İyi Okumalar...
-3.Bölüm; Anlaşma-
♤♤♤♤♤♤
Kabuslar, görülmek istenmeyen gerçeklerin en acı parçalarıdır. İçime gömüldüğümde dahi dışarı çıkarılmayı bekleyen parçaların izleri nefesimi kesip beni yaşadığıma ikna edebilmek için hüküm sürüyordu. Ruhum derin bir sessizlikle dudaklarımda anlam kazanıyordu.
Sessizlik...
Kelimeler tükendiğinde gelen kalp kırıklıklarının sembolüdür. En iyi iletişim yolu değildir. Zira en iyi iletişim yolları bile en kötü ilişkilerin içinde soluklanır.
Yoğun duygularımın arasında boğuluyordum. Ardından gelen çığlığım içinde yardım çığlıkları yoktu. Bağıyordum ama kurtulmak istemiyordum. Eğer bir gün bağırırsam ve bunun içinde yardım çığlıkları bulunursa eğer kendimden vazgeçiyor olacağımı biliyordum. O gün gelirse ölmek için yalvaracak durumdan sıyrılabilmek için ruhumu teslim ediyorumdur.
Bir melodi çalıyordu. Nedensizce bedeniniz rahatlıyordu. Fakat derine indiğinizde nefes almadan bağıran bir ben vardım. Çığlıklar dudaklarımda kırılıyordu. Kalbim dudaklarımdan dökülen çığlıklarla beraber paramparça oluyordu.
Ben neredeyim ve ne olacağım?
İnsanlar kendilerine ne zaman sorarlardı bu soruyu? Belki de sormadıklarından dolayıydı bütün bu kaoslar.
Ben mi bunu kendime yaptım yoksa başkalarının kaos sevgisi yüzünden mi oldu bütün bunlar?
Peki neden kimse kimseye şöyle bir şey sormuyordu?
Dünyadaki tüm varlıklar kendi bacaklarından asılıyordu. Evet! Bu kesinkes doğru. Fakat o bacağın asılmasını sağlayan kimsecikler yok muydu? İnsanlar başkalarına zarar vermeye çok meyilli yaratıklardır ama o çark dönüp kendinde durduğunda ise çok korkak bireylere dönüşüveriyorlardı. Bencillik, bütün dünyayı kurutacak kadar riskli ama her insanda bulunabilecek kadar bonkördü.
Gözlerimi yavaşça araladım ve karanlık uzaklaştı. Beyaz perdenin arkasından içeriye sızan güneş ışığı gözümü aldı. Yavaş yavaş gözüm ışığa alıştığında koskocaman yeşil ağaçları görmüştüm. Bütün heybetiyle sıra sıra dizilmiş koskocaman ağaçlara bomboş bir zihinle uzunca bir süre inceledim.
İçinde bulunduğum yataktan en sonunda kalktım. Hiç tanımadığım bir evde, hiç tanımadığım bir yerde öylece uyuyakalmıştım öyle mi?
Buradan kurtulmak için elimde kalan tek seçeneğin bir telefon bulup polisi aramak olduğunı artık anlamıştım. Babamın riske gireceğini biliyordum. Onun için daima yüz karası olmuştum. Şimdi bir telefon ile onun her şeyini çalabilirdim ve yüz karası olmaya devam edebilirken kendi hayatımı kurtarırdım.
Babama ulaşacağım bir kapıyı daha yüzüme kapatabilirdim. Bundan korkup korkmadığıma dair hiç bir şey hissetmiyordum öyleyse korkmuyordum. Çünkü hissetseydim korkmazdım.
Hızlıca yataktan çıktığımda üstümde aynı elbise vardı. Ellerim de çamur kaplıydı. Anladığım kadarıyla beni almış ve olduğum gibi yatağa bırakmışlardı. Kapıyı açıp koridorda ilerledim.
İçinde bulunduğum ev tamamen ahşaptandı. Koridorda biraz ilerleyip hemen bulunduğum odanın çaprazındaki kapıyı açıp içeri girdim. Gri, siyah ve beyaz tonlarının hakim olduğu odaya kısaca bir göz atıp yatağın her iki başındaki komidinleri karıştırmaya başladım. İlk komidinin çekmecisini açtığım gibi bir telefon bulduğumda şansımın bir çoğunu burada harcadığıma emin olmuştum. Telefonu kaptığım gibi odadan çıkmak için kapıyı açmamla kapı geri kapandı. Refleks olarak telefonu hızlıca arkama sakladım. Sırtıma doğru damlayan su damlaları ile sakince arkamı döndüğüm gibi Meriç ile göz göze gelmiştik. Sol eliyle kapıyı kapatırken beni de kapı ile vücudunun arasında sıkıştırmıştı. Siyah alnına yapışmış saçlarından şakaklarına damlayan su yavaşça aşağıya süzülüyor ve belli olan karın kaslarından aşağıya inip belindeki havlu ile buluşuyordu. Uzun kirpikleri su yüzünden birleşmiş ve kül rengini andıran gözleri ışıldıyordu. Küçük kalkık burnu yüzündeki uyumunu kusursuzca sürdürüyordu. Yeni tıraş olduğu losyon kokusundan belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bedel
Novela JuvenilBedeller ödensin diye bir kibrit yakıldı. Kibritin ucunda filizlenen ateş yavaşça harlandı. Harlanan ateş bir ormanı, bir aileyi ve en tehlikelisi bir çocuğu yakacak kadar büyüdü. Yakılan ateş en tehlikeli olanı seçti. Koca bir yangın küçük kızın gö...