*********************Kendin Bul Kendini********************
Kedi sordu: Ben neyim?
Bilge fare cevap verdi: Sen bir faresin.
*Bir gece fareler birleşip yediler kediyi.
Bir Eşşeğin Hikayesi
Bir zamanlar eşşeğin biri, tüm arkadaşları çalışmaya gittiği için ormanda yalnız kaldı. “Ne yapsam da onlar gelinceye kadar eğlensem?” dedi. Kendi kendine bir oyun oynamaya karar verdi. Uzun uzun ne oynayacağını düşündü. Hiç acele etmiyordu. Çünkü zamanı çoktu eşşeğin. Uzun zaman sonra aklına saklambaç oynamak geldi. Yalnızdı; ama bu önemli değildi. “Kendim saklanır, kendim bulurum.” dedi. Bir ağaca dayandı ve yüzden geriye doğru saymaya başladı. “100, 99, 98… 3, 2,1,0. Önüm, arkam, sağım, solum ebe ve sobedir…” dedi ve aramaya koyuldu. “Acaba nereye saklanmış olabilirim?” diye derin derin düşündü. Akşama kadar aradı; ama bir türlü bulamadı, nereye saklandığını. Hava karardı. Eşşeğin tüm arkadaşları ormana geri döndü. Yeni oyunlar oynadılar. Aklından bir türlü çıkmıyordu eşşeğin. Hep kendi kendine “Acaba nereye saklandım?” diye soruyordu.
Onlar sabah işe gider gitmez bizim eşşek aranmaya başlıyordu. Aradan aylar geçti. Bir gün misket oynarken kafası iyice karıştı ve neyi aradığını da unuttu eşşek. Artık sadece arıyordu. Neyi aradığını bilmeden sadece arıyordu. Kafa sini karıştırdıkları için arkadaşlarıyla da arası iyice açıldı. Onları sorumlu tuttu: “Ben ne güzel biliyordum. Hep sizin yüzünüzden oldu. Hayatımı mahvettiniz. Benim suçum yok. Bütün suç sizin !” dedi ve hep küfretti. Ömrü aramakla geçti; ama hiçbir zaman bulamadı aradığını.
Uyarı: Kesinlikle haklısın dostum; ama sakın oraya takılma1 Bende biliyorum eşek tek “ş” ile yazılır; lakın bu hikaye, bir eşeğin hikayesi değil, bir eşşeğin hikayesidir. :)
Eğer bir yerlerde çözümü kendi dışında arayan ve başarısızlıklarını sürekli dış etkenlere bağlayıp, bir şeylere küfrede ede aranan bir eşşek görürsen, ona yaklaş: “Senin ne aradığını ben biliyorum.” de. Ve küçük bir ayna tut tam suratının ortasına. Eğer anlarsa ne ala, anlamazsa eşşekliğine ver geç.
İnsan bir şeyi başaramıyorsa, ya da her işini yarım yamalak yapıyorsa, bir türlü istediği sonuca ulaşamıyorsa tüm suç bizzat kendindedir. İnsan başkasına rağmen başarılı olmaz, kendine rağmen başarılı olur. Benim hiç yanımdan ayırmadığım küçük bir aynam var. Onu saçlarımı taramak için taşımıyorum yanımda. Başarılı olamadığımda veya hak etmediğim bir sonuçla karşılaştığımda ilk yaptığım iş, o aynaya bakıp suçluyu incelemektir.
Orhan Gazinin Türbesi
23 yaşındaydım. Bursa’ya gitmiştik. Uludağ’ da yaşlı bir adamla tanıştık. O anlattı: “Osman Gazi hastaydı. Tam şurada dikildi ve oğlu Orhan’a şu şehir merkezindeki çınar ağacını göstererek ‘Beni buraya gömeceksin oğlum dedi. Bursa Osmanlının değildi o zaman. Orhan Gazi babasına söz verip ayrıldı oradan. Kısa bir süre sonra Orhan Gazi Bursa’yı fethetti ve babası ölmeden ona yetişti: ‘Baba söylediğini yaptım. Sen rahat ol, Bursa bizimdir artık.’ dedi ve babasını tam şu çınarın altına gömdü.”
Çok etkilendim. Uludağ’daki maceramız bittikten sonra şehir merkezine indik. Orhan Gazi ve Osman Gazinin türbesini ziyarete gittik. Enteresan bir şekilde dizlerim titremeye başladı. Osman Gazinin türbesini ziyaret ettikten sonra Orhan Gazinin türbesine geldiğimizde oradan bir yetkili “Oraya giremezsiniz, tamirat var…” dedi. “Çok teşekkür ederim. Buna çok sevindim!” dedim. Adam dalga geçtiğimi düşündü. “Ne demek istiyorsun sen, dalgamı geçiyorsun benimle?” dedi. “Valla dalga geçmiyorum abi. Ben giremediğimize çok sevindim. O adamın karşısında dikilmeye yüzüm yok. Çünkü bu ay faturayı ödeyemediğimiz için babamların elektriğini kestiler.” dedim.