Bu süreçte birbirimiz daha iyi tanıma ve müzik adına ne yapmak istediğimizi konuşmak için birçok fırsatımız oluyor. Deniz oldukça başarılı bir müzisyendi. Bir çok enstüramana hakim olmasına rağmen arkadaşlarıyla kurdukları küçük grupta gitar çalmayı tercih etmişti. Şu aralar bir soliste ihtiyaçları olduğunu belirtiyordu sıkı sık. Sanırım beni de gruplarına dahil etmeye çalışıyordu. Bu fikre ne kadar sıcaktım ben de bilmiyordum bir müzik grubu olmak sık sık seyahat etmeyi gerektiriyordu ancak benim sık sık uçağa binmem söz konusu bile değildi ama diğer taraftan şarkı söylemenin bana verdiği zevk ve bir gruba kendimi ait hissetme fikrine karşı koymakta zorlanıyordum. Bu konuyu ilk sahne deneyimimden sonra konuşma kararı aldım. Şimdi düşünmek istediğim tek şey çıkacağım o sahne ve o sahnede söyleyeceğim şarkıydı.***
Sahneye doğru daha önce hiç hissetmediğim kadar heyecanlı hissediyorum kendimi. Ya yapamazsam korkusu bacaklarımı titretiyor. Ancak biliyorum korkudan dizlerinizi titreten anlar iyidir, size hayalini bile kuramayacağınızı güzellikler yaşatır.
Beni izlemek için gelen kalabalık bana güç veriyor heyacandan nefes almasamda en azından beni yalnız bırakmayan tüm bu insanlara teşekkür edebikecek gücü buluyorum kendimde .
''Bu gece burada olduğunuz için hepinize çok teşekkür ederim. Bu gece benim sizleri canlı olarak ilk görüşüm, bu gece benim için çok özel. Ben hep bu sahneye her çıktığımda onun gözlerinin içine bakarak okurum şarkılarımı diye düşüyordum ama şimdi bakacak bir çift gözüm yok ama onlarca göz var bugün burada. O yüzden varlığınız benim için çok değerli, çok anlamalı. Aranızda beni ve Bulut’u tanıyanlar hikayemizi iyi kötü bilen birileri mutlaka vardır. İzninizle bu geceyi Bulut'a armağan etmek istiyorum .Bu gece ilk defa söyleyeceğim bir şarkı duyacaksınız umarım beğenirsiniz.''
Söylemeye başlıyorum şarkımı. O an onu yanımda hissediyorum. Ellimden tutuyor sanki şarkımı söylerken bana eşlik ediyor. Kafamı yana çevirsem onunla karşılaşacakmışım gibi hissediyorum kendimi. Gözlerimi kapatınca gözleri çıkıyor karşıma. Deliriyor muyum yoksa ben?
''Tarihin tozlu sayfalarında
Kesişirse yollarımız bir kez daha
Bugünde ya da dünde
Eğer gelirsek bir kez daha yan yana
Bu defa ellerimi sakın bırakma
Hala bir şarkı sözün var bana
Haydi fısılda kulağımaa
Dünüm, bugün, yarınımsın
Sevgilim sen benim kalbimdeki en büyük çığlık
Sen benim en büyük isyanımsın''
Şarkım bittiğinde kendimi dünyanın zirvesinde gibi hissediyorum. Kalbimin derinliklerinden dökülen sözlerin aldığı bu alkışlar hafifletiyor beni 4 yaşıma dönüyorum yeniden o uçağın içine, bulutların üstüne, kuş olmaya karar verdiğim o güne. Bence diyorum babam yanılmış kuş olmak imkansız değilmiş meğer, ben kuş olmuştum o gece fiziki olarak ayaklarım yerde olsa da ruhumun havalarda olduğunu kanatlanıp uçtuğunu hissedebiliyordum. Ben bir kuş olmuştum hep hayalini kurduğum gibi ve sende benimle birlikte göklerdeydin. Ben bu şarkıları söylebildiğim sürece de yanımda olacaktın, hep birlikte uçacaktık göklerde. Ne bu sahnede, ne de bu hayatta hiç yalnız kalmayacaktım, sen hep yanımda olacaktın önceden olduğundan bile daha fazla.
