The Boy Who Discovers Himself

1.9K 274 105
                                    

"Ne buldun, Soo?"

Kyungsoo elindeki küçük tableti masaya koydu. Tabletteki notlar kısmında minik yazılar vardı. "Öncelikle... Şirket sandığımız kadar büyük bir şirket değilmiş. Sadece şirketin kasası ve CEO'nun odası büyük bir güvenlik ağıyla korunuyor. Onun dışında şirketin giriş çıkışları ve diğer personel kapıları bildiğimiz ahşap kapı."

"Bu harika."

Kyungsoo tableti çevirip binanın fotoğraflarını herkesin görmesini sağladı. "Jongdae'yle birlikte binanın etrafını dolaştık. Bir tane büyük giriş kapısı, bir tane de yangın merdiveni var. Binanın arka tarafı çok sakin. Birkaç personel sigara içmeye çıktı o kadar."

"Giriş kapısı ne durumda?"

"Dört tane güvenlik dikiliyor ama kolayca içeri girebildik."

"Nasıl girdiniz?"

"İletişim fakültesinde okuduğumuzu ve gazetecilik stajına geldiğimizi söyledik. Şirketlerinin haber yapılacağını öğrendiğinde CEO bizzat kendisi bizi gezdirdi."

Chanyeol duyduğu şeyle arkasına yaslandı ve derin bir nefes aldı. "Neler gördünüz içerde?"

"Depodaki kasanın iyi korunduğunu söyleyebilirim. Onun dışında içerde pek bir şey yok. Pek çalışanı da yok. İşçi sayısı bir elin parmaklarını geçmez."

"Pekala..." Chanyeol duyduğu şeyleri bir kere daha aklından geçirmek için arkaya yaslandı. "Ekleyeceğiniz bir şey var mı?"

Jongdae ağzında bir kraker attı ve öne eğildi. "Halletmek çok da zor olmayacak. Ne zaman başlayalım?"

"Bugün olmaz. İşim var." Chanyeol bir süre Kris'e baktı. "Kris, sen ne düşünüyorsun?"

"Hm? Bilmem, dinlemedim."

"Dinlemedin?" Chanyeol kaşlarını çattı. "Önceki görevde paramızın hepsini sana verdik ve bize teşekkür etme şeklin bu mu?"

"Ben adam döverim, takımın beyni sensin. Ne yapmamı bekliyorsun?"

"Evet, tek yaptığın şey Baekhyun'a zorbalık yapmak. Bir de bunun için para verdik sana."

"Ne?" Kris sonunda bakışlarını ona dikti. "Ne saçmalıyorsun?"

"Yumrukların olmasa bir boka yaramazsın diyorum."

Kris şaşkınca ağzını açtı ve gülmeye başladı. Jongdae'nin elindeki kraker paketini çalarak ağzına iki kraker attı. "Başkan'ın oğlu sana onu koruman için ekstra para mı veriyor? Ne battı sana bu kadar?"

"Sadece... Kimseye zararı olmayan bir tipe böyle davranman sinirimi bozuyor."

Kris duyduklarına inanamıyormuş gibi kaşlarını kaldırmıştı. "Seni tanımasam ibne oldun sanacağım. Niye gözlerin öyle parlıyor?"

Chanyeol bir an yumruğunu sıksa da hemen kendini sakinleştirdi. Yere koyduğu çantasını sırtına aldı ve hızlıca oturdukları masadan kalktı. "Holdinge gidiş günü için benden haber bekleyin. Kris, sen de bu sırada bir site açacaksın ve o holdingle ilgili bir haber yazacaksın."

"Ne?"

"Kyungsoo ve Jongdae onlara gazeteci olduklarını söylediler. İkinci gidişimizde bizi tanırlar. Elimizde yazdığımız ve yayımladığımız bir haber olmalı. Bir işe yara."

"Pekala, patron." Kris küfreder gibi ona baktıktan sonra yemeğine döndü. Chanyeol da ona daha fazla bakmamak için arkasını dönüp sınıfa doğru yürümeye başladı.

***************************************
***************************************

Chanyeol eve gidip üzerine dünden hazırladığı beyaz tişörtünü giydi ve siyah deri ceketini geçirdi. Ablasının bir şeye ihtiyacı olup olmadığını kontrol ettikten sonra sessizce evden çıktı.

Chanyeol's Duties || ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin