1. Bölüm "ESEN"

146 5 0
                                    

23:59

Cebimdeki titreyen telefonun verdiği mutluluğu veren çok az şey vardı hayatımda...

Ellerimi havluya silip çıkış saatimi haberdar etmesi için kurduğum alarmımı kapattım ve keyifle önlüğümü yerine asarak toparlanmaya başladım. Çantama uzandığım sırada gözucuyla şef garsonum Büşra'nın yanıma geldiğini gördüm. "Nereye gidiyorsun?"

Kocaman gülümseyerek cevap verdim, "eve,"

Başını hafifçe sağa sola sallayarak yüzüme baktı. "sanırım gitmiyorsun." Anlamayan bakışlarımı üzerine diktiğimde konuşma ihtiyacı duymuş olacak ki devam etti, "biraz önce Yenge aradı. Sabah on dakika geç gelmişsin."

Ne diyeceğini az çok tahmin edebiliyordum fakat ihtmal vermek istemiyordum... Yenge çalıştığım mekanın sahibiydi. Ona yenge deme sebebimiz de çalıştığım kafenin çok sıcak bir aile ortamı olmasıydı. Burada patron-çalışan ilişkisinden çok sıcak bir aile ortamı vardı. Çantamı omzuma asarak yanından geçtim. "On dakika geç çık demeyeceksin herhalde." Tekrar arkamı dönerek yüzüne baktım. Hala ciddi görünüyordu. "şaka yapıyor olmalısın," diyerek çantamı omzumdan indirdim ve ayaklarımı sürüyerek ruhsuz bir şekilde önlüğümü astığım yerden aldım.

Bu işte çalışabilmek için çok uğraşmıştım. Ailem kesinlikle bu ortamda bu saatlere kadar bulunmam taraftarı değildi fakat ben ne yapıp edip izin almış ve işe girmiştim. Henüz on yedi yaşındaydım fakat hayatı daha iyi, okuldan uzak kaldığım bu yaz tatilinde çalışarak öğrenebileceğimi düşünmüştüm. Şuan acı çekiyor olma sebebimse zor bir meslek seçip tam zamanlı yapıyor olmamdan kaynaklanıyordu.

söylene söylene de olsa önlüğümü giymiş, on dakikayı nasıl hızlı tamamlarım diye düşünüyordum. Elime boş bir tepsi alarak masaları dolaşmaya başladım. Her yerin sakin olduğundan emin olduğumda bizimkilerin -devamlı müşterilerdi ve onlarla ben ilgileniyordum, masasını kontrol edip telefonuma yöneldim. Bir kaç dakikam kalmıştı...

İçimden saniye saydığıma inanamıyordum fakat bu işin bu kadar çekilmez olması benim hatam değildi. Kahkaha sesleri, dibdibe girilerek yapılan dedikodular ve nargile dumanı... Gerçekten buraya mı aittim bilmiyordum.

Son birkaç dakikayı da devirdikten sonra bu sefer gerçekten hazırlanıp çıkışa doğru yönleniyordum ki; "Rüya!" Serkan'ın gür sesi kulaklarımla birlikte bütün mekanı doldurmuştu. Serkan da benim ilgilendiğim masanın müşterilerinden biriydi. "Bir tane Churchill yapsana,"

Sadece kendimin anlayacağı şekilde hafif iğneleyici bir tebessümle Serkan'a döndüm. "Benim mesaim bitti, şuan çıkmam lazım. Sizinle Mert ilgilense olur mu?"

"Tabii, görüşürüz!"

Normalde geç çıltığım için beni iş yerinden babam alırdı ama kapının önünde arabamızı görememiştim. Hava soğuktu ve üzerimde kalın bir mont olsa bile altımda hatrı sayılır kısalıkta bir etek bulunuyordu. Evimiz uzak değildi, hatta on dakikalık bir yürüme mesafesindeydi fakat bu soğukta tek gidip üşüyemezdim. Babamı aramak için numarasını tuşlarığım sırada ince sesli kadın operetörün sesi lulağımı doldurdu. "Aradığınız kişi şu an da bir başkasıyla görüşüyor." oflayarak telefonu kapattım ve kaldırama oturup beklemeye başladım.

Kararlıydım, bu gece tek gitmeyecektim.

Bu sırada bir telefon görüşme sesine kulak misafiri oluyordum. Fakat kafenin yan cephesinden geldiği için kim olduğunu göremiyor, sadece sesi duyabiliyordum; "Tamam Ali Amcacığım. Bana emanet, sağ salim getiririm aklın kalmasın." Telefon görüşme sesi gittikçe yaklaşırken ayak sesleri bu tarafa doğru geliyordu.

Aldattın Mı? | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin