Find Me/chenmin

Tenim alev alev yanarken bir öpüşünle küle dönüyorum (M)

Bölüm şarkısı ah o bölüm şarkısı, alev aldık biz🔥🔥🔥

2007..

Sehun ortaya çıktığı an Minseok ona olan biten her şeyi anlatmıştı ve alabildiği tek cevap 'ne halin varsa gör' olmuştu. Sehun hayatında değer verdiği insanlardan birisiydi ve Jongdae'den haz etmiyor oluşu iyi hissetmesine sebep olmuyordu. Ona aşık olmuştu ve tek arkadaşının bunu anlayışla karşılamasını istiyordu. Kimse aşkı seçemezdi ki, o bir anda bulurdu seni. Jongdae de böyle olmuştu, Red Lions'a ilk gittiğinde ona sorgusuz kapılacağını bilmiyordu. Başta Jongdae sadece yakışıklıydı ve Minseok biraz eğlenmek istemişti. Şimdi fark ediyordu aslında bir anda kapılmıştı ve eğlenmek için başladığı her şey bir öpücükle kül etmişti onu. Sadece bir haftadır görmüyordu ama özlemişti ve tutkuyla öpüşü aklından çıkmıyordu. Peki o böyle hissediyor muydu, yoksa tek derdi Minseok'u yatağa atmak mıydı?

"Derdin ne senin Sehun?" ceketlerini dolabına yerleştirirken sormuştu. Gerçekten merak ediyordu aralarında neler geçtiğini.

"Hiç, ne halin varsa gör dedim ya." sırtını yasladığı yatak başlığında iyice gerindi. Jongdae ile olmasından hoşlanmasada karışmayacaktı, Minseok'a zarar vermediği sürece. Minseok bu hayatta önemsediği tek insan olabilirdi. Kimseyi umursamayan Oh Sehun'un hayatında onun bir takım ayrıcalıkları vardı. Minseok'un sonsuz arkadaşlık sınırsızlıkları vardı.

"Ama sinirlendin." arkadaşına dönüp yanına ilerledi ve karşısına oturdu.

"Bunu değiştiremezsin Min." öyle arkadaşı aşık oldu diye bir adamı sevemezdi ya. Sevgilisi olacak bile olsa, ki bu imkansızdı, Jongdae'den haz etmediği gerçeğini değiştirmezdi bu. Kim Jongdae kimseyi sevemezdi. Tamam Minseok deli dolu birisiydi ama bir o kadar da kırılgandı. Birini umursaması için hayatında önemli olmaması gerekirdi. Ama Sehun'un gördüğü kadarıyla Jongdae onun için önemliydi ve herhangi ters bir hareketi arkadaşının kalbini fazlaca kırabilirdi. Mesela Minseok ile sadece seks üzerine kurulu bir ilişki isteyebilirdi, bu arkadaşının kalbini tuzla buz ederdi. O duygusaldı, sert kabuğunun altında yumuşacık sevgiye ihtiyaç duyan bir kalbi vardı. Jongdae onu hak edecek sevgiye sahip bir adam değildi.

"Ona karşı neden böylesin anlamıyorum Sehun, ne yaptı sana?" göz devirdi. Sehun'u ikna etmek deveye hendek atlatmak kadar zordu. İnatçı, sabit fikirli herifin tekiydi.

"Bir şey yapmasına gerek yok, aşk hayatıyla ilgili duyduklarım bana yetiyor. Ayrıca sürekli işlerime burnunu sokan bir tip. Özür dilerim ama en yakın arkadaşımı ona peşkeş çekemem. Sana onu anlattığımda bu kadar kapılacağını düşünmemiştim." yatakta daha çok yayıldı Sehun. Sürekli her işine burnunu sokan bir adamdan konuşmak geriyordu onu.

"Bu öncedendi, aşk hayatında bir zamanlar umursamaz olması bana da aynı şeyi yapacak demek olmuyor. O gece beni kıskandı, bir insan umursamadığı birisini kıskanıpta herkesin ortasında öpmez Sehun. Ayrıca kim umursamadığı birisi için dayak yemeyi göze alır ki? Sen gelmesen o gün orada mahvolacaktık. İşlerine gelirsek, sen de onun işlerini burnunu fazlaca sokmuşsundur. Fazla uslu bir tip değilsin, sürekli ortadan kaybolup duruyorsun." bunların hepsi inanç dolu dökülmüştü dudaklarından. Hesaplarına göre duyguları karşılıklıydı ve buna inanmak istiyordu.

"Kendini kandırıyorsun Min, o herifin taş kalbi aşkı bilmez. Evet değer verdiğin insanlar var ama aşk bu katagoride değil. Seninle eğlenecek, sadece altına almak istediği yeni bir avsın. Kim Jongdae istediğini almadan avını kimseyle paylaşmaz, seni herkesin içinde de bu yüzden öptü." sözlerinin Minseok'u kırdığının farkındaydı ama düşüncesini değiştiremiyordu, o adama güvenmiyordu.