Seokjin
17 Temmuz Yıl 20
Okul binasından dışarı adım atar atmaz ağustos böceklerinin tiz sesi kulaklarımı doldurdu. Oyun parkı gülen, oynayan ve birbirleriyle yarışan öğrencilerle doluydu. Yaz tatilinin başıydı, herkes heyecanlıydı. Başımı öne eğip kalabalığın arasından hızlıca sıyrıldım. Tek istediğim buradan çıkıp gitmekti.
"Seokjin!" Birinin gölgesi önüme düştü, alelacele kafamı kaldırdım. Karşılaştığım Jimin ve Hoseok'tu. Her zamanki gibi büyük, nazik gülücüklerini takınmış, yaramaz gözlerle bana bakıyorlardı. "Tatilin ilk günü direkt eve gidecek olamazsın, değil mi?" Hoseok sordu ve kolumu çekiştirdi. Kulağa "evet" gibi gelen bir şey mırıldandım ve kafamı çevirdim.
O gün yaşananlar bir kazaydı. Öyle olmasını istememiştim. Jungkook ve Yoongi'nin o saatte o sınıfta olabileceklerini düşünmemiştim. Müdür diğerlerini koruduğuma inanıyordu. Kötü notlar aldığımı babama söylemekle tehdit etti. Bir şey yapmalıydım. Ona birlikte takıldığımız sınıfken depo olmuş odadan bahsettim çünkü kimsenin orada olmadığını düşünmüştüm. Ama Yoongi'nin okuldan atılmasına sebep oldum. Kimse bu olayla bir ilgim olduğunu bilmiyordu.
"İyi tatiller! İletişimi kesme." Hoseok yüzümü okumuş olmalıydı. Yavaşça kolumu bıraktı ve tekrar veda etti. Cevap veremedim. Söyleyebileceğim hiçbir şey yoktu. Bahçe kapısından çıkarken bu okuldaki ilk günüm geldi gözlerimin önüne. Hepimiz geç kalmıştık ve cezalandırılmıştık. Ama en azından birlikteydik, gülebiliyorduk. Paylaştığımız bütün anıları mahvettim. Babamın istediği gibi yaşamaya karar verdiğimden beri, mutluluğun peşinden gitmemem gerektiğini anladım, başımdan büyük işlere kalkışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HYYH The Notes (Türkçe)
Fiction généralebir arkadaşım okumak istediği için çevirdim başka okumak isteyen olursa diye buraya bırakıyorum