27.Bölüm/•

505 48 21
                                    

Multimedya: Sisil Su Yıkılmaz🖤

İyi okumalar❣️

— — —

"Hayır, hayır bu olmasın. Bu olmasın!"

"Ya sen nasıl bayılırsın, anonim!"

"Şimdi yanına gelip seni görsem?"

Tabi öyle bir şeyi planlamıyorum canım!

"Hayır, gidemem. Zaten kendi göstermek istese gelir, ben hep buradayım ne de olsa."

"Allah kahretmesin Ya neden öyle bir şey dedim ki!"

Kafama vurdum. "Salağım ben salak!"

"Ya bir şey olursa? Hemen birisini çağırmam lazım!" Diyip sonunda akıl etmiştim.

Gözlerim kapalı kapıyı bulup hemen spor salonundan çıktım. Önüme çıkan Alp'le onu durdurdum. "Alp!" Dediğimde Alp bana döndü.

"Ne oldu?" Dedi. Bu çocuk çok tatlı! Keşke benim çocuğum olsa.

İç seslere protesto!

"Gel, gel! Birisi spor salonunda bayıldı ya da düştü. Çabuk!" Dediğimde Alphanı koşarak spor salonuna gitti. Kapının hemen yanında durup içeri girmeden, "Alphan, Ne olmuş?!" Dediğimde Alphan kahkaha attı.

"Alphan!" Diye bağırdığımda, "Ya bir şey olmamış. Sadece sopa felan düşmüş. Bir tane odun var burda kocaman, o düşmüş. Niye bu kadar endişelendin?" Dediğinde içim rahatladı. "Oh! İyi iyi. O kişi iyi mi bari?" Diye sorduğumda Alphan, "Kim?" Diye sorduğunda yutkundum. Ne diyecektim?

Anonim: İyiyim ben merak etme.

"Hiç." Dedim ve sınıfıma doğru ilerledim.

Sırama otururken telefonumu çıkarmayı planlıyordum ama bütün eşyalarımın orada ortalıkta durduğunu hatırladım. Oflayarak yerimden kalkıp bu sefer sallana sallana değil de koşarak aşağı indim. Birisine çarptığımda arkadaki duvara kafamı vurup beyin kanaması geçiriyordum. Ama o çarptığım kişi beni tutmuştu.

"Oha! Önüne baksana!" Diye bağırdım.

Kesin o önüne bakmadığı için suçludur...

Korkudan gözlerimi kapatmıştım ve konuşurken açmıştım. Karşımda konferansçı vardı.

Konferancı mı? Dediğinizi duyar gibiyim.  11 ve 12. Sınıflara Rehberlik dersi veren konferanscılardandı. Yaklaşık beş kişilerdi, herhalde.. Adı neydi bilmiyordum ama hepsinin birbirinden havalı olduğunu bilirdim. Ve bu yüzdende hiç birinden haz etmezdim. Doğrusunu söylemek gerekirse Konuşmaları çok etkiliydi ama bana etki etmiyordu.

Hala beni tuttuğunu ve konuşmadığını fark ettim. "Bıraksan mı artık?" Dediğimde bırakmıştı. Hala konuşmadığını fark ettiğimde dik dik gözlerine baktım.

"Dilini yuttun herhalde. Konferans konuşmasına gelince dilin pabuç gibi ama."

Sus Sisil, sus. Gül gibi çocuk maşallahhh.

"Neyse," diyerek ayrılacakken bileğimi tutup "Kusura bakma yere bakarak yürümemem gerektiğini unutmuşum."

Bu açıklamayı beklemiyordum... Kaşlarım havaya kalktı. Yutkundum. "Önemli değil de sanırım benimde suçum vardı. Kusura bakma." Dedim ve bu sefer bileğimi çekip hafif tebessüm edip soyunma odasına ilerledim. Konferansçı da arkasını dönüp merdivenlerden çıkmaya başladı.

Konferansçılardan niye bu kadar Nefret ediyorsun hala anlamıyorum, Sisil. Ne nazik bir adam..

Soyunma kabinindeki eşyalarımı toplayıp dolabıma sıkıştırdım ve soyunma odasından çıktım.

"Ders neydi ya?" Diyip hatırlamaya çalışırken Onur'un senini duydum.

"Matematik." Dediğinde korkup irkildim. "Tövbe ya! Oğlum Ne işin var senin burada! Bir ses ver gelmeden önce."

Altıma sıçtım...

"Tamam, anne. Bir dahakine seni korkutmam!" Dedi Onur. "Oğlum ne, kızım? Senin çocuğun muyum ben?" Dediğinde güldüm ve onurla saçmalamaya devam ettim.

"Tamam, baba! Bir dahakine sana oğlum demem." Diyip onuru taklit ettim. "Kızım ne, oğlum? Ben senin çocuğun muyum?" Dediğimde bu saçma ve boş konuşmamıza Onurla benim kahkahamız böldü.

Ve bir düşüş sesi...

— — —

Sizce o düşüş sesi kimden geldi? Bu kadar zor olmamalı... Hshshskdkd

Sisilin gülüşü beynimde yankılanınca bende bayılıyorum. Fazla güzel gülüyor...

Sizi seviyorum ❤️

Gurur | Texting (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin