Best Friends with Royalty
Bölüm 2 : Tatlı arkadaşlık
Çeviri: Xingwu
-Merhaba, tanıtıma ve 1. bölüme gelen beğeni ve yorumlar için çok teşekkür ederim.
"Bu sefer kimdi?" Baekhyun beklentiyle, Chanyeol'e baktı. Bbaharın ilk günlerinde zevkle bahçede yürüyorlardı. Şeftali ağaçlarından çıkan çiçekler, rüzgârda usulca geziniyordu. Baekhyun, bir yaprak kopardı ve arkadaşına bakarak parmaklarıyla büktü.
"Ah... Onun adı neydi?" Chanyeol kendi kendine mırıldandı.
"Ne cehennem, Chanyeol! En azından ilk onu tanımaya karar ver. Rastgele yatağa bir kızı atma!" Baekhyun bıkkınca haykırdı.
"Ah hadi. Onun güzel bir vücudu vardı. Bunu itiraf et."
Baekhyun başını salladı. Tamam, o kız sıcaktı. İtiraf etmek zorunda kalmıştı. Ama ismini bilmediği biriyle yatağa gitmeyi istemezdi.
"Tamam, bak. Senin bir partin var ve etraftaki her şeyle sen ilgilenmek zorundasın. Ama Kris seni sınıfta ne kadar çok sordu biliyor musun? Senin devamsızlığından ve aptal mazeretlerinden şüphe duymaya başladı. Bir daha ki sefere senin için örtbas etmeyeceğim!" Baekhyun elinde çiçekle oynarken, kararlıca belirtti.
"Aw... Baekhyunnie hadi! Sen benim en iyi dostumsun!" Chanyeol ona şirince göz kırptı.
Baekhyun'un yüzü kızardı ve hızla gözlerini kaçırdı. "Bana öyle deme!"
"Her şeye rağmen, seni seviyorum!"
"Hayır!"
"...Baekhyunnie~ seni seviyorum~"
"Beni rahat bırak!"
Baekhyun, Chanyeol'un ani sarılmasıyla kendini geri çekmek istedi ama boşunaydı. Ne kadar geri çekilmek isterse istesin, Chanyeol onu sıkı sıkı tutuyordu.
"Yah! Park Chanyeol!" Baekhyun sinirle, çığlık attı. Sadece Chanyeol'ü az miktarda bile olsa uzak durması için uğraşsa da sonuç sıfırdı. Baekhyun nefesinde zorluk çekmeye başladı ve kalbinin hızlı attığını hissetti.
"C-Chanyeol" durması için mırıldandı.
"Hey, Aşk kuşları! Ortalıkta ne yapıyorsunuz?"
Jongin'in sesini duyduklarında, hemen ayrıldılar. Baekhyun öksürdü ve yüzü kıpkırmızı olduğu için ayaklarına baktı. Chanyeol, ellerini ceplerine sıkıştırmış, Jongin'in alaycı sözlerinden kaçınarak gökyüzüne baktı.
"Yani... ortalıkta yaparsanız, bunu görürüm" Jongin iki arkadaşıyla alay ederek omuzlarına kollarını attı.
"Biz bir şey yapmıyorduk. Kapa çeneni"
"Mhmm, mhmmm tamamen değil." Jongin Baekhyun'u görmezden gelerek neşeyle söyledi. "Hey Chanyeol, sınıflar başladı. Kris bugün tekrardan gidiyordu. Ve sınavlar geliyor, hazırlanmaya başlamak lazım."
"Psh, benim öğretmenim olarak Baekhyun var. Sınıfı unut" Chanyeol hafife alarak söyledi.
Jongin sırıttı. "Oh evet, Baekhyunnie var."
"Y-yah! Bana öyle demeyin!"
"Baekhyunnie~" Chanyeol ve Jongin aynı anda söyledi.
"Yah!"
"Baekhyunnie, yüzün kıpkırmızı oldu." Jongin söyledi.
"Mankafa! Kapa çeneni!"
___________________
Baekhyun geniş gözlüğünü takarak, en yakın arkadaşının odasına baskın yaptı.
Daha önce bu kadar kızgın Chanyeol görmemişti. Hayır, kızgının da ötesiydi. Chanyeol şeytan gibi görünüyordu. Yarım saat önce, babası ve İmparatorlar arasında bir konferans olmuştu. Toplantının ardından Chanyeol, Baekhyun'u odasına çağırmıştı, ama ne onu selamladı ne de onunla konuştu. Ve onu odada tamamen görmezden gelerek gitti.
"C-Chanyeol, sen iyi misin?" Chanyeol duvara tabak atma işini sonunda durdurunca, Baekhyun utangaçça sordu. Ona doğru yürüdü ve omzuna usulca dokundu. Chanyeol elini silkti ve sertçe nefes verdi.
"Baekhyun-ah" diye sonunda geri onunla konuşabildi. Sesi alçak ve kısık çıkmıştı, bu Baekhyun'u korkuttu.
"E-evet?"
"Ben evleniyorum."
Baekhyun dondu. Ne? Aklının doğru kelimeleri duyduğundan şüphe etmişti.
'Ben evleniyorum.
Ben evleniyorum.
... Chanyeol ... evleniyor?'
Baekhyun, konuşmak için sesini zorlarken , dudaklarının kuruduğunu hissetti. Ağzını açamadan, Chanyeol ona yüzünü çevirdi.
Chanyeol, yüzüne baktığında beyninde dolaşan tüm kelimeler gitmişti. O... onun kayıp yüzüne baktı. Artık ne yapacağını bilmiyordu. Çaresizdi.
Baekhyun farkında olmadan Chanyeol ona kollarını sardı.
"Sorun değil." onun sırtında rahatlatıcı daireler ovuşturarak, usulca fısıldadı. Chanyeol onu daha sıkı kavradı ve daha sıkı sarıldı.
"Ben evlenmek istemiyorum." Chanyeol, başını Baekhyun'un omzuna eğerek mırıldandı.
"Neden istemiyorsun?"
"Sadece istemiyorum."
'Senin için istemiyorum.'
"Şanslı kız kim?" Baekhyun neşeli sesiyle sordu.
"Bilmiyorum. Bazı aptal komşulardan herhangi bir prenses. Kimin umrunda ki."
Baekhyun içinden gülümsedi. Chanyeol kız hakkında öyle konuşunca içinde tuhaf bir duygu oldu ama neden olduğunu bilmiyordu.
Chanyeol aklında ki sözleri hızla söyledi.
"Düğün iki hafta içinde. Önümüzdeki hafta onunla buluşacağım."
'2 hafta.'
"Bu... düşündüğümden daha da yakın." Baekhyun kendini gülümsemek için zorlarken söyledi.
"Babamın yüzünden! O'nun umrunda bile değildi. Bizim aptal Kraliyet ailesi yüzünden oluyor bu evlilik. Bütün her şey sadece-"
"Aptal" Baekhyun susturdu.
"Kesinlikle! Sana kızın çirkin olduğuna bahse bile girerim! Evrendeki tüm çirkin kızların bana geleceği için bu konuda babama güveniyorum."
______________________________
Bir hafta sonra, yabancı prensesin gelişi için geniş bir tören vardı. Tüm herkes toplanacaktı. Baekhyun resmen İmparator'dan gönderilen biri olarak prensesi selamlamak için bekliyordu.
Gözleriyle ona baktı ve kalbi durdu. Nefes kesen bir güzelliği vardı. Göğsünde köpüren büyük bir korku oldu.
Bu güzellikten, Chanyeol'un kaçması için hiçbir cehennem yolu yoktu.
"Merhaba, ben Seo Joohyun. Tanıştığıma memnun oldum. Sana güvenebilir miyim?"