•1•

124 7 53
                                    

Karahan●

Ağzından, kaşından, burnundan, kısa kesmek gerekirse her tarafından kanlar akıyordu ama yine de o göz kamaştırıcı cesaretiyle ağzındaki kanı yan tarafa tükürüp kızarmış gözleriyle bana baktı. "Sevmek suç mu lan şerefsiz?" diye tısladı yüzüne doğru. Sırıtarak Yağız'la bakıştık. Gerçekten şu lanet olası ibneler bu sözlere bayılıyordu. Zaten anca ağzı çalışırdı onların. Yıllardır bu sözleri duyuyorduk. Bir süre sonra herkesin aynı sözleri söylemesi sıkıcı olmaya başlamıştı.

Eray'ı saçlarından yakalayıp başını arkaya doğru çektim. Fena sinirliydi ve veni öldürmek istediğini gözlerinde görebiliyordum. Ama istemek dışında bir şey yapamıyordu. Hiç yapamazlardı.

Gülerek yüzümü onun yüzüne yaklaştırdım o yere çökmüş olduğu için hafifçe eğilerek. "Eray ama sen beni hiç dinlemiyor musun? Biz konuşmanın bu kısımlarını çoktan geçtik." Arkamdaki Yağız'ın kıkırtısını duydum ama aslında neşeli olmadığına emindim. Benim yerimde olmak ve Eray'ı dövmek istiyordu ama sıra bendeydi, bu yüzden umurumda bile değildi.

"Iki yıldır aynı şeyleri yaşıyoruz Karahan. Seni dinlemeyi bırakalı çok oluyor."

"Duydun mu Yağız?" dedim Eray'ın saçlarını bırakıp ona doğru dönerek. "Demek bu yüzden birim dediklerimizi yapmıyormuş." Yağız gözlerini Eray'ın kanlı yüzünden çekmeden kocaman sırıttı. Bu onun 'belalı' sırıtışıydı. Bunu anca birilerini döverken görebilirdiniz. Ben bu gülüşüne bayılıyordum ve ilk bunu sadece kavga sırasında gösterme kararı aldığında ona fena bir trip atmıştım. Sonucunda, neredeyse her gün kavga etmeye başlamıştık. Ikimız de istediğimizi almıştık yani.

"Madem o bizi dinlemiyormuş o zaman biz de başka biriyle konuşuruz Kara, moralini bozma." Gözlerimin parladığını hissettim.

"Düşündüğüm kişiden mi bahsediyorsun?" dedim fazla umutlanmamaya çalışarak. Sonuçta dövme sırası onundu ve Yağız Eray'ı ezmeye bayılırdı.

"Sonuçta Eray bu ilişkiyi tek başına yaşamıyor değil mi?" Yaslandığı duvardan doğrulduğu sırada arkama dönüp Eray'a baktım. Onu dövmeye başladığımız zamandan beri ilk kez korkmuş görünüyordu. Yeşil gözleri kocaman olmuştu.

"Hayır, " dedi başını iki yana sallayarak. "Şenol'a bir şey yapamazsınız."

"Hem de öyle bir yaparız ki." diye şakıdım neşeyle. Sonuçta Eray bizi gerçekten dinlemiyordu. Onu ilk dövmeye başladığımızda sadece bir ibne olduğu için dövüyorduk ama o utanmadan bir de sevgili yapmıştı kendisine.

"Hayır, Kara olmaz-" Yumruğumu hızlıca burnuna gömdüm. Bu kesinlikle homofobikliğimden falan değildi. Sadece Yağız başka insanların bana Kara demesinden nefret ederdi ve Eray'ı dövme sırası ben de olduğuna göre bu yumruğu atmasaydım buna benzer bir yumruğu yemem kaçılmazdı. Bunu daha önce yaşamıştım. Yağız 13 yıldır yapışık gibi yaşadığım en yakın arkadaşım olabilirdi ama bu onu bana karşı merhametli bir insan yapmıyordu. Yani... en azından bu konuda. Ismimin kısaltılması konusunda akıllara zarar bir takıntısı varır gerçekten.

"Bir kere daha vur. " dedi Yağız arkamdan fena sinirli bir sesle.

"Ah, hayır. Elim ağrımaya başladı." Arkamı dönüp omzuna vurdum ve neşeli bir ifadeyle ilerlemeye başladım. "Hadi gidelim, bu günlük kan görme ve koklama kotamı doldurdum. Midem bulanıyor sonra ." Yağız bana yetişip kolunu omzuma attı.

"Bu yüzden mi doğru düzgün yemek yemiyorsun yoksa?"

Onu dirsekleyip başımı arkaya attım ve koluna yasladım. "Gayet yemek yiyorum ben bir kere," dedim huysuzca. Gülerek bana baktı.

"Yalan söyleme, doğru düzgün yemediğine eminim. Iki gün beraber yemeyince sapıtıyorsun."

"Saçmalama Yağız." dedim gözlerimi devirerek. Ama sözlerime devam ederken huysuz değil şüpheciydim. "Hem benim yemek yemediğini düşünmesen bize gelmeyecek misin?" Sanki söylediğim şey dünyanın en gerizekalıca şeyiymiş gibi yüzünü buruşturdu.

"Kara ben sizde yaşıyorum resmen. Arada eve de gel diye annemden azar işitiyorum. 3 yıldır ilk kez iki gün üst üste evde kaldım diye laf atma şimdi bana. " Kendimi tutamadan kıkırdadım. Harbiden sadece iki gün bizde kalmamıştı ama sanki aylardır bizde kalmıyormuş gibi hissediyordum.

"Sonuç olarak bugün bizde kalıyorsun değil mi?"

"Başka şansım mı var sanki? Senin için gelmesem annenin tehditleri için gelirim." Ikimiz de kıkırdadık. Annem iki gündür Yağız neden bize gelmiyor  diye bağırıp duruyordu evde. Haklıydı.  Başka şansı yoktu.

Homophobia Club °bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin