Ben geldim millet! Bu bölümü daha bir önceki bölümü yayımlamadan yazmaya başlıyorum ama büyük ihtimal final sahnesi yüzünden hepiniz kafayı yemişsinizdir 😄 O yüzden hadi uzatmadan bölüme geçelim olur mu? Multide; temsili bir gıf var ama kime ait olduğunu söylemeyeceğim :D
İyi okumalar canlarım...Ediz dudaklarımın üzerindeki dudaklarıyla öylece dururken kalbim şimdiye kadar hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu. Sanki hiçbir şey yapmadan benden bir hamle beklerken beynim büyük bir öfkeyle geri çekilmemi söylüyor, kalbim ise bana geri çekilmemem için yalvarıyordu. Hangisini seçeceğime bir türlü karar veremezken ben ne mi yaptım? Tam bir gerizaklı gibi her zaman ne yapıyorsam onu yaptım.
Kalbimi dinledim.
Yenilgiyle nefes verip gözlerimi kapattığımda Ediz bir kolunu belime doyarak bana doğru bir adım attı ve diğer kolunu da hemen yanımdaki sırtımın dayalı olduğu duvara dayayarak beni öpmeye başladı. Kalbim sanki hazinesini bulmuş korsana dönerken titreyen ellerimi kaldırarak Ediz'in göğsüne koydum. Göğsüne, tam kalbinin üzerine koyduğum elim onun da kalbinin en az benimki kadar hızlı attığını anlamamı sağlarken buna şaşırmama fırsat bile vermeden duvardaki eliyle kalbinin üzerindeki elimi narince tuttu ve ellerimizi tekrardan duvara yasladı.
Ona karşılık vermesem de beni öpmesine izin verirken kalbim öyle güzel atıyordu ki beynimdeki beni sağar eden bu sesler olmasa dünyanın en mutlu kızı olabilirdim ama o sesler vardı işte. Ediz sanki mümkünmüş gibi bana daha da sokulduğunda sesler yetmezmiş gibi bir de gözümün önüne o tepedeki görüntümüz, Ediz'in o iğrenç bakışları geldi ve ben o an fark ettim ki; ben şu an sevdiğim çocuk beni öpüyor diye sevinsem de o beni, benim onu sevdiğim gibi sevmiyordu ki.
Gözyaşlarım kendini serbest bırakıp kenetli olan dudaklarımızın arasından süzülürken Ediz de benim gibi bu tuzlu tadı almış olacak ki yavaş ve soluk soluğa bir şekilde geri çekildi. İkimiz de nefessizlikten zar zor nefes alırken yavaşça gözlerimi araladığımda onun da gözlerini benimle aynı anda araladığını fark ettim. Göz göze gelmemizle sanki vücuduma bir elektrik çarparken ona kendimin bile tanımlayamadığı bir ifadeyle baktım ve "S-en, neden?" diye sordum.
Ediz tuttuğu elimi bırakıp bir adım gerileyip "B-ben, bir an kendime hakim olamadım." diyerek aynı benim gibi kekelediğinde ona duyduklarıma inanamıyormuş gibi baktım ve birden yüzüne sert bir tokat indirdim. Ediz'in yüzü hızla yana düşerken deli gibi ağlayarak alayla güldüm ve "Hala kendime hakim olamadım mı diyorsun?!" diye sordum. Başını kaldırıp tekrar bana baktığında ona bakarak başımı iki yana salladım ve "Senden nefret ediyorum." diye nefretle konuştum ama bu nefretimin ona karşı olmadığını ikimiz de biliyorduk.
Bana başını sallayarak bakıp "Etmiyorsun." diye fısıldadığında sinirle gözlerimi sildim ve harap olmuş makyajımı umursamadan ona arkamı dönerek dışarı çıktığımız kapıya yöneldim. Arkamdan "Melis!" diye bağırsa da durmadığımda tekrar "Pantercik!" diye bağırınca olduğum yere çivilendim. Kahretsin ki bu kelimeyi onun ağzından duymak beni güçsüz düşürüyordu!
"Benden sonuza kadar kaçamazsın!"
Arkamdan bağırdığında durmadan akan gözyaşlarımla ona doğru döndüm ve gözlerimizi son kez buluşturup "En azından bir süreliğine deneyebilirim." diyerek kalbimi de onunla o yağmurun altında bırakıp içeri girdim. Kimsenin yüzümü fark etmemesi için başım yerde bir şekilde ileride gördüğüm Eda ve Egemen'in yanına vardığımda Eda bana şaşkınlıkla bakıp "Melis?" diye konuşunca barın üstünden deri ceketimi aldım ve elimin tersiyle gözaltlarımı silerek "Diğerleri nerede?" diye sordum.
Egemen sorumu umursamadan kolumu nazikçe tutup sinirle "Ediz bir şey şey mi yaptı?" diye sordu. Burnumu çekerek kolumdaki elini nazikçe indirdim ve "Hayır, sadece konuştuk biraz. Şu-şu an konuşacak durumda değilim tamam mı? Sadece gitmek istiyorum. Lütfen doğum günününden çekip gittiğim için bana kızma olur mu?" diye ağlayarak güldüğümde Eda yüzümü gösterip "Bu halde nereye gideceksin? Ayrıca üstündeki bu elbiseyle yalnız dışarı çıkarsan başına bir şey gelir." dediğinde güçsüzlükle Egemen'e tutundum ve ağlamalarım arasından "B-benim gitmem lazım." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETİMHANE 3
Roman pour AdolescentsEllerimi, sanki içinde bir şey saklıyormuşum gibi tuttuktan sonra gözlerimi kapattım ve kısa bir süre sonra tekrar aralayıp ellerimi açarak göğe doğru üfledim. Ediz meraklı bir sesle "Ne yapıyorsun?" diye sorduğunda gülümseyerek yıldızlara bakıp ar...