation//ChanBaek
FanfictionByun Baekhyun, Kim Jongdae'ye aşıktı. Kim Minseok, Kim Jongdae'ye. Park Chanyeol ise Byun Baekhyun'a. Hepsi saçma sapan aşk hayalleri kuruyordu fakat Chanyeol biraz daha farklıydı. O, Baekhyun'dan vazgeçmemekte kararlıydı ve önünde troll herif J...