Karanlık

102 7 3
                                    

Gece saat 01.00 gibi kapının kilit sesiyle uyandım. Artık alışmıştım bu saatlerde kilit sesiyle uyanmaya. Babam hep gece geç saatlerde gelirdi eve. Bir kızının olması kimin umrundaydı ki zaten? Evet,şimdi montunu salondaki koltuğun üzerine fırlatacak ve direk odasına gidecek..... derken adımları benim odama yaklaştı. Bir şeyi mi vardı acaba? Belki eşyasını unutmuşu burada? Ben bunları düşünürken kapı bir anda açıldı. Babam yatağıma yaklaşarak "Kalk!" diye bağırdı. Uyuyormuş gibi yaptım. Uyanmazsam giderdi. Uyanırsam her şey daha kötü olurdu.Bacağıma bir tekme atıp "Kalk dedim sana!" diye bağırdı tekrar. Ben daha gözlerimi açamadan saçlarımdaki ellerini hissederek irkildim. "Baba lüt..." demeye kalmadan sürüklemeye başladı beni. Bir yandan "Sen kimsin benim sözümü dinlemiyorsun ha?" diye söyleniyordu.

"Baba lütfen bırak hiç ses çıkarmam uyuyayım lütfen." diye yalvardım babama. Hiç dinlemeden kapının önüne kadar getirdi,tek eliyle kapıyı açtı ve ittirerek dışarı attı beni. Ben daha baba kelimesini tamamlayamadan kapı suratıma kapanmıştı bile. Saat gece 01.00,yanımda telefonum dahi yok ve ben 16 yaşında bir kızım. Ağlayarak kapıya vurdum. Açılmayacağını hatta şu an babamın yatağına gittiğini bile biliyordum. Ama belki acır bana diyerek bir umut vuruyordum işte. İnsanız umut olmadan yaşayamayan varlıklarız biz. Bir yandan vuruyor bir yandan da "Baba aç kapıyı ne olur,ne yaparım ben bu saatte" diye yalvarıyordum.Babamın "defol git" diye bağırması içimdeki o küçücük umut ışığını da söndürdü. Hiç bir şey demeden sessizce oturdum orada. Ocak ayındaydık bana mi öyle geliyordu yoksa gerçekten öyle miydi bilmiyorum ama hava genelinden daha soğuktu bu gece. Geceyi karakolda geçirmeyi düşündüm. Ayağa kalkıp yürüyecektim ki ayakkabımın bile olmadığını gördüm. Kapının önünde geçen yaz giydiğim terliklerim vardı. Pek iyi bir fikir olmasa da terlikleri ayağıma geçirerek aşağı indim. Ve karakola doğru yürümeye başladım. Üstümde bir mont bile yoktu ellerim soğuktan buz tutmuş ki keza ayaklarım da öyle. Ne bok yiyeceğimi gerçekten bilmiyordum. Tek duam bir an önce karakola gidebilmekti. Ellerimi hohlayarak ısıtmaya çalışıyordum. Ama nefesim bile soğuktu resmen hiçbir şey hissetmiyordum. Ayaklarım soğuktan acıyordu. İçimden ayaklarıma adam olmalarini söylüyordum. Karakola kadar dayanmalılardı. Hadi yapabilirsin bunu diye kendime gaz verirken önümden bir karaltı geçti. Durdum ve etrafı dinledim. Ses yoktu. "Kim var orada?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 14, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GRİ HAYATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin