Eveet, gelelim üzücü haberi vereceğim bölüme millet! Pazartesi şu acınası kulunuzun sınavları başlıyor, o yüzden bu SON BÖLÜM. Bunu dikkatinizi çeksin diye bölü yazdım yoksa iki hafta sonra sınavların bitmesiyle aynı düzen devam edecek. Zaten başından beri burada olanlar sınav haftasındaki düzenimizi biliyor. Sınavlarımdan kurtulur kurtulmaz burada sizlerleyim millet. Hadi şimdi hep beraber kısa bir aradan önceki son bölümümüze geçelim. Multide; Ediz aşkım var.
Hepinize iyi okumalar...Ediz'den
Olduğum yerde öylece dururken arkamdan Egemen piçinin "Bana dönmeyi düşünüyor musun?" diyen sesi tekrar gelince ona dönerek ellerimi cebime soktum ve rahat ama mesafeli bir tavırla "Durduğuma şükret." dedim. Bana sırıtarak bakıp bir iki adım daha yaklaştıktan sonra "Duracağından emindim. Yoksa o cümleyi boşuna kurmazdım." deyince umursamazca omuz silktim ve "Melis'e karşı bir şey hissederim hissetmem, bu seni hiç ilgilendirmez. Ayrıca öyle bir şey olsaydı bunu söyleyeceğim kişi sen olmazdın merak etme." diye konuştum.
Egemen bana doğru birkaç adım daha atıp tam karşımda durduktan sonra ciddileşerek "Melis'e ne zaman söyleyeceksin Ediz?" diye sorunca ben de kaşlarımı ciddiyetle çattım ve kendimden taviz vermeyerek "Neyi?" diye sordum. Sanki bu soruyu sormamı bekliyormuş gibi "Onu sevdiğini." diyerek pat diye cevap verince birden bütün vücudumun kasıldığını hissettim. Ona bunu belli etmemeye çalışıp sert tuttuğum ses tonumla "Yok öyle bir şey." dediğimde alayla sırıttı ve "Bu dediğine kendin inanıyor musun bari?" diye sordu.
Bu alaycı tavrı git gide sinirimi bozarken sinirlendiğimi belli eden ses tonumla "Amacın ne oğlum senin?" diye sordum. O da ciddileşerek "Benim her zaman bir amacım var Ediz. O da Melis'in mutluluğu. Senin de onu üzmek istemediğini biliyorum ama ona karşı olan duygularını saklamaya çalıştıkça onu daha çok üzüyorsun." dediğinde sesimi yükselterek "Ortada duygu muygu yok lan! Neyin kafasını yaşıyorsun sen?!" diye çıkıştım. Egemen sakin bir tavırla "Bir Ediz Çınar olmasam da benim de çevrem var akıllı çocuk. Ulaşabileceğim kişiler ve kayıtlar var. Buna Hakan'la yaptığınız telefon konuşmaları da dahil. Emin ol iyi bir hacker tanıdığın olduğunda o konuşmalara ulaşıp dinlemek hiç de zor değil." dediğinde birden başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Bir süre öylece durduktan sonra inkarın anlamsız olduğunu fark ettiğimde kısılan sesimle "Melis biliyor mu?" diye sordum.
Onun da gözleri dostane bir ifadeye bürünürken başını olumsuz anlamda salladı ve "Bunu duyması gereken kişi ben değilim, senden duymalı." dedi. "Ondan kaçmak yerine ona söylemelisin Ediz." diye konuşmaya devam ettiğine kaşlarımı çattım ve sınıfın kapısını göstererek "Ben mi ondan kaçıyorum?! Asıl o gördüğü yerde benden kaçıyor!" diye çıkıştım. Egemen beni yatıştırmak istercesine sakin bir sesle "Melis senden kaçmıyor." dediğinde kaşlarım mümkünmüş gibi daha da çok çatıldı.
"O sadece artık seni kovalamayı bıraktı. Melis seni kısa bir süredir sevmiyor Ediz. Evet biz yakın bir zamandır görüşüyoruz ama bana her şeyi anlattı. Onun sevgisinin altında bir buçuk yıl yatıyor. O bu kadar zaman boyunca hiç bıkmadan, usanmadan senin sevgini kovaladı. Şimdi de yoruldu. O senden hiçbir zaman kaçmadı. Sadece artık seni kovalayamayacak kadar yorgun."
Onu kaşlarım çatık bir şekilde dinledikten sonra "Bana neden bunları anlatıyorsun?" diye sorduğumda ellerini kotunun ceplerine sokarak umursamazca omuz silkti ve "Dediğim gibi tek istediğim Melis'in mutluluğunu. Sen beni pek sevmesen de biz birbirimizi fazlasıyla seviyoruz." dediğinde sinir kat sayım yavaş yavaş yükselmeye başlamıştı. Dişlerimi sinirle sıkarken "Madem onu bu kadar çok seviyorsun, neden benim gibi onu üzecek biri yerine onunla kendin çıkmıyorsun?" diye sorduğumda alayla sırıtıp "Bunu düşünmek bile seni çıldırtıyor değil mi?" diye sorunca haftalardır içimde biriken öfkeyi sağ yumruğuma topladım ve sert bir darbeyle Egemen'in yere düşmesine sebep oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETİMHANE 3
Teen FictionEllerimi, sanki içinde bir şey saklıyormuşum gibi tuttuktan sonra gözlerimi kapattım ve kısa bir süre sonra tekrar aralayıp ellerimi açarak göğe doğru üfledim. Ediz meraklı bir sesle "Ne yapıyorsun?" diye sorduğunda gülümseyerek yıldızlara bakıp ar...