2' Unutulmaz Eskiler

16.6K 1K 344
                                    

Heyecandan bir bacağımı titretip dururken gözlerimin duvardaki saate kaymasına engel olamıyordum bir türlü. İçimden bir geri sayım başlatmış, sabırsızlıkla Taehyung'un eve dönmesini bekliyordum. Bir an önce ona da bu haberi vermeliydim. Bu defa her şeyin daha güzel olacağından emindim.

Belki artık Taehyung da benimle biraz daha fazla ilgilenmeye başlardı?

Aslında onu suçlu gibi göstermek çok da doğru değildi. Benim işim onunkinden daha yoğun oluyordu genelde. Saati her gün değişiyor, bazı geceler eve dönmemi bile engelliyordu.

Ne de olsa popüler bir aktör olmak kolay değildi...

Sessiz evde yankılanan kilit sesiyle oturduğum yerde biraz kıpırdanmış, kucağımdaki yastığı daha da sıkmıştım. İstemsizce dudağımı kemiriyor, Taehyung'un bir an önce buraya gelmesini diliyordum.

Holden gelen adım sesleri muhtemelen ışığı takip edip salon kapısında dururken onun garipser bakışlarına büyük bir gülümsemeyle karşılık vermiştim. 

"Beni mi bekledin bu saate kadar?" Saat geç olmuştu ve benim yarın sette olmam gerekiyordu fakat bu haberi Taehyung'a vermeden gözüme ben istesem de uyku girmezdi.

"Uyuyamadım. Gelsene." Koltuğun boş kısmını elimle pat patlayarak işaret ettiğimde sorgulamadan gelmiş ve boşluğa geniş bir şekilde oturmuştu.

"Üstünü değiştirmemişsin. Hatta makyajını bile silmemişsin. Bir sorun mu var?" Kolunu belime sarıp beni göğsüne doğru çekerek şakağıma derin bir öpücük bıraktı ve burnunu saçlarımda gezdirdi. Bu bile kalbimin çarpmasına yetmişti. Onu çok özlemiştim.

"Sorun yanlış kelime olur."Çenemi kaldırarak omzuna yasladığımda ve gülümseyerek üzerimde gezinen gözlerine odaklandığımda o da benim gibi gülümsemiş ve bedenimi daha çok kollarının arasına çekmişti. Söylemek için sabırsızlansam da her saniyenin tadını çıkarmak istiyordum bir yandan. Bu yüzden kollarımı, gözlerinden yorgunluğu belli olan kocamın boynuna dolayıp burnumu çene kemiği boyunca sürttüm.

"Hmm, nasıl bir kelime kullanmamı istersiniz Bay Kim?" Saçlarımla oynamayı hep sevmişti. Tıpkı benim parmaklarını sevdiğim gibi. Ve bir kez daha sevdiğim parmakları, sevdiği saçlarımdaki yerini almış, yavaş yavaş okşamaya başlamıştı.

Düşünmem ne kadar mümkünse sorusuna vereceğim cevabı o kadar düşündüm. Ardından başımı yavaşça orta sehpaya çevirip çenemle sehpanın üzerindeki testi işaret ettim. "Ona da sen karar vermelisin bence." Tek kaşını kaldırmış, bakışları bir süre benim ve sehpanın arasında mekik dokumuştu. Sonunda kollarını benden ayırmadan sehpaya uzandı ve üzerindeki testi alıp tekrar arkasına yaslandı.

Elindekini kısa bir süre, merakla inceledikten sonra büyüttüğü gözleri şaşkınlıkla bana dönmüştü. Dili tutulmuş gibi bir süre dudaklarını aralamış, konuşamamıştı. Kelimeler bir araya gelemiyordu sanki.

"Evet Taehyung, bu doğru." dedim aklından geçenleri bakışlarından anlayarak. "Hamileyim." Yüzünde tüm yorgunluğunu alıp götüren bir aydınlanma oluşuverdi birden. Kollarını bedenime daha sıkı doladı ve beni tek hamlede kucağına çekip başını göğsüme gömdü. Derin nefes alışverişlerini çok net hissedebiliyordum o an.

Göğsümün üzerine ve yakamın açıkta bıraktığı boynuma doğru öpücüklerini sıralarken "Seni seviyorum." diye fısıldadı.

"Seni seviyorum..." Ve defalarca kez tekrar etti...

Uzun zaman sonra bir kez daha Kim Taehyung'un sevgisiyle kutsandığımı hissediyordum. Hep seviyordu, bundan emindim ama dudaklarını şu an olduğu gibi dudaklarımın üzerinde usulca dans ederken hissetmeyeli uzun zaman olmuştu ve cidden özlemiştim. Her gece aynı yatağa girdiğim kocamı ve narin dokunuşlarını, beni el üstünde tutmasını özlemiştim...

Dokunuşları ve öpüşü ile kendimden geçerken araya bir nefeslik mesafe koyduğunda huysuzca anlamsız şeyler mırıldandım ama bir yandan da ne söyleyeceğini merak ederek gözlerimi araladım. Önce şu anki halime güldü, sonra burnuma ve dudaklarımın üzerine son birer öpücük kondurup "Hadi odamıza gidelim." dedi yorgunluğun ve heyecanın harmanlandığı sesiyle.

Başımla onaylayarak bedenimi kucağına almasına ve ayaklanmasına izin verdim. Taehyung beni odamıza taşıyana kadar da başımı boynundan kaldırmadım. Bu an evliliğimizin ilk gecesine hatırlatmıştı. Ve yüzümde bir tebessüm oluşuvermişti.

O günkü gibi heyecanlıydım, sevişmeyeceğimizi bildiğim halde hem de...



"Yarın kliniğe gel. Bir de orada kontrol edip emin olalım." Odamıza geldikten ve üzerimize rahat pijamalarımızı geçirdikten sonra uzun zamandır olmadığı kadar yakın bir şekilde uzanmıştık yatağa. Ben onun ilk birkaç düğmesini açık bırakarak bana sergilediği köprücük kemikleri ve göğsü arasında daireler çizerken o benim artık dağınık olan saçlarımla oynamaya devam ediyordu.

"Setten erken ayrılmayı başarabilirsem gelirim. Yarın için birden çok çekilmesi planlanmış sahnem var." İlk zamanlar işim yüzünden beni ne kadar kıskandığını hatırlıyorum. Şu an baktığımda hâlâ kıskansa da buna alıştığını görebiliyordum. En şiddetli kavgalarımız belki de bu yüzden olmuştu ama eğer işim olmasaydı tanışamayacağımızın ve belki de bir ömür boyu birbirimizden habersiz yaşayacağımızın o da farkındaydı.

"Bu işi yapmana karışmamam, kendini zorlayabileceğin anlamına gelmiyor Kim Jeongguk. Gerekirse ara ver, gerekirse bir şekilde konuş ve mazeretini bildir." Dirseğimle yataktan destek alıp uzandığım yerden biraz doğrulduktan sonra çenemi avucuma yasladım ve tebessüm ettim.

"Daha en fazla iki aylık ve ben şimdiden ara veremem, biliyorsun. Ama söz veriyorum yarın mesai saatin bitmeden klinikte olacağım." Ondan yüksekte kalan yüzümü avuçları arasına alıp okşadıktan sonra ellerinden birini karnıma indirdi ve parmaklarını rastgele o bölgede gezdirdi.

"Orada olduğunu hissediyorum."

"Doktor olarak mı yoksa..."

"Alfan olarak." Lafımı bölüp araya girdiğinde tekrar başımı az önceki gibi göğsüne yerleştirmiştim. Elimi, karnımdaki elinin üzerine koyup bacaklarını bacaklarıma dolamasına izin verdim ve "Işığı kapatır mısın, alfam." dedim flörtöz bir tavırla. "Seninle böyle olmak güzeldi ama bizim uykumuz geldi ve yarın erkenden kalkmamız gerek."

"Hey, ne demek istiyorsun? Başka zamanlar böyle değil miyiz yani?" İşte başlıyoruz. Az sonra savunma mekanizması devreye girecek, istediğim her zaman böyle olabileceğimizi söyleyerek topu bana atacak...

"Ben onu mu diyorum şimdi?" Aslında evet, birkaç aydır böyle değiliz Kim Taehyung. Ama şu an sana bunu söylesem kim bilir konu ne kadar uzar ve benim gerçekten uykum var.

"Doğru, uzun zamandır birbirimize vakit ayıramıyoruz ama benim de işlerim yoğunlaştı ve sen her gece eve yorgun gelip beni beklemeden uyuyorsun." Tahminlerimi yanıltmayan sözlerine karşı göz devirdim ve göğsünden kalkıp dudaklarımı kısa süre dudaklarına bastırdıktan sonra uzanarak kendi tarafımdan ışığı kapattım.

"İyi geceler alfam." Kollarıyla tekrar göğsüne yönlendirildiğimde karşı çıkmadan yerime yerleşmiş, gözlerimi kapatmıştım. O esnada kulağımda hissettiğim ılık nefesinin ardından boğuk fısıltısını işittim.

"İyi geceler güzel omegam."



Üzgünüm, seven var mı yok mu bilmiyorum ama kitabı omegaverse yapmaya karar verdim. Tabi araştırırken bu ütopyada beni rahatsız eden birkaç şey olduğunu gördüm bu yüzden omegaverse konusunu kendimce tekrar yorumlayıp sizlere sunacağım. Yani her zaman okuduğunuz ve alıştığınız tekdüze omegaverseler varsa onlardan benzetme çıkarıp yanlış bildiğimi iddia etmez ve işin fantastik boyutuna karşı çıkmazsanız sevinirim. Elimden geldiğince aklımdakilere kitapta yer verip sizin için daha açıklayıcı olmaya özen göstereceğim. 

Uykum var, daha fazla saçmalamadan gitsem iyi olur. Şimdilik sormak istediğiniz bir şey varsa sorabilirsiniz.

Diğer bölüme kadar kendinize iyi bakın~

-Bunny 🐰

Marriage Promise≒TaeKook [Completed]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin