Yeni Bir Şans

778 41 7
                                    




( Gaye'nin ağzından)


Nihayet artık güneş batmış, ay kendini göstermişti gökyüzünde. Yıldızların yer yer süslediği muhteşem gökyüzünü izlemek için sandalyemi cam kenarına çekip önümdeki sephaya ayaklarımı uzatarak bu muhteşem manzaranın keyfini çıkarıyordum.

Elimde çay fincanım vardı. Sıcak çay fincanını ellerimin arasında tuttukça, sıcaklığın verdiği muhteşem hissi iliklerime kadar hissediyordum.

Bu akşam annem ve babam yine bir akşam mesaisindeydi. Sinir bozucu sessizlik evin içinde cirit atıyordu. Yalnızlıktan nefret ediyordum. Yalnız kalmaktan ve öyle hissetmekten. Sıkıldığım zaman kendime yakın birini bulamamak, yalnızlığın en büyük kanıtıydı.

Yalnızdım; her anlamda yalnızdım.

Babam, annemin ikinci evliliğiydi. İlk evliliğinden yüzü gülmeyen annem, babamı bulunca ya da kendisi için doğru kişiyi bulduğunda kendini tamamen ona bağlamıştı. Gözü ne üvey ablamı ne de beni görüyordu. Her planı sadece kendisi ve babam içindi. Bana ve üvey ablama planlarında yer ayırmazdı. Sadece kendi ve kendi mutluluğu için yaşadı. Diğer hiçkimse umrunda değildi.

Çocuklarını ihmal ettiği gibi kendi ailesini de ihmal etmişti. Annesi ve babası hastalandığında, annem ve babam tatildeydi. Sözde, tatilden döndükten sonra hasta ziyaretine gidecekti fakat döndüklerinde anne ve babasını kaybetmişti. Bunun yasını tutmadan ikinci bir tatil için hazırlıklara başladı.

Üvey ablam da bana karşı çok soğuk ve mesafeliydi. Onunla abla kardeş olabilmek için çok çaba sarfetmeme rağmen hiç oralı olmadı ve hiçbir zaman beni istemedi. Daha doğrusu varlığımı bir türlü kabullenemedi. Açık olmak gerekirse kendisi, kendi babası ile annemin boşanma sebebini, babam olarak görüyordu. Ona göre, eğer babam annemin karşısına çıkmamış olsaydı, babası ile annemin tekrardan barışabileceğini sanıyordu. O yüzden uzaklaştırıyordu kendisini benden.

Arkadaşlarımdan bahsedecek olursam; eskiden, Övgü ile Eylül en yakın arkadaşımdılar. Her yere beraber gider, birlikte vakit geçirirdik. Birbirimizden hiçbir şey saklamazdık. Ne olup bittiyse, her şeyi konuşurduk fakat artık her şey değişti. Eski arkadaşlığımızdan eser kalmadı.

Ne olduysa, her şey iki senede oldu. Sınıfa gelen beşli rutin olan her şeyin dengesini değiştirdi. Biz, kendi halimizde, en arkada oturan, kendi halimizde kızlardık. Onların hayatımıza girmesiyle, ne arkadaşlarım aynen kaldı ne de bizim arkadaşlığımız kaldı.

Bir de üstüne Asya'nın sınıfa dahil olması ve Övgü'nün kuzeni olması, benim yerimi hemen doldurdu. Dışlanan ben oldum. Olup bitenleri kendisinden saklanılan ve anlatılmayan, sıradan bir sınıf arkadaşı oldum onların gözünde. Ön plandayken ikinci plana düştüm ve bu çok kötü bir durumdu benim için.

İşte böyle. Evde yalnız kaldığımda kendi iç sesimi dinliyor, yaşadıklarımı ve hayatımı gözden geçiriyordum. Evdeki tek ses, kafamdaki düşüncelerin sesiydi. Normal şartlarda asla kendime hatırlatmak istemediğim tatsız şeylerdi.

Ailesi tarafından dışlanılan, arkadaşları tarafından unutulan ve sevdiği çocuk tarafından kullanılan bir kız olduğumu kendimi her hatırlattığımda, tarif edilemez bir hüzün düşerdi içime. Şimdi de olduğu gibi.

Çayım bitmişti. Kendime çay koymak için mutfağa gittim. Fincanıma çay koyup tekrar eski yerimi aldım. Telefonumdan instagram'a girdiğimde, annemin fotoğraf attığını gördüm. Babam ile birlikte akşam yemeğine gitmişlerdi. Bunu gördüğümde şok olmuştum.

Bana, bu akşam mesaide olacaklarını ve sabah döneceklerini söylemişlerdi. Mersem, romantik bir gecenin parçası olmamam için söylenmiş bir yalandı. Her zamanki gibi beni atlatmışlardı. Annem'in profile girdiğimde, bir saat önce bir otel odasından fotoğraf attığını gördüm. Babam ile yalnız kalabilmek için bir otelde yer ayırmışlardı.

Saplantı 2- Farklı YönlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin