8.Bölüm ❇ Kim?

1.9K 68 37
                                    

Violetta'dan;


Pazar günü hiçbir şey olmamış gibi, okula gittim. Kimseyi umursamayacaktım. Sadece dersler. Arkadaşlarım daha sonra da olabilirdi ama bu okula bir daha giremezdim. Acil bir iş de bulmalıydım. Ve León'a kesinlikle benzemeyen bir ev arkadaşı! O korku filmini izledikten sonra beni yapayalnız bırakmıştı. Bir de yanımda kalacakmış. Hah! Daha gece yarısını geçmeden gitti pislik. Korkudan nasıl uyuduysam, sabah sıçrayarak uyanmıştım.

Resim çantamı daha sıkı tutup, okul kapısından içeriye girdim. Beni izlediklerini düşünmem normal miydi? Yoksa ben mi paranoyaklaşmıştım?

Resim atölyesine giderken, bir çocuk önüme geçti. Elimden çantamı almaya çalışırken, "León ile, ha? Vay be!" demişti. Kaşlarımı çatarak ona bakmaya başladım. Ne saçmalıyordu bu ya? Etraftakiler de, neden gülüyorlardı? Benim kaçırdığım bir şey vardı da, neydi acaba? Benimle ilgili olan bir şeydi hemde...

Çekerek aldığım çantamla birlikte yere düşüyordum az kalsın ama arkamda olan birisinin beni tutması sayesinde düşmekten son anda kurtulmuştum. Beni tutan kişiye döndüm. Federico. Hım. Karşılaşmamayı istediğim kişiydi o da. Şanssızlığım sayesinde, karşılaşmıştım. Çarparak!

"Ne oluyor?" Benimle ilgili olan bir şeyi merak mı ediyordu? İlginç. Hatırladığım kadarıyla; en son, León ile birlikte olduğuma inanmış ve kavga çıkartmıştı. İki günde ne değişmişti de merak eder olmuştu, bilmiyordum. Bilmek istediğim de söylenemezdi gerçi.

Yolumu kesen çocuk sırıtarak, "Küçük kızımızın, León ile yattığını bilmiyor musun yoksa? Sevgilisi olarak, aldatıldığını bilmek hakkın," dedi. Federico, kolumu sımsıkı tutarak, peşinden sürüklemeye başladı beni. Bense, o çocuğun söylediklerine takılı kalmıştım. Böyle bir şey olmasa da, yakınlaşmıştık ama kim söylemişti? León söylemezdi. Francesca'ya affettirmeye çalışıyordu kendini; Francesca söyleyebilirdi ama neden sevgilisinin böyle bir dedikoduya karışmasına göz yumsun ki? Honoria söylemezdi herhalde. Bana yakın olmaya çalışırken, böyle bir şeyi yapması uygunsuz kaçardı. Ama Camila... söyleyebilirdi. Artık ondan her şeyi bekliyordum. En yakınına bile kötü davranan biri, arkadaşına bu eziyeti yapabilirdi elbette. Federico'dan kurtulduğumda, Camila ile uzun bir konuşma yapmam gerekiyordu. Bunu hak etti artık.

Federico bahçenin en uzak köşesine getirmişti beni. Özür dileyeceğini hiç sanmıyordum. İstemiyordum da açıkçası. Özür dileyenler, gözümde küçülüyorlardı. Özellikle de, birisine çarptığı için özür dileyenler... Tamam, onlardan biri de bendim! Kendimi sevdiğimi söylememiştim ki hiç. Sevmiyordum. Hatta nefret ediyordum. Ablamın dertlerini dinleseydim, birisinin saldırısına uğramayacaktı. Hamile olarak ortadan kaybolması da cabasıydı. Belki de bunları yapan o adam, ablamı öldürmüştü. Ulaşabilseydim, bilgi edinirdim. Bir dakika! Ben, yine nasıl başka bir şey düşünmüştüm? En nefret ettiğim özelliklerimden biri; saçma şeyler düşünüp, asıl konuyu unutmak.

"Neden getirdin beni buraya?" Sakince sorduğum sorudan sonra sinir katsayım yükselişe geçmişti. Bir yumruk atsam ne olurdu acaba? Ona değil, elime acıyordum ama. Ya kalın deriliyse de, bileğimin kırılmasına sebep olursa? Ne var? Olamaz mı? Daha önce başkalarının başına gelmemiş bir olaydı da. Daha önce yaşanmayan şeyleri yaşadığımı söylemiştim.

Ben saçma düşüncelerime dalmışken, dudaklarımın üstünde hissettiğim baskıyla kendime geldim. Gözlerimi bir an aralayıp, Federico'ya baktım. Ciddi ciddi beni öptüğünü idrak edip, ellerimin bir işe yaraması amacıyla, onu ittirdim ama ellerini belimde birleştirip, ondan uzaklaşamamamı sağladı. Kalbim yine yerinden çıkarcasına atıyordu. Ona karşı bir şey hissetmemeliydim! Haksızlık etmişti bana! Ama nasıl öpücüğüne karşılık verebiliyordum ki? Kendimden tiksiniyorum!

✖ UZAK ✖Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin