Bir adam vardı, yirmi üç yaşındaydı henüz, ama omuzlarının üzerindeki yük o kadar ağırdı ki genç yaşında çökmüştü. Gözleri, her genç adamın baktığı gibi ışıl ışıl bakmıyordu mesela. Mavi olmalarına rağmen karanlıktı bakışları, bu karalık sadece gözlerine değil, ruhuna da yansımıştı.
Ruhu ölen bir adamın, gözleri nasıl gülsündü ki?
Oturma odasında sadece bir tane, küçük ama hoş duran bir kanepe duruyordu. Akıp giden zamanın eşiğinde, Eymen'le hiçbir şey konuşmadan o kanepede oturuyor, sessizliğin bizi içine hapsetmesine izin veriyorduk. Başı omzumdaydı, eli ise hala elimi sıkıca tutuyordu. Hiç bırakmayacak gibi.. Zaten ben de bıraksın istemiyordum. Arada gözlerini açıp kapatıyordu, bu sayede gür kirpikleri omzumu titretiyordu. Bunun dışında ne hareket ediyor, ne de tek kelime ediyordu.
Saatlerdir süren sessizliği bozan ilk ben oldum. "İyi misin?" Cevabını bildiğim soruyu sorarken, ondan beni yanıltan bir cevap duymayı o kadar istiyordum ki.. İyiyim desin istiyordum bir yandan, ama yalan olurdu. İyi değildi çünkü, biliyordum.
Başını kıpırdattı, gözlerini bir kez daha açıp kapattı ve kirpikleri bir kez daha okşadı omzumu. "İyi miyim?" diye soruma soruyla cevap verdi, aslında ondan böyle bir cevap beklemiyordum.
"Değilsin." Bu acı gerçek dudaklarımdan bir fısıltı gibi dökülürken, yüzündeki ifadeyi görmek istedim ama bu konumda ne yazık ki göremiyordum. Eğer ona bakmaya kalkarsam, başını kaldırmak zorunda kalacaktı çünkü ve bunu istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKUSUZ
Teen FictionEymen ULUHAN. Nam-i diğer KORKUSUZ. Bütün şehir tarafından Korkusuz olarak bilinen yirmi üç yaşındaki bir adamın, aslında tek korkusunun aşık olmak olduğunu kim tahmin edebilirdi ki? Her şey, Yaren Aksu'nun arkadaşlarının zoruyla Korkusuz'un mekanın...