***
Uzun bir gün olmuştu kendimi yorgun hissediyordum ama kendimi yatağa atmadan önce yapmam gereken son bir iş daha vardı. Bugün yazmaya, yaşamaya değer bir gün olmuştu. Her ne kadar bugünü unutmam mümkün olmasa da onun benden yapmamı istediği gibi her ihtimale karşı yazacaktım bir gün hafızam ona olan güvenimi boşa çıkarıp beni yanıltırsa bu satırlar hatırlamama yardım edecekti. Bıraktığı günlüğü ve zarfı elime alıyorum, günlüğün boş olan ilk sayfasına benden habersiz uçakta çektiği fotoğraf karesinin arkasına yazdığı sözleri kendi el yazımla yazıp fotoğrafı da ait olduğu sayfaya yapıştırıyorum. Daha sonra boş bir sayfa açıp yazmaya başlıyorum. Ona söylemek istediğim şeyler var.
‘’ Özlemek nasıl bir şey biliyor musun? Eski fotoğraflara bakarken kalbinde hissettiğin o hafif sızı özlemek; hem o günlerin bir şekilde yaşanmış olmasına ve anılarının böyle güzel anlardan, böyle güzel insanlardan oluşmasına sevinmek hem de bir daha aynı günü yaşayamacağını bilip üzülmek tam bir duygu karmaşası aslında özlemek . Ancak sandığın kadarda kötü bir şey değil aslında özlenecek kadar güzel şeyler bırakmışsın demek ki bana. Hiç yaşamazsan, hiç özleyemezsin değil mi ? Peki şimdi sorsalar o içinde hissettiğin sızı kaybolacak olsa her şeye baştan başla hiç tanışmamış ol onunla. Vazgeçebilir miyim yaşadığım onca güzel şeyden? Kıyabilir miyim her şeyi silmeye? Evet seni çok özlüyorum hem de hergün şu kolumdaki dövmeye baktığımda özlüyorum seni. Ne garip değil mi sen yoksun ama o nokta parlıyor hala orada sanki hala Londra’daymışsın gibi. Bizim seninle yanyana olmaya hiç fırsatımız olmadı ki mesela toplasan kaç defa yanyana uyuyabildik seninle, kaç defa kahvaltı ettik birlikte? Saysam bir elin parmağını geçer mi? Geçmez ama yine de ne kadar değerli seni tanımadan önce geçen 19 senemi koysam bir kefeye diğer kefeye sadece seni, sen ağır basarsın. Ayrıca daha yaşayacaklarımız var, seni yanıma tutmanın iki yolu var şimdi. Birincisi şarkılarım, hepsi seni anlatan şarkılarım. Bu müzikle dolu hayaller senden kalan en büyük hatıra bana sen olmasaydın yapamazdım. İkinci yolu ise sen gösterdin bana bu defteri bırakarak bana yaşadığım bütün güzellikleri sana anlatma fırsatını bıraktın giderken sen. Sana soruyorum şimdi seni yanımda hissettiren bunca şey varken sen gerçekten gitmiş sayılır mısın benden? Bence hiç olmadığın kadar yanımdasın artık. Sabah uyandığımda yanımdasın, kahvaltı ettiğim masada karşı sandalyede oturuyorsun, sahnede şarkı söylerken ellimi tutuyor, şarkılarımı yazarken bana ilham veriyorsun. Bu geceyi sana anlatmayacağım çünkü sen de oradaydın biliyorum.Tek bir şey söyleyeceğim umarım beğenmişsindir şarkımı.
İyi geceler, ’’
Bu yazıyı yazdıktan sonra artık uzun süredir uyuduğum en güzel uykuya hazır hissediyorum kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarın Diye Bir Şey Yok (Tamamlandı)
Misterio / Suspenso"... Üzerimdeki ölü toprağı rüzgara karışıp giderken kendimi hiç hissetmediğim kadar canlı hissediyorum. Aslında en büyük hayalimiz sabah uyanabilmek olmalı, eğer yarın sabah uyanamayacağımızı bilsek hangi hayal kırıklığımız yakabilir canımızı? Nefe...