Çok yüksek...
Bırak kendini boşluğa...
Uyku halinde bile zihnimde doluşan düşüncelerin varlığını hissedebiliyor, uyku ile uyanıklık arasında yaşanan gelgitleri neticelendiremiyordum. Rüya da olduğumun farkında olsam da gözümü bir türlü aralayıp gerçek dünyaya geçiş yapamıyordum.
Bu sadece bir rüya, gerçek değil.
Son kez beynime yaptığım telkinle amacıma ulaşmıştım.
Gördüğüm rüyanın etkisiyle gözlerimi açtım aniden. Rüya denilemezdi aslında tam bir kabustu. Saçlarım ensemde boynuma yapışmış bir halde dururken, boncuk boncuk terleyen alnımı kolumun tersiyle sildim.
Yatağımda doğrulup düzensiz çıkan nefesimi kontrol altına almaya çalıştım. Etrafta nefes seslerim ve duvar saatinin sesi dışında bir ses yoktu. Gözlerim gayri ihtiyari duvar saatini bulduğunda saatin kaç olduğunu seçmeye çalıştım ama onunla uğraşmak yerine yatağımın biraz uzağında duran sehpanın üstünde ki telefonuma uzanıp ekranını yaktım. Ekranda gördüğüm 3:15 rakamları ile derin bir nefes verdim.
Son günlerde sık sık gördüğüm rüyadan artık iyice sıkılmaya başlamıştım. Öyle ki artık beni uykumdan bile uyandırıyordu. Kafamı iki yana sallayıp etkisinden çıkmaya çalıştığım kabusu artık unutmak istiyordum. İmsak vaktine daha vardı bu yüzden kalkıp teheccüd namazını kılabilirdim. Zaten çok teheccüde kalkabilen bir insan değildim uykuma düşkünlüğüm yüzünden. Ama Rabbim bu saatte kalkmamı nasip ettiği için iki rekat namaz kılıp bunu fırsata çevirebilirim diye düşündüm.
Euzû besmele çekerek yatağımdan kalktım ve sessiz adımlarla yürümeye gayret ederek banyoya yöneldim.
Abdest alırken hatırladığım şeyle yüzüme bir gülümseme peyda oldu. Peygamber efendimiz'in (sav) buyurduğu gibi; yüzümü yıkarken yüzümdeki azaların(göz, burun, ağız gibi), kollarımı ve ayaklarımı yıkarken el ve ayaklarımın işlediği hata ve günahların bir bir su ile akıp gittiğini hatırladım (Muslim, Tahare, 32,33) ve daha bir şevkle abdest aldım. Abdestten sonra bir de okunan duayı edince gözlerim iyice aydınlanmış uykum da tamamen açılmıştı. Odama dönerken abimi uyandırmak istedim bir an ama sabah namazına da kalkması gerektiği geldi aklıma, o yüzden 'başka bir zamana inşallah' diyerek sessizce odama girip her zaman kullandığım yeşil seccademi yere serdim ve Allah'ın huzuruna durdum.
İki rekat namazım bittiğinde uzun uzun duamı da edip Allah'a şükrettim her şey için. İçimde hissettiğim sıkıntıyı gidermesi için de ayrıca dua etmiştim. Ne zaman böyle hissetsem korkardım. Ama bu sefer endişeye kapılmamaya çalışıyor ve kendi kendime yersiz kuruntu yaptığımı fısıldıyordum.
Sabah erken kalkmam gerekiyordu ama bir saat sonra vakti girecek olan sabah namazını da kaçırmak gibi bir tehlike vardı. O yüzden açtım Kur'an-ı Kerim'i rastgele bir sure açıp okumaya başladım. Yirmi dakika kadar aralıksız okuduğum Kur'an'ı Kerim'i kapatıp öptüm ve her zaman ki yerine kaldırdım. Şeytanın dürtmeleri sonucu iyice uykum gelmeye ve yavaş yavaş esnemeye başlamıştım.
Sabah yine erken kalkmam gerektiğini hatırladığımda istemsiz daha çok uykum gelmeye başladı. Zorlu yılın sonunda ikinci yılımı doldurduğum üniversite de yarın son sınavlarımı verecektim İnşallah. Bu yüzden kalkıp son kez notlarımın üzerinden geçtim. Sabah ezanın huzurlu muazzam sesini işittiğimde yerimden doğrulup hemen namaza durdum.
***
''Zehra! Zehra hadi kalk bugün sınavın yok muydu senin?'' Abimin sadece uğultu gibi gelen sesi uykumu bölse de gözlerimi açmaya niyetim yoktu. Abim tekrar seslendiğinde kafama iyice dank etmişti neden seslendiğinin. Zor olsa da gözlerimi açıp abime tamam anlamında başımı salladım. Abimin hala başımda dikildiğini gördüğüm de gözlerimi iyice açtım ve yatağımda doğruldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELİRSİZ KURTULUŞ
SpiritualHayat; benim için günler önce tüm sıradanlığı ve olağanlığıyla devam ediyordu, olması gerektiği gibi... Ufak bir duygunun hayatın rotasını değiştirecek bir güce sahip olacağını tahmin edemezdim, küçücük bir 'merak' duygusunun ilerlediğim çizginin dı...