Havanın soğukluğunu adam yanağındaki kaldırımdan hissedebiliyordu. Aynı zamanda kaldırımdaki kanlar, adamın son günlerini özetliyordu sanki. Ona, yukarıdan acıyla karışık tehditkar bakan çocukluk arkadaşına çevirdi gözlerini.
-Ekrem bu işin peşini bırak artık, baksana perişan olduk. Ben seninle böyle olmak istemiyorum, diye bağırarak, yere düşmüş adama kalkması için elini uzattı Halid.
Ekrem, Halid'in eline bakarak buruk bir şekilde gülümsedi ve elini iterek, kendi ayağa kalktı.
-Daha fazla insanların canını yakmana izin vermeyeceğim. Utanman gerekirken benden üstünü kapatmamı istiyorsun, ben seni yıllardır nasıl tanıyamadım Halid, beni nasıl ayakta uyuttun, sadece beni de değil, aileni, Kenan'ı?
-Yeter artık Ekrem bir kerede beni anlamaya çalış, ben her şeyi bizim için ve şirket için yaptım. Düşün, bana hak vereceksin. Ve de bundan başka kimseye söz etmeyeceksin, bu konu burada kapanacak, dedi kelimelerini vurgulayarak.
-Şirketi bahane etme sen sadece daha çok para istedin, şirkette bir sorun yoktu ama sen doyumsuz ve vicdansız bir insansın, bunu yıllarca fark edemedim. Suç bende biraz ama artık bitti, elini kolunu sallayarak insanların canını yakmaya ve canlarını almaya devam edemeyeceksin. Kararım kesin, ben hayatta oldukça buna müsaade etmem, diyerek arkasını dönüp yürümeye başladı Ekrem.
-O zaman korkarım ki hayatta olmayacaksın, dedi Halid sessizce arkasından.
Ekrem eve geldiği gibi çalışma odasına gitti. Karısının arkasından bağırdığını duymuyordu bile. Sadece ne yapacağını düşünüyordu. Kadın bir terslik olduğunu anladı fakat üstüne gitmedi.
Ekrem kararını vermişti, polisi arayacaktı ama bu çokta kolay değildi. En yakın arkadaşının nasıl bir anda böyle bir insana dönüştüğünü anlayamıyordu ama her şey açıkça ortadaydı, Halid bir katildi. Ekrem telefonunu alıp polisi aramaya yeltendi. Tam o sırada aşağıdan gürültülü bir kapı sesi duydu.
Halid hızlıca arkadaşının arkasından eve gelmişti. Onu durdurmalıydı, yoksa başı belaya girecekti. Ailesini ve bu kadar yıldır gizlice biriktirdiği paraları düşündü. Onlardan Ekrem'in iyilik severliği yüzünden vazgeçmeyecekti. Hızla kapıya vurdu. Ekrem'in karısı onu görünce gülümsedi ve,
-İyi ki geldin Halid, Ekrem'in sinirleri bozuk sanırım, sen onun moralini düzeltirsin, dedi.
Fakat Halid kadına cevap bile vermeden arkadaşının çalışma odasına doğru yöneldi. Kapıya geldiğinde derin bir nefes aldı ve içeriye girdi. Ekrem'in elinde telefon vardı, polisi arayacağını anladı Halid.
-Hemen o telefonu bırak Ekrem. Her şeyi konuşalım, artık kirli işleri bırakacağım, dedi buna kendi bile inanmayarak.
-Yaptıklarının bedelini ödemelisin, diyerek numarayı tuşladı Ekrem.
-Ben bedel ödeyeceksem, sende ödeyeceksin.
Ve silah sesi evde yankıladı.
Halid üzgündü ama kendince elinden gelen her şeyi yapmıştı, ikna edememişti.
Odanın kapısı hızlıca açılında kadın gördüklerine inanamadı ve sadece,
-Halid sen ne yaptın? diyebildi kekeleyerek.
Son gücüyle koşarak küçük kızının odasına gitti ve kapıyı kilitledi.
Halid kapıyı yumrukluyordu. Kadın yalvarıyordu, en çokta kızı için. Ama Halid vazgeçmedi.
Kapıyı kırdı ve kadınla göz göze geldi.
-Neden? Neden yaptın bunu, dedi kadın.
-Ekrem'i ikna etmeye çalıştım ama beni dinlemedi Sevil. Bunu yapmak zorundayım, kendi ailem için...
-Yapma Halid yapma bırak bizi , Gece'nin daha yaşayacak çok ömrü var, ona bir şey yapma, diyerek ağlıyordu kadın.
-Üzgünüm çok üzgünüm, dedi Halid gözlerini kapatarak.
Ve yine silah sesi.
Halid ağlayan bebeğe doğru eğildi ve;
-Beni affet çocuk, yaşayacak ömrünü yaşa, senden aldıklarımı düşünmeden...Eğer bir gün karşılaşırsak benden nefret etmeyeceksin, hiçbir şey bilmeyeceksin, diyerek hızla oradan uzaklaştı.
Bir gecede iki silah sesi, iki ölüm, geride kalan bir çift masum göz, her şeyden habersiz bir Gece, bu geceden habersiz ve kimsesiz bir Gece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE VE GECE
General FictionBu hikayenin konusu aşk değil,aile değil,arkadaşlık değil,intikam değil ama hepsinden biraz.