ENGELLERİ AŞMAK

69 5 0
                                    

"Tüm direnci kıran ve engelleri ortadan kaldıran unsur, sürekli ve kararlı çabadır."

Claude M. Bristol

Roger Crawford iki el ve iki bacak haricinde, tenis oynayabilmek için ihtiyacı olan her şeye sahipti.

Ailesi Roger'ı ilk kez gördüğünde sağ kolundan parmağa benzer bir uzantı çıkıyordu. Sol elinde ise yalnız baş ve işaret parmakları vardı. Avuçları yoktu. Elleri ve bacakları fazlasıyla kısaydı. Sağ bacağında yalnızca 3 parmak vardı ve içe çekilmiş sol bacağı sonradan kesilecekti.

Doktorların yaptığı açıklamaya göre; Roger, Amerika Birleşik Devletleri'nde doğan 90.000 çocuktan yalnızca birinde görülen oldukça nadir bir hastalık olan 'ektrodaktili' isimli bir hastalıkla dünyaya gelmişti. Roger'ın yürüyebileceğini düşünmüyorlardı.

Ama Roger'ın annesi ve babası doktorların bu son söylediklerine inanmadı.

"Ailem, engelimin ne kadar engelli hissettiğimle alakalı olduğunu öğretti bana. Kendime acımama ya da başka insanların bana acımasına asla izin vermediler," diyor Roger.

Okulda kalemle yazı yazabilmek için iki elini de kullanmak zorunda olan Roger bir anısını şöyle anlatıyor: "Ev ödevlerim geciktiği için okulda sorun oluyordu. Babamdan öğretmenlere söyleyip, bana ek bir-iki gün istemesini rica etmiştim. Babamsa beni ödevlerimin başına oturtup, hepsini iki gün öncesinden bitirmemi sağladı."

Roger'ın babası, onu hep sporla iç içe olması için teşvik etti. Voleybol topunu tutmasını öğretti, okuldan sonra arka bahçede onunla futbol oynadı. Roger 12 yaşına geldiğinde okulun futbol takımında kendine bir yer buldu.

Roger çıkacağı her maçtan önce atacağı golü hayal ederdi. İşte bir gün eline o fırsat geçti. Top tam önündeydi ve Roger kaleye doğru ilerliyordu. Bütün takım arkadaşları ve antrenörü onu alkışlıyordu. Tam o sırada karşı takımdan bir oyuncu Roger'ın sol ayak bileğine bir hamle yaptı. Roger o sırada takma bacağını çıkarmak istedi ama onun bir şey yapmasına gerek kalmadan bacağı oyuncunun elinde kalmıştı zaten.

"Protezim yerinden çıkmasına rağmen ayakta durabiliyordum. Ne yapacağımı bir anlığına bilemedim ama sonra sekerek kaleye doğru ilerlemeye başladım. Hakem bana doğru koşup, ellerini havaya kaldırdı. İşte gol atmıştım! Elinde takma bacağımla yere yığılan çocuğun yüzünü görmeliydiniz!"

Bu olaydan sonra Roger'ın spora olan aşkı da kendine duyduğu güven de artmıştı. Ama her şeyi kararlılığıyla atlatamıyordu. Diğer çocukların yemekhanede onun yemek yiyişini izlemeleri canını çok sıkıyordu. Daktilo derslerinde de bu yüzden başarısız olmuştu. "Daktilo dersleri bana bir şeyi çok iyi öğretti: Her şeyi bir anda yapabilmek imkânsız. O yüzden yapabildiğimiz şeylerin üzerine düşmeliyiz."

Roger'ın yapabildiği şeylerden biri de tenis raketi tutabilmesiydi. Ne yazık ki, çok sert salladığı takdirde raketi uzağa fırlatmış oluyordu. Roger bir gün spor mağazasında gezerken eski görünümlü bir raket görmüştü. Eline almak istediğinde ise parmağını yanlışlıkla ikili tutma yerine sokunca daha iyi bir tutuş sağladığını fark etti. Böylece raketi daha rahat ve kontrollü sallayabiliyordu. Herhangi bir engeli olmayan bir insan gibi hâkim olabiliyordu artık. Çok çalıştı ve zamanla maçlara çıkmaya başladı. Kaybediyordu ama maçlara çıkmaya devam ediyordu.

Roger inatla çalıştı. Çalıştı, maça çıktı, oynadı... Sol elindeki iki parmağa yapılan bir ameliyat sayesinde artık raketi daha da iyi kavrayabiliyordu. Böylece daha iyi oynamaya başlamıştı. Yanında ona örnek olacak biri olmamasına rağmen Roger sıkı çalışmaya devam ediyordu. Zamanla kazanmaya da başladı.

Roger sonraları kolej tenisi oynamaya başladı ve kariyerini 22 galibiyet, 11 mağlubiyet ile kapattı. Amerikan Birleşik Devletleri Profesyonel Tenis Derneği onu fiziksel engelli ilk tenis hocası sıfatına layık gördü. Roger, şimdi dünyayı karış karış gezerek insanlara istenirse her şeyin yapabileceğini anlatıyor.

"Sizlerle benim aramdaki tek fark; siz benim engelimi görüyorsunuz, ben sizinkini göremiyorum. İnsanlar bana engelimle nasıl başa çıktığımı sorduğunda onlara bir şey yapmadığımı söylüyorum. Gerçekten de öyle. Ben ne yapmayacağımı öğrendim. Örneğin, piyano çalamayacağımı ve çubuklarla yemek yiyemeyeceğimi biliyorum. Ve her şeyden de önemlisi yapabileceklerimi öğrendim. O yüzden de yapabildiğim her şeyi bütün ruhumla yapıyorum."

Manolya Kokulu HikâyelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin