a/n: yani umarım şu an herkese tekrar yüklediğimin bildirimi geliyordur çünkü bu fiction'dan o kadar da nefret etmediğimi ve sadece düzenlenmesi gerektiğini yeni fark ediyorum. yani okuyanlar umarım bir daha okur, çünkü düzenledim. ve asıl konuya gelirsek aniden vazgeçmezsem ikinci bir part yazmayı planlıyorum, teşekkürler
Gözlerimi açmamla iğrenç kokunun burnumdan geçmesi aynı oluyor. Yüzüm yavaşça buruşurken fısıltıyı işitiyorum. Kaşlarım çatılıp alnım daha çok kırışırken fısıltının ne dediğini duyuyorum. Louis. Nefesini kulağımda hissettiğimde ürperiyorum, yine de tepki göstermemeye çalışıyorum. Daha sonrasında her şeyi bir nefes alışverişi kadar hızlı bir şekilde fark ediyorum. Yine rüya görüyordum. Hatta kabus.
"Git," diyorum derin bir nefes verirken.
Bazen beni ağlatacak kadar korkutan bu kabuslar sinirimi de bir o kadar bozuyor. "Rahat bırak beni."
Gel, diyor fısıltı dediklerimi duymazlıktan gelirken.
Gözlerimi yumup bu seferki canavarın neye benzeyeceğini düşünüyorum. En son iki başlı korkunç derecede iğrenç bir şeydi ve artık bilinçaltım sınırları zorluyordu. Karşıma çıktığında üzerinde vıcık sıvıyı da beraberinde getiriyor. Sıvının yere damlayışına kulak kesilirken iğrenç dişleri bir sırıtmayla ortaya çıkıyor. Gözlerim yanmaya başladığında kendimi kaybediyorum.
"Git," diyorum. "Lütfen," dediğimde içimden Yok artık sesi yükseliyor.
"Lütfetmen hoşuma gitti," diyor cızırtılı ve derin ses. "Ama gel."
"Hayır."
Saniyeler sonra terler içinde uyanıyorum. Nefesimi düzene sokmaya çalışırken yatakta doğruluyorum. Son bir titrek nefes ağzımdan kaçtığında ellerimle yüzümü kapatıyorum. Sakinleşene kadar kalp atışlarımı sayıyorum ve bir süre öyle kalıyorum. Tekrar uzanıp gözlerimi tavana dikiyorum. Annem saat 8'de beni uyandırmaya gelene kadar da uyumadan yatakta uzanarak duruyorum.
-
"İyi uyumuş gibi gözükmüyorsun," diyor Zayn göz ucuyla bana doğru bakarken. "Yine."
Koltuk altıma sıkıştırdığım kitapları dolabıma yerleştirip kapağını kapatıyorum. "İyi uyumamış olduğum için olabilir mi?"
"Bakıyorum da her zamanki gibi asabiyet dolusun, Lou."
"Aynen."
Beraber kafeteryaya yürüyoruz. Yemek sırasında büyün yemeklere karşı burnumu kırıştırırken Zayn neredeyse bütün seçenekleri tepsisine dolduruyor. Kenardan elma alıp Zayn'i takip ediyorum. Masaya geçtiğimizde bana kimya öğretmenini ve verdiği "zalimce" ödevi anlatıyor. Bu sırada elmamdan ısırıklar almaya devam ediyorum. Niall ve birkaç arkadaşı yanımıza geçtiğinde Zayn tedirgince bardağındaki suyu yudumluyor.
Niall tepsisindekileri bitirene kadar ikimiz de sessizce oturuyoruz. Ayağa kalktıklarında Zayn tepsisini yanıma çekip hızla yanaşıyor. "Duyduğumda boğulmamak için zor duruyordum!"
"Neyi?"
Zayn etrafta şüpheyle gözlerini gezdirdikten sonra tekrar bana bakıyor, kulağıma eğiliyor. "Harry Styles okula geri dönüyormuş."
İsmi beynimde tekrarlayıp duruyorum, tanıdığım hissiyatına vardığımda bunun aslında çok fazla ismi tekrarlamamdan dolayı olduğuna karar veriyorum. "Eeee," diyorum elma çöpümü Zayn'in tepsisinin kenarındaki peçeteye bırakırken. "Kim bu Harry Styles?"
Rahatsızca yerinde kıpırdanıp kulağımdan uzaklaşıyor. "Boş ver."
-
Fısıltıyı duymuyorum, hissediyorum. Kulaklarımın uğuldamasıyla işitiyorum, Louissss.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"come."
FanfictionLouis'nin korkulu rüyalarını süsleyen canavarı, Harry, hakkındaki gizem ortaya çıkar. Ve Louis artık ondan korkmaz, onun aşkından korkar.