# Jacob's Piano - 4 Beautiful Soundtracks
Ölüm.
Yok oluşun gerçek ismi... Kifayetsizliğin başlangıcı, ruhumu tarumar eden en yakıcı kavram... Kavramların en somut hali ve kaçamayacağımız tek son...
Ölüm, beni cehennem azabı gibi yakıyor ve kollarımın arasında yine son buluyordu...
Peki ben bu sona ne zaman ulaşacaktım?
Ne zaman bu kavramla karşı karşıya kalmaktan kurtulacaktım?
Ne zaman ölümün o soğuk elbisesini tenimde hissedecektim?
Kaç kişiyi daha kurban etmem gerekiyordu bunun uğrunda?
Kaç kişinin daha yok olması gerekiyordu?
Ben daha zihnimin duvarlarında asılı duran görüntülerden kurtulamazken, bu seferki kurban kim olacaktı?
Yaşamın gücü ciğerlerimi zorlarken derin bir oksijen çektim içime.
Göğsümde açtığım mezar yeri, benim en derin yaramdı şimdi. Tuz basar gibi yakıyordu orayı aldığım her soluk. Yaşamak istemiyordum artık...
Ciğerlerim oksijen ihtiyacına karşı savaş verirken beynimin tıklım tıkış odalarına bir ses sızdı.
'Nefes al.'dedi.
Sesin gücü beni ölümün somut varlığından çekip çıkarmak için uğraşıyordu ama henüz Demir'den ayrılmaya hazır değildim. Onu bir daha göremeyecek olmayı kabul edemiyordum.
Ses bir kez daha sızdı boşluk bulduğu her yere... Bu sefer daha güçlüydü.
Karşı koyamadım.
Gözlerimi araladım.
Gözlerim odağını bulup bir çift lacivert gözle karşılaştığında, zihnimde o gözlere sahip olan katilin kanlı yüzü belirdi.
"Nefes al."dedi, yine. Bu sefer algılarımı ele geçirmişti. Gözleri söylediğini yapmam için üzerimde baskı uyguluyordu.
Derin bir nefes alıp korkuyla yattığım yatağın içinde hızla geri çekildim. Gözlerim kocaman açılmış, korku yüzümün her mimiğine sızmıştı. Bana uzanmak isteyince "Dokunma bana."diye bağırdım.
" Sakin ol."dedi keskin sesiyle.
Korkunun yerini şaşkınlık aldı bakışlarımda. Birkaç dakika önce kâbusumdaki haline göre çok sakindi ve yüzünde kan yoktu. Aklım bir şeylerin yanlış olduğunu anladığında bakışlarımı ondan çekip etrafımda gezdirdim. Nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Işığın aydınlattığı bir odadaydım.
Bilinçli bir şekilde tekrar ona baktığımda "Kâbus görüyordun."dedi, kafamın karışıklığı yüzüme yansımış olmalıydı.
"Kâbus."dedim, dediğini tekrarlayarak. Zihnim ne olduğunu anladığında bütün kaslarım gevşedi. Derin bir nefes verip sırtımı yatağın başlığına yasladığımda gözlerimi kaldırıp şüpheyle Azap'a baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERHAMETSİZ (Belki yeniden birgün dönecek) 🥹
Novela JuvenilRuha acımasızca işlenmiş işkencenin izleriydi tüm bu olanlar... Yığınla eziyetin altında kalmış, yanarak küle dönüşmüş bir acımasızın öyküsü... Küllerinden doğan Azap'ın izleri... Acıyla beslenen, korkuyla soluksuz yaşayan, af nedir bilmeyen bir el...