Mart 2007..
Minseok birkaç gündür Sehun'a ulaşamıyordu. Eve hiç uğramamıştı, telefonu kapalıydı, sürekli uğradığı mekanların hiçbirine adım atmamıştı. Bu Minseok'un zihninde korku çamlarını çalmaya yetmişti. Tamam Sehun'du sürekli ortalardan kaybolurdu ama hiç bu kadar geniş çaplısı olmamıştı. Şimdiye kadar en azında Minseok'a haber verirdi. Sehun'un takıldığı insanların bir kaçı tehlikeli insanlardı. Kesin başına bir şey gelmişti ve Minseok'un eli kolu bağlıydı. Sadece elinde 'Ölmedikçe Arama' olarak kaydedilmiş bir telefon vardı. Sehun geçenlerde vermişti bu numarayı ona ve 'eğer olurda ortadan kaybolursam, sen de ölüyor olursan beni buradan ara ama sakın bir şey yokken arama' demişti. Şimdiyse Minseok onun takıldığı tehlikeli mekanları tek tek gezmişken, birinin caddeye çıkan arka sokağında o numarayı aramamak için kendisini çok zor tutuyordu.
"Seni merak ediyorum eşek herif, arasam ne olur yani?" söylenerek ayağının ucuna denk gelen taşa tekme attı ve dayanamayıp Sehun'un verdiği numarayı aramak için telefonunu çıkardı. Bu sırada başını eğip tereddütle numaraya odaklanan dikkatini karanlık ara sokağın çıkışındaki serseri kılıklı, ağızında sigarası olan, uzun siyah saçlı, balık etli bir adamın sesi dağıttı. Yaşının Minseok'dan büyük olduğu belliydi ve şu an etrafını çevreleyecek kadar adamı yanında vardı.
"Oh Sehun'u arayan sen misin?" sert bir şekilde sorduğunda Minseok'un bacakları biraz da olsa titremeye başlamıştı ama adam rahatlıkla sigarasını içiyordu. Minseok önce dönüp arkasına bakındı. Caddeye kaçıp bir arabanın önüne atlayabilirdi, bu adamlardan daha tehlikeli değildi sonuçta ama saniyeler sonra tüm kaçış alanları çevrelenmişti.
"E-evet." diyebilmişti sadece Minseok, neler olduğuna dair pek bir fikri yoktu ama başının büyük belada olduğunu tahmin edebiliyordu. Oh Sehun ismi yine başına bela açmıştı.
"Neden arıyorsun onu." dedi adam tekrar aynı tondaydı ama daha kaba.
"A-arkadaşım." Minseok'un söylediğiyle adam büyükçe gülümsedi, o zaman yanlış bir şey söylediğini fark etti ve ağızına vurdu hafifçe.O an elindeki telefonda açılı ekrandaki numarayı aradı ve telefonu cebine attı. Tek umuduysa Sehun'un o telefonu açmasıydı çünkü cebine attığı telefondan ses duymuyordu. Sehun'un açıp oraya gelme ihtimali yüzde elli falandı. Minseok derin bir nefes alıp açıldığını düşündüğü telefonda duyulacak şekilde konumunu belli etti.
"Hero'nun arka sokağında bunca adamla tek birinin üzerine yürümeniz sizin şu serseri kurallarınıza aykırı değil mi beyler? Üstelik Sehun bile değilim, sadece ona işim düştü o kadar. Samimi bile sayılmayı." Minseok saçmalamıştı, ayak üstü yalanlar sıralıyordu ve cesaretli görünmeye çalışıyordu ya da sedece Sehun'a 'imdat' çarısında bulunuyordu.
"Sehun'a işin düşebiliyorsa, sana değer veriyor olmalı. Yoksa o kimseye günahını bile vermez. Yani yanlış yoldasın, yalanların bana işlemez." adam sırıttı sigarasından son bir nefes çekip yere atarken. Lanet olsunki haklıydı, Sehun sevmediği kimseye yardım etmezdi, bu yüzden de kimsenin ona işi düşmezdi.
"Güzel, umarım arkadaşın seni çok seviyordur. Yoksa devam edemeyeceğin bir hayatın olacak." adamlar üzerine doğru yürürken Minseok daha çok korkmaya başlamıştı, şimdi burada ne oldukları bile anlaşılmayan serseriler tarafından öldüresiye Sehun'un hak ettiği bir dayağı yiyecekti. Oh Sehun yanlış bir arkadaş seçimiydi ama ondan da vazgeçemiyordu. Minseok yumruklarını sıktı, eli armut toplamıyordu sonuçta, oldukça kuvvetliydi. Sadece şiddetten pek hoşlanmıyordu. Hoş kuvveti bu kadar adamın yanında bir halta yaramazdı. Tek kurtuluşu Sehun'un telefonu açmış olması ve yerini duymuş olmasıydı. Minseok düşüncelerinde boğulmuş, adamlar üzerine gelirken duyduğu sesle donup kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Find Me/chenmin
FanficEn büyük pişmanlığım, sen ardımda göz yaşlarına boğulmuşken aşkıma küçük bir hoşçakalla veda etmekti. Şiddet❌ Argo🤬 Olumsuz örnek davranışlar⛔️ Yestişkin içerik 🔞