-9-
Uyandığımda kollarımda Rüzgar yoktu.Sadece ben vardım.Bu morelimi biraz bozsada hem Rüzgarı mutlu etmek adına hem de bana acımamaları adına ağlamaya son verdim.Derin bir nefes alarak sahte bir gülücük yerleştirdim yüzüme.
Bu da hayatımda ki ilk sahate gülümsememdi...
Odamdan çıkar çıkmaz kapının önündeki teyzemi gördüm.
"Ben acıktım teyze."biraz düşündükten sonra
"istersen enişten seni dışarı götürsün biraz gez yemek ye sonra da eve git bi duşunu al geri gelirsin.Ne dersin?"
Mantıklı fikirdi."olur eniştem nerde?"
Eliyle hastane önünde sigara için eniştemi gösterdi."Tamam.Hadi görüşürüz teyzecim."
Eniştemin yanına gidip teyzemin dediklerini anlattım.Başıyla onay verdi.
"Tamam canım.İstersen seni harika bi restoranta götürebilirim ne dersin?"
"Olur derim."gülümseyerek
"O zaman arabaya."dedi.Biner binmez aklıma babam geldi.
Hala aklımdaydı.Hatta her saniye.Canım hala ağlamak istiyordu ama daha fazla akrabalarımı üzmek istemedim.Hep yüzüme o sahte gülücüklerimi yerleştirdim.Mutlu gibi davrandım.Ama baba öldü.Nasıl mutlu oluyum ki? İçin uyuşturucu kullanan bir yapıdayken dışım etrafa gülücükler saçıyordu.Bana güçlü derdi babam hep.'Sen çok güçlüsün Güneş.Güçlü bi kızsın kızım'derdi.Belki de öğleyimdir.
Düşüncelerim yüzünden yolun nasıl geçtiğini anlayamadan restoranta gelmiştik.Butik güzel bir restoranttı.
________________
GÜNEŞ'İN TEYZEZİ
_______________
Zavallı miniklerim.Babalarını erken yaşta kaybettiler.Babalarını kaybettiler diyince aklıma hemen kendi babamın ölümü geldi.
Nasıl da yıkılmıştım öyle?Saatlerce ağlamıştım.Sonra başım ağrıyınca elimdeki peçeteye kuvettlicene hınkırıp susmuştum.Göz yaşlarım bitmişti.Başım öyle çok ağrıyodu ki düşünemiyordum.Gözlerimin altları morarmıştı.Sonra da kendimi o acının kollarına bırakmıştım.
Zordu babasız kalmak.Ama annesiz kalmak daha da zordu.Biz babamızı yani güneşin dedesi 15 sene evvel kaybetmiştik.Annemi de 10 yıl evvel kaybettik.Acıları hala vardı ama o kadar derin değildi eskisi kadar acıtmıyordu.
Güneş bugün hep gülümsüyordu.Canının yandığını bildiğim halde bende onun oyununa uyarak sanki dün hiç babası ölmemiş gibi davrandım.
O kadar çok sorunumuz vardı ki...Düşünmekten yoğun bakım kapısının açıldığını birkaç dakka sonra anladım.Koşturarak doktara yaklaştım.
"Cansu nasıl?"
"Cansu Kahraman mı?"
"Evet."
"Siz nesi oluyorsunuz ?"
"Kız kardeşi İpek ben."
"İpek Hanım, Cansu hanımı yoğun bakım bölümünden aldık çünkü artık yapıcak pek fazla bişey kalmadı.Şimdi normal odalardan birine alıcaz ama maalesef hayati riski hala devam ediyor."
"Allahım şükürler olsun sana.Saolun doktor bey.Allah sizden razı olsun."
Başını sallayıp nazikçe yanımdan ayrıldı.
En azından yoğun bakımdan çıkmıştı.Hemen gidip neslihan hanımlara (güneş'in babanesi) haber vermeliyim.Kadınlar sıkılıp kafeteryaya çıkmışlardı.
Onların ki de zor evlat acısı