"Lütfen artık okula gidelim."Elimi ağzımdan çektikten sonra uzun bir sessizliğin ardından dudaklarımdan dökülen ilk cümle bu oldu. Görkem vereceğim tepkiyi beklerken dinginliğim onu şaşırtmış gibiydi. Ben böyleydim işte. Dengesiz ruh halleri olan patetik bir asosyal.
"Tamam." Dedikten sonra kolumdan tutarak beni kaldırdığında yavaşça kolumu ondan çektim.
"Buna gerçekten gerek yok. Ben.. iyiyim."
Gözlerini kısarak söylediklerimin doğruluğunu ölçtü.
"Emin misin?"
Kafamı yukarı aşağı salladığımda daha fazla üstelemedi ve arabaya doğru yöneldi. Onu takip ederken yanımızdaki bankta oturan yaşlı çift gözüme takıldı. Bir metre ötemizde olmalarına rağmen onları daha önce fark etmemiştim. Eylül soğuğunu birbirlerine sarılarak aşarken bunun ne kadar özel bir şey olduğunu düşündüm. Yıllar geçmesine rağmen birbirine hala ilk günki gibi bakan bir çift..
Bunun üstüne aklıma bir şarkı geldi ve mırıldanmaya başladım.
Diet Mountain Dew, baby, New York City
Never was there ever a girl so pretty
Do you think we'll be in love forever?
Do you think we'll be in love?
Diet Mountain Dew, baby, New York City
Can we get it now, low, down and gritty?
Do you think we'll be in love forever?
Do you think we'll be in love?
Gerçekten iki insan birbirini sonsuza kadar sevebilir miydi? Belki. Ama o iki insandan biri bensem bu pek de gerçekçi gelmiyordu. Çabuk değişen bir ruh halim ve duygularım vardı. Kendimi anlamakta gerçekten güçlük çekiyordum.
"Öykü, bir psikoloğa başvurmak ister misin? Üstüne gitmek istemiyorum ama daha az önce annenin okulda sana kötü davranan kızın kardeşini ameliyatta kaybettiğini öğrendin ve şimdi şarkı söylüyorsun? Sence bu normal bir durum mu?"
Gözlerimi devirip arabaya bindiğimde Görkem de bindi. Hava gerçekten soğuktu. Bana soru soran bakışlarla baktığında açıklama yapmak zorunda kaldım.
"Keder'in 5 evresinden ilkini geçiriyorum şu anda."
Kaşlarını kaldırıp 'hala hiçbir şey anlamadım' bakışı atarken tekrar konuşmaya başladım.
"İnkar, öfke, pazarlık, depresyon, kabullenme. Şu an ilk evrede olduğum için durumu inkar ediyorum. Ağlama kısmı büyük ihtimalle dördüncü evrede olur ama emin değilim tabi. Ondan önce ilk evreleri atlatmam gerekecek. Ross'un 1969 yılında yazdığı On Death and Dying kitabında anlattığına göre-
"Tamam tamam. Anladım. Ama keşke diğer bütün normal insanlar gibi 6 kez ağlayarak şu işi bitirip konuyu kapatsaydık."
Lafımı kesmesini es geçerek söylediği şeye odaklandım.
"6 kez ağlayarak derken?"
"Şok ağlaması, sessiz ağlama, çirkin ağlama, sonra ağladığın için ağlama, artık ağlamayacağım dedikten sonra ağlama ve final ağlaması."
Söylediklerini düşündikten sonra bunu beynimde tarttım.
"Oldukça doğru bir tespit olmasına rağmen bunu daha önce okumamıştım. Bilimsel bir tez mi bu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kraliyet Ailesi
Teen FictionYeni okulundaki tuhaf sistemle kendini taht kavgalarının arasında bulan Öykü'nün başı bir de onunla hiç alakası olmayan bir aile meselesiyle belaya girmiştir. Tüm bu problemlerden kurtulmaya çalışırken bir yandan da kendiyle olan savaşında galip olm...