Medya zehrisan
***
"Kalk ordan çabuk!"
Daha ne olduğunu anlayamadan hazar karşımdaki sandalyeden kalkıp yanima hızla gelmişti.
Herkes birden ayaklaninca ne olduğunu anlayamadan hazar kolumdan tutup sandalyeden kalkdirdi."Orası kimseye layık değil anladin mi beni! Kimse oraya oturamaz haddini bil!" Şokumu atlatıp kolumu hızla çektim.
"Sen evine gelmiş misafiri böyle mi agirliyorsun!" Sinirlerim zaten bozuktu bide ikidir hazarin hakaretlerine mahruz kaliyordum.
"Hazar aga! Sen ben varken misafire böyle yaptigin dogrumudur!" Berfin hanım bastonundan destek alıp yanımıza geldi.
"Yade berfin buraya kimse oturamaz kimsenin haddi değildir!" Sinirle bana dönen hazara nefret ile baktım. Bir koltuk için neler yapmıştı. Üstelik ben onun misafiriydim.
Çantamı alıp hemen geldiğim yoldan geri çıktım.
"Kızım dur gitme...affet bizim oglani...zehrisan kizim..." hazarin yaptığı hataları yazık annesi rojda hanım çekiyordu.
Sinirle olduğum yerde durup arkama baktım. Hepsi durmuş pesimden geliyordu.
"Kusura bakmayın...Ben ne kadar size saygı duyduysam ama bana saygı duymayan o insanla bir dakika daha aynı ortamda durmam...yemeğinizi yedim teşekkürünuzu kabul ettim gibi düşünün..." dik bir şekilde arkamı dönüp merdivenlerden inmeye başladım.
Gözlerim yine akmaya başlamıştı. Bugün anılar yine beynimde canlaninca güçsüz olmuştum. Şimdi ise hazarin yaptığı kalbimi çok kırmıştı. Takmamam gerek ama elimde değil...Mutfaktaki çalışan kadınlar ve takım elbiseli adamlar dışarı çıkıp olanları izliyordu. Berfin hanımı görünce herkes içeri korumalar ise kapıya doğru gitmişlerdi.
"Hazar aga! Nereye?!" En son duydugum berfin hanımın sesiydi. Hemen konaktan çıkıp dar sokaktan yürümeye başladım. Göz yaşlarım benden izinsiz akıyordu. Bir kere daha kendimden gecmek istemiyordum ama olmuyordu. Ben ne kadar mutlu olmak için dirensemde hayat bana çok görüyordu.
"Yürü! Ben seni birakcam!"kolumdan ceken hazar aga ile geldiğim yoldan tekrar yürümeye zorla! Yürümeye başladım.
"Çek ellerini ustumden! Kimsin sen...dengesiz herif!!" Sinirle hem söylüyordum hem agliyordum. Böyle olmaması lazım duygularımı beni ağlarken görmesini istemiyordum.
Kolumu kurtarıp sinirle yüzüne baktım. Sakin olmak için derin nefes alıyordu. Alsa nolucakti sanki!
"Bak lafimi ikiletme! Yürü! "
"Bak bana bak sen her seferinde gelip benim canımı yakamazsin anladin mi?! Ben senin kuklan değilim...oyleymisim gibi davranmaktan vazgeç! Artık senin şu dengesiz hareketlerini cekecek halde değilim! Ben bu mardine mutlu olmak için geldim anladin mi...hayatimi mahvetme..."sonlara doğru sesim kisilmisti. Ne bekliyordum ki nereye kadar dayanabilirdim daha ne kadar güçlü gibi görünmeye çalışabilirdim. Aglamami görmesin diye elimle yüzümü kapattım. Arkamı dönüp hıçkıra hıçkıra ağladım. Dayanamıyorum artık...
Nefesini boynumda hissetmem ile donup durmustum.
"Ben böyleyim...belki annemin hatası bana sevgisini gostermeyip sevgisiz büyüttüğü için...ama ben ne kadar kendimi zorlasam da ben böyleyim...o koltuk ölen babamın yeriydi..." benim gibi oda babasizdi. Ben bilseydim otururmuydum oraya.Bilmiyordum.
Kollarini belime sarinca tepkisiz kalmıştım birden olan duygu değişimi ile sadece donmuş bir şekilde ayakta dikiliyordum. Aglamam iç cekislerime dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİN YOLCUSU (DÜZENLENİYOR)
Romanzi rosa / ChickLitUmutlarını alıp bir yolculuğa çıkan umutsuz geçen yıllarını geride bırakan bir genç kız. Geride yaşadığı kötü olay yüzünden memleketini terk etmeye mecbur kalan bir kız. Hayatında bir mucize olsun diye bekleyen hazar ağa! Sahte insanların yüzünden ö...