beatris colette / son chaeyoungen güzel hikayelerin ya şehre bir yabancının gelişi yahutta bir yolculuğa çıkılışı ile başladığını söylerler* (tolstoy)
oysaki gönül yolculuğunu bitirmiş her insanın merak köşelerinde yolculuğa çıkabilecek birileri hep vardır; insan milyonların arasında yalnız değil, yalnızlığa meyillidir.
özgür doğmuş bireyin her yerde zincire vurulduğu ülkelerde kadınların zincirleri dışında kaybedecek pek bir şeyleri yoktur.
beatris, zincirlerini epey önceden satışa çıkarmış erkek egomanyası içinde yerini tırnaklarıyla kazımıştı; Paris'in en azılı sanat topluluğu arasında yer alan tek kadın yazar olmuştu.
ikinci dünya savaşının ardından ekonomik ve sosyal olarak buhrana giren insan kendini sanata, edebiyata, doğaya daha çok bırakmak isterken; beatris bir şeye sıkıca bağlanmak, onu kökünden sökmek, kimyasını değiştirerek kendine evirmek istiyordu.
beatris'in istediği türden kurban gariptir ki erkek değildi, beatris bunu açıkça dile getirirken gocunmuyordu.
aylık edebiyat dergisinde "kadınlığa övgü" şiiriyle, edebiyat dünyasına imzasını atmıştı.
tüm kadınları peşinden koşturacak bir imza.
angeline bianchi / myoui mina
dünyaya farklı bir pencereden bakarsak
şehrin doktorunun genç karısı angeline, zincirleriyle güç aldığını düşünen kadınlardandı.kadınların tek yapması gerekenin çocuk doğurmak olduğunu düşünür lakin çocuklarına zerre ilgili alaka göstermezdi.
ekmek yoksa pasta yiyenlerden epey uzakta olduğundan savaştan, devrimden, sefaletten uzak şatafatlı hayatının kimselere ilişmeyeceği kanısındaydı.
17'sinde satılmış bir çocuğun ruhu hep biraz çocuk kalıyordu elbette kendini avutmak için katıldığı davetlerde kendinden genç kızları* imrenerek izlerdi. (özgürlüklerini)
taşradan gelen bir kıza göre fazla güzeldi kimse onun soylu olmadığını iddia edemezdi, sadece soylular göz kamaştıracak kadar güzel olurlar. sonuçta mavi kan taşıyorlar değil mi ?
gariptir ki zincirler konusunda bu kadar ayrı düşen iki kadın bir araya gelecekti, gelmeliydi de çünkü yasak olan şeyleri yaşamanın bu kadar kadifeden olacağını kimse seçememişti.