"Nasıl hissediyorsun?"
Gelen ses ile Edd'e döndüm. Üzerinde uzaktan seçebildiğim kadar daimi kıyafeti vardı.
Yeşil hoodiesi.
"Umarım iyisindir."
Oturduğum koltuğa doğru yaklaştı. Gecenin karanlığında sadece masanın ışığıyla oda aydınlanırken yavaş yavaş daha görülebilir hale geliyordu.
"Edd, sensin değil mi?"
Oturduğum koltuğa yaklaştı. Yanıma oturdu. Yüzüne dost canlısı bir gülümseme koydu.
"Evet, benim."
"Neden buradasın? Nasıl onca engeli atlatıp yanıma oturabildin?" Okuduğum kitabı kapattım. Bir cevap bekliyordum.
"Bunları boşver Tord." Kollarımın arasından sarıldı. "Seni özledim."
"Çok uzun zamandır bu saçma şeyin içindesin. Neden devam ettiriyorsun ki?"
Sarılmasına karşılık verdim. 'Bilmiyorum' diye mırıldandım.
Yüzüme alaycı bir gülümseme yayıldı. "Sen öldün değil mi?"
Kafasını salladı.
"Yakında yanına geleceğim. Merak etme."
Elime magnum bir tabanca tutuşturdu. Kulağıma fısıldadı "Gelmezsen bile daima yanında olacağım."
Edd yanımdan kalkıp pencerenin pervazına oturdu. Vuran ay ışığıyla parıltısı belli oluyordu.
Ağzıma tabancayı yerleştirdim. Masadaki bir kağıda önemsiz olan şeyler çiziktirdikten sonra tetiği çektim. Çıkan ses kolidordaki çoğu kişiyi uyandırırken bedenim kanlar içerisinde yere yığıldı.
Bu dünya için fazla kirliydim.
Ruhum bedenimden ayrılırken Edd'in yanına gittim. Elini tutup aya doğru yola çıktık.
Çok saçmalama oldu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
denemeler ve diğer şeyler
Non-Fictioneski bir tek bölümlük hikayem var, onu yayınlayacağım. belki sonra yeni birşeyler yazarım