Alexa Pierce
Kollarımı tezgaha uzatıp başımı aşağı doğru eğdim, biraz sıkılmıştım. Bugün hafta içi olduğu için kalabalık değildi. Kapıya baktım ve iki kişi geliyordu. Köşedeki masaya oturduklarında yanlarına gittim.
Biri sarışın diğeri esmer olan benim yaşlarımda genç çocuklardı. Onlara bakmadan, ''Hoş geldiniz, ne alırdınız?'' dedim yapmacık bir gülümsemeyle. Burada bunu sık sık yapardım. Sonuçta burada çalışmamın tek sebebi babama yardımcı olmaktı.
İkisi de menüyü inceledi. ''Biz iki kişilik sebzeli bir pizza alalım.'' dedi esmer olan.
Sarışın olan ortaya atıldı, ''Dostum ben sebzeli istemiyorum, Supreme iyi olur ve nescafe Jack'se kola ister değil mi Jack?''
Esmer olan (sarışın olandan adını öğrendiğime göre Jack) kafasını evet der gibi salladı. ''Pekala.'' diyerek not aldım ve gidip siparişleri babama söyledim.
Diğer kalkan birkaç masanın masanın üzerindekileri temizlemeye başladım. Kapıya baktığımda çok sevindim çünkü annem sonunda gelmişti. Ben masayı temizlerken, nasılsın tatlım, diyerek beni öptü.
''Sonunda geldin.'' dedim ve babamın yanına gidip önlüğümü çıkardım. Çantamı aldım, ben çıkıyorum baba görüşürüz, diyerek babamı öpüp çıktım. Bundan sonra benim yerime annem bakacaktı.
Jack Gilinsky
Johnson'la bütün gün gezmiştik. Ara sıra insanlar bizi tanıyıp bizimle konuşuyorlardı. Hepsiyle konuşmaya ve sıcakkanlı olmaya çalışıyorduk. Pilimizin bittiğini anlayınca ilk gördüğümüz cafeye girdik. İkimizde çok acıkmıştık.
Hemen garson kız siparişleri almak için yanımıza geldi. Kumral saçlarını dağınık bir biçimde topuz yapmış, beyaz tişörtünün üzerine önlük takmış ve biraz canı sıkkın görünüyordu. Öyle ki yüzümüze bile bakmıyordu. Ama tarif edemeyeceğim şekilde güzeldi.
Gülümseyerek ne isteyeceğimizi sordu. Afallamış bir şekilde menüye bakıp bir şey söyledim. Jack hemen isteğimi reddetti ama umursamadım ve kabul ettim. Kafam şu an ne yiyeceğimle meşgul değildi. Jack ise sabırla bir şeyler yemeyi bekliyordu. Garson kızda çoktan gitmişti zaten.
Yiyeceklerimizi bıraktıktan sonra kalkan bir masanın üzerindekileri temizlerken bir kadın geldi ve onu öptü. Sonra kız hemen arka tarafa geçip çantasını alıp cafeden ayrıldı. Jack bana bağırdı.
''Pardon dalmışım ne demiştin?''
''Dostum neden gözünü şu giden garson kızdan ayırmadın?'' diye sordu. Daha sonra aydınlanmış gibi, ''Yoksa..'' diyerek kaşlarını hızla kaldırıp indirmeye başladı. Bunun daha önce vine'ını çekmiştik. Dejavu yaşıyormuş gibi hissettim. Jack o zamanda aynı böyleydi. Eminim o da hatırlamıştır.
''Kes şunu.'' dedim ve devam ettim, ''Buraya daha çok gelmeliyiz.''
Jack kahkaha attı. Ama sonra hemen kesti. ''Burası bizim eve çok uzak ama.''
''Umurumda değil. Hem abarttığın kadar da uzakta değil. Bu senin üşengeçliğinle alakalı.''
Jack, 'hı hı salak' der gibi baktı.
Pizzanın büyük bölümünü o yemişti. Bu kadar yiyipte nasıl zayıf olabiliyor anlamıyorum. Çıkacağımız zaman garson kızın yerine geçen kadından hesabı istedik.
Herkese merhabalar ilk kısa bölümü yayınladım ve bölümü yazarken çok eğlendim. Sizin de eğlendiğinizi umuyorum. Kendinize iyi bakın :)