Gölge Girişimi

887 70 8
                                    

Zaman her şeyin ilacı mıydır, gerçekten.
Yoksa basit bir sözden mi ibaret?
Neden bazı yaralar üzerinden geçen zamana rağmen ilk günkü gibi acı veriyor yüreğimize?
Sanırım bu sorular hep cevapsız kalmaya  mahkum edilmiş.

Daha Yusuf ve Zafer'in şehit olmasına alışamazken, şimdi de düşen helikopter ile Oğuz ve Adem son nefesini vermişti.

Deniz içindeki acıyı daha fazla saklayamadı.

"Hayır," diye bağırdı.

Elsa karşısında gördüğü görüntü ile içindeki acı bir nebzede olsa söndüğünü hissetti.

"Daha bu başlangıç Yüzbaşı," dedi. Başını gökyüzüne kaldırdı.

"Ben ne yaşadıysam siz bir tık daha fazlasını yaşayacaksınız," dedi.

"Botan yapman gerekeni biliyorsun," dedi. Son kez dağılmış durumda olan Deniz'e baktı. Gitti.

Botan aldığı emiri yerine getirmek için sinsi bir yılan gibi avına yaklaşmaya başladı ardındaki teröristlerle birlikte.

Hazar sonunda kendine gelebilmişti. Arkası dönük olan hemşireye baktı. Hemşire siyah saçlarını at kuyruğu yapmış. Yirmi beşli yaşlarında olmalıydı.

Yerinden kalktığı an omzunda hissettiği acı ile inledi.

"Ah!"

Handan arkasında duyduğu ses ile arkasını döndü. Gökyüzü kadar mavi olan gözlerle göz göze geldi. Hazar'ın kendine geldiğini görünce gülümsedi.

"Kendinize gelmişsiniz. Ağrınız var mı?" diye sordu.

Gökhan son kez Ezra'ya baktı.

"Benim artık gitmem gerek. Tekrar teşekkür ederim," dedi.

Fulya, Gökhan'a sarıldı. Onu artık ağabey gibi benimsemişti.

"Lütfen, kendine dikkat et ağabey," dedi.

Gökhan gülümsedi. Fulya'nın saçlarını karıştırdı. Şu birkaç günde Gökhan aileden biri gibi olmuştu.

"Sende kendine dikkat et," dedi. Gökhan taksiye bindi. Asker selamı verdi.

Ezra'da aynı şekilde karşılık verdi. Bundan sonra yolları tekrar keşisecekti. Ama ne şekilde, bu bilinmezdi.

Botan, Elsa'nın istediği gibi Deniz'i canlı olarak ele geçirmişti. Diğerleri baygın halde yerde yatıyordu. Deniz ise dünya ile bağlantısını kopartmış gibiydi.
Her şey tamda Elsa'nın istediği gibi ilerliyordu.

"Gidiyoruz," diye bağırdı Botan.

Deniz'in ellerini bağladılar. Bütün bunlar olurken ruhunu kaybetmiş gibi bir noktaya bakıyordu. Bir çeşit trans geçiyordu.

Handan, Hazar'a baktı.

"İyisiniz değil mi?" diye sordu.

"İyiyim annem nerede?" diye sordu.

Handan gülümsedi. Başı ile odanın dışını gösterdi.

"Bekliyor. Ben hemen çağırıp geliyorum," dedi.

Handan odadan çıktı. Diyar Hanım'ı çağırdı.

"Teyzem, oğlun kendine geldi. Seni görmek istiyor," dedi.

Kadın günler sonra ilk defa gülümsedi. Odaya girdi. Handan'da arkasından girdi.

"Hazar oğlum," diyen yaşlı kadın, bir daha bırakmayacakmış gibi sarıldı oğluna.

Vatan SağolsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin