Bölüm 29

3.2K 172 68
                                    

Pazartesi gelip çatmıştır ve Filiz can çekişerek yazdığı bölümü en sonunda paylaşabilmiştir. Hayatımın en yoğun hafta sonunu yaşadım sanırım. Cuma günü kitap fuarındaydım. Cumartesi performans ödevim için gezmem gereken tarihi yerler vardı, pazar da geniş bir aile yemeği yaptık. Evde bile değildim. Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Eğer beğenmezseniz kusuruma bakmayın olur mu? Multide; avanak oğlumuz Can var.
İyi okumalar...

Beynimde yankılanan alarm sesiyle inleyerek gözümü açtığımda Buket kıkırdayarak "Günaydın." dedi. Yataktan kalkıp ona darmadağın olmuş saçlarımla bakarak somurttum ve "Okuldan bıktım artık. Tatile ne kadar kaldı? Daha kaç sabah bu nefret edilesi alarmla uyanacağım ben?" diyerek sorularımı sıraladım. Buket bana boş boş bakıp elindeki yastığı kafama fırlatarak "Bu gün okulun ilk günü Melis!" dediğinde yüzüme çarpan yastığı yere düşmeden gülerek tuttum ve "Yine de öğlene kadar uyuduğum günleri şimdiden özledim." diyerek yastığı ona geri attım.

"Ve sana da günaydın."

Buket başımı gülerek iki yana sallayıp yastığı yatağının üstüne koyarken ben de banyoya girdim. Klasik sabah rutinlerini tamamladıktan sonra aynada uykusuzluktan acı çeken gözlerime baktım. Beynimdeki sesler bütün gece susmadığı için akşam rahat rahat uyuyamamıştım. Tam uyudum derken de rüyamdan çıkmayan Ediz yüzünden tatlı bir uyku çekememiştim. Anlayacağınız bu gün okulda uyuklamayı planlıyordum.

Yüzümü yıkayıp banyodan çıktığımda Buket saçlarını düzeltip "Hadi sen giyin, ben de çocukları uyandırayım." dedi. Ediz'in uyku mahmuru hali gözümün önüne geldiğinde gülümseyerek başımı eğdim. Sonra ne yaptığımı fark ederek hızla kaşlarımı çattım ve "Tamam." diyerek kıyafetlerime yöneldim. Buket hafifçe gülüp "Aptal aşık." diye söylenerek odadan çıkarken iç çekerek kıyafetlerimi hızlı bir şekilde giydim ve saçlarımı taradım. Dalgalı sarı saçlarımı düzeltirken gülümsedim ve "Saçlarıma konan Ediz'in öpücüğüyle uyanmayı özledim." diye mırıldandım. Kalbimde derin bir sızı oluşurken tebessümün acıyla karışarak tekrar vücut buldu. Bu sırada arkamdan kapı açılma sesi gelince yüzüme hızla yalancı gülümsememi yerleştirdim ve "Hiç gelmeseydin Buket." diye alayla konuşarak arkama döndüm.

"Buket hala Kerem'le hasret gideriyor."

Beklemediğim bir şekilde karşılaştığım Ediz'le kalp atışlarım seri bir şekilde hızlanırken elimden geldiğince hızlı bir şekilde bana yumuşak bir sevgiyle bakan gözlerinden gözlerimi kaçırdım ve o bana doğru birkaç adım atarken başımı hızla yere eğip "Ben onlara bir bakayım." diyerek yanından geçmeye çalıştım. Ediz son anda kolumu tutup "Melis." dediğinde dolu gözlerimi acıyla kapatarak olduğum yerde durdum. Beni narince önüne çekerek "Benden kaçma, lütfen." dediğinde sanki onun sesindeki acıyı hissetmiştim.

Derin bir nefes alarak gözlerimdeki doluluktan kurtuldum ve başımı kaldırıp ona bakarak "İşleri daha da zorlaştırma Ediz." dedim. Ediz'in gözlerinde acı parıltıları oluşurken iç çekerek gözlerini yere sabitledi ve "Bir gün sırf bana bu ses tonuyla seslendiğin için adımdan nefret edeceğimi hiç düşünmemiştim." dedikten sonra başını kaldırıp kendimi sıktığım için kızarmış mavi gözlerime baktı.

"Adımı senin seninden duymayı hep sevmiştim oysa. Aynı senden gelen her şeyi sevdiğim gibi adımı sesinden duymayı da seviyordum."

Sağ gözümden bir damla yaş damlarken başımı eğerek "Böyle konuşma." dedim. Boğazımda bir el sanki beni boğmaya çalışırken yanağımda hissettiğim sıcaklıkla başımı kaldırıp Ediz'e baktım. Bana durgun bir ifadeyle bakıp elmacık kemiğimi okşayarak "Nasıl konuşmayayım?" diye sorduğunda sol gözümden de bir damla da emrime karşı gelerek parmaklıklar ardından firar etti. Başımı inkar edercesine iki yana sallayıp "Böyle konuşma. Beni seviyormuş gibi konuşma." dediğimde derin bir nefes aldı ve bir süre bekledikten sonra "Melis, ben se--" diye söze başladı fakat içeri giren Kerem ve Buket "Hadi kahvaltıya inelim!" diye neşeyle konuşunca cümlesi yarım kaldı.

YETİMHANE 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin