"Yeol! Buradayız." Kris yemekhanede ona el salladığında Chanyeol elindeki sandviç paketiyle yanlarına gitti.
"Nasıl gidiyor?"
Chanyeol arkadaşlarının yemekte ne yediklerine hızlıca bakarken Kris'in elindeki kap gözüne çarptı. "Onun içinde ne var?"
"Pirinç keki!" Kris mutlu bir şekilde kapağı açıp küçük kabı masaya koydu. "Gömülün!"
Chanyeol çatık kaşlarla Kris'e bakıyordu. "Nereden buldun bunu? Kendine böyle bir şey hazırlamış olmana imkan yok." o sırada tek düşünebildiği Baekbeom ve pirinç keklerini ne kadar sevdiğiydi.
"Baekhyun'un dolabından yürüttüm."
"Tanrım, Kris... Yeter artık. Çocuğun yanında yiyecek başka bir şey yoksa ne olacak?"
Kris umursamaz bir şekilde omuzlarını silkti. "Dolabında her zaman pirinç keki duruyor. Tek yemeğinin bu olmadığına eminim. Seviyor olmalı, atıştırmak için dolabında tutuyor."
"Seviyor mu?" Chanyeol birkaç saniye durakladı. "Ver şunu, lanet olası." Hızlıca ayağa kalktı ve kabı tuttuğu gibi yemekhanenin kapısına doğru gitmeye başladı.
Baekhyun'un nerede olabileceğini düşünüyordu. Muhtemelen kulüp odalarından birinde başkanlık işlerini yapıyordu.
İlk aklına gelen müzik kulübü doğru tahmindi.
İçeri girdiğinde Baekhyun müzik odasındaki piyanoyu çalmakla meşguldü. Chanyeol bir süre ses çıkarmadı ve kapıya yaslanarak müziği dinledi.
"Güzel çalıyorsun." düşündüğü şeyi sesli söylediğini fark ettiğinde yerinde sıçradı. Baekhyun da duyduğu sesle Chanyeol'un kendisinden korktuğundan daha fazla korkmuştu.
"Affedersin, ses çok mu geliyor?" Baekhyun hızla piyanoyu kapatırken Chanyeol başını salladı.
"Hayır." Bir süre sessizce Baekhyun'u inceledi. "Kris dolabından bunu yürütmüş." elindeki kabı ona doğru uzattı."Ah?" Baekhyun pirinç keki dolu kabı alarak gülümsedi. "Teşekkür ederim. Dolabımı nasıl açıyor bir türlü anlamıyorum."
Chanyeol o sırada ona Kris'in en büyük bankaların kasasını bile kolayca açabildiğini söylemek istedi ama kendisini tuttu. Onun yerine sadece omuzlarını silkti. "Bilmem, açmış bir şekilde."
"İster misin?"
"Hayır." Chanyeol gitmek için arkasını dönse de tekrar Baekhyun'a baktı. "Baekbeom'la her konuda zıt olduğunuzu sanırdım."
"Evet, öyleyiz biraz."
"İkiniz de pirinç kekini çok seviyorsunuz anlaşılan."
Baekhyun bir süre duraksadı ve ardından insanın içini ısıtacak bir şekilde gülümsedi. "Kim tatlı sevmez ki?"
Chanyeol tam bir şey diyecekti ki-
"A-ha!" duydukları sesle arkalarını döndüler. Kris arkadaki duvara yaslanmış, onları işaret ediyordu. "Neler oluyor? Gizli kardeşi falan mısın? Neden koruyup duruyorsun onu?"Chanyeol bir süre Kris'e boş boş baktı. "Arkadaşım çünkü."
"Arkadaş mı?" Kris kaşlarını çattı. "Bu ezikle mi?"
"Tanrım, kes sesini Kris... Okulun en eziği sensin. Anla şunu artık!"
Kris birkaç adım öne geldiğinde Baekhyun hızlıca Chanyeol'un kolunu tuttu. "Chanyeol, buna gerek yok-"
"Hayır." Chanyeol Baekhyun'u biraz uzağa itti ve Kris'in üzerine yürümeye başladı. "Birinin bunu söylemesi gerekiyordu çünkü insanlara bok gibi davranmayı kesmeyecek gibi görünüyorsun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chanyeol's Duties || ChanBaek
FanfictionChanyeol gizli numaradan aldığı tüm görevleri yapmak zorundaydı. Bir taraftan da okulun eziği Baekhyun ve ikizi Baekbeom arasında nasıl olduğunu anlamadığı bir fırtınaya tutulmuştu.