Sana kalbinin olduğunu hissetiren güzelliklerin peşinden git (M)

342 33 27
                                    

2007..

Şimdi odasında sinirinden ve üzüntüsünden her zerreyi temizlerken gerçekten vaz mı geçmişti? Yaklaşık bir haftadır gün aşırı odasını temizliyor, sürekli bir şeyler yiyordu. Ulaşabildiği zamanlardaysa Sehun'un başının etini yiyor telefonu kapattığı gibi ağlamaya başlıyordu. Yine bütün gün odasını temizlemiş ve hava karardığında dondurmasıyla yatağına gömülmüş ağlıyordu. "Uçkuruna düşkün pezevenk." diye bir nida bıraktı odanın içinde. Çok öfkeliydi Jongdae'ye, o mekandan çıkarken peşinden geleceğini düşünmemişti ama unutmasını da beklemiyordu. "Aptal, aptal herif madem unutucaktın neden herkesin içinde öpüyorsunki?" kendi kendine söylenmeye devam ediyordu. Koca bir kaşık dondurmayı ağızına attı. Damağının donmuş olmasını da umursamıyordu.

"Sen daha aptalsın Minseok, arkadaşın seni uyardı. Kim Jongdae'den adam olmaz dedi ama kafan yokki." ağlamaya devam ederken odada yankılanacak bir hıçkırık bıraktı. Kapı tıkladığındaysa duraksadı. Bayan Won yavaşça kapıyı aralayıp içeri başını uzattı.

"Anne, gerçekten seninle hava almaya gelmek istemiyorum." mızmızlanarak söylemişti Minseok, ağladığınıysa saklamayamamıştı. Sarı saçları birbirine karışmış, kısa kollu siyah pijamasının yakası düşmüş ve bembeyaz omzunu açıkta bırakmıştı. Jongdae'nin bir hafta önce teninde bıraktığı ve iyileşmeye başlamış izleri saklama gereği bile duymuyordu artık, öylesine vazgeçmişti. Bu izlerin daha çok canını yaktığınınsa bilincindeydi.

"Bebeğim bu defa onun için gelmedim, arkadaşın geldi. Seni görmek istiyor." gülümseyerek söylemişti, kapıya gelen gencin oğlunun tek ilacını getirdiğini biliyordu. Minseok anlatmasa da bu tatlı bir aşk acısıydı.

"Arkadaşım mı? Sehun mu?" elindeki dondurmayı kenara indirip şaşkınlıkla Bayan Won'a baktı. Sehun ortalarda yoktu ki, niye çıkıp gelsin?

"Sehun olsa beni beklemez hemen odaya çıkardı değil mi tatlım?" gülümsedi Bayan Won.

"Yani, balkondan bile çıkabilirdi. Haklısın, peki kim?" annesine hak verdiğinde merakı daha çok artmıştı. Pek arkadaşı olduğu söylenemezdi. Bu sırada Bayan Won kapıyı tam aralayıp arkasındaki gencin içeri girmesine izin verdi.

"Minseok konuşabilir miyiz?" kızıl saçları birbirine girmiş gözlükleri burnunun üzerine düşmüş salaş siyah tişörtü altına dar kotunu giymiş çocuk yalvarırcasına Minseok'un karşısına dikildi. Gördüğü çocukla yattığı yerden doğruldu Minseok. Baekhyun'un burada ne işi vardı?

"Ta-abi, ge-el." yatağının köşesini işaret etti ve annesine gidebileceğine dair bir bakış atıp Baekhyun'a döndü.

"Ne işin var burada? En önemli sorum evimi nasıl buldun?" ses tonu fazla meraklıydı. Jondae ile artık görüşmeyeceklerdi ama onun yumuşak kalbi dedikleri çocuk tam karşısında oturuyordu. Bu saçmalıktı, fazla hayaliydi.

"Bayan Won'un oğlusun, evini bilmeyen yok Minseok huyung. Neden geldiğim konusuysa, sana ihtiyacımız var. En çokta Jongdae hyungun." Baekhyun çaresizce söylemişti. Buraya sadece kendi adına değil bu hayatta değer verdikleri bir insanı kurtarmak için tüm çete adına gelmişti.

"Jongdae'nin mi? Ben bir hafta önce ondan uzak duracağımı söylediğimde kabul etmişti. Şimdi neden bana ihtiyacı olsun? Ayrıca bunun için neden sen geliyorsun?" hayal kırıklığı her halinden belli oluyordu.

"Çünkü kendisini bir haftadır eve kapatmışken sana gelebileceğini sanmıyorum hyung." Baekhyun'un gözleri dolmuştu. Jongdae günlerdir evden çıkmıyor yanına da kimseyi almıyordu. Anahtarla girseler bile bir şeyler fırlatıp kovuyordu. Minseok'dan sonra yıkılmıştı, ruhundaki ikilem onu yerle bir etmişti. Minseok şaşkınca Baekhyun'a bakıyordu.

Find Me/chenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin