ⅩⅬⅠ

693 77 4
                                    

Son, onsuz, sonsuz...

Anne, baba... Şuan neler hissettiğimi hissediyor musunuz, izliyor musunuz beni gökyüzünden bilmiyorum ama bilin ki kafamdaki sesler artıyor. Zaman geçiyor, ben büyüyorum. Etrafımda insanlar dolaşıyor, göremiyorlar gerçek beni ama merak etmeyin yalnız kalmıyorum. Bir kaç insan alabiliyorum hayatıma, evet, en azından onu yapıyorum; sonra onlar terk ediyor beni, gömüyorum onları kafamdaki mezarlığa. Bazen kafamdaki mezarlıktan bir insan seçiyor, onu değiştirip kitaplarıma karakter yapıyorum. Ama merak etmeyin anne, baba... siz öldükten sonra da bir şekilde ayakta kalmaya çalışıyorum, affedin 'istemiyorum sizi' dediğim her saniye için; affedin çok konuşup ölmenize sebep olduğum için. 

Umut tam yanımda oturuyor; sanırım yere oturmamam gerektiğini, son bir haftadır sık sık olduğum için yine hasta olacağımı söylüyor. Ama merak etmeyin, o da beni yalnız bırakmıyor, sizin öz oğlunuz değil belki ama o öz kardeşim gibi yanımda kalıyor hep. 

Karşımdaki beyaz duvara bakarken sizin ölümünüz aklıma geliyor. Elimde ne zaman içtiğimi hatırlamadığım kahvenin soğuk, kahveden daha çok suyu andıran tadının boğazımdan geçmesi hissedebildiğim tek şey. Köreldi çünkü duygularım, hissizleştim son zamanlarda.

İnanıyorum, diye düşünmekten başka çare bırakmadı hayat. Onun da beni yalnız bırakmayacağına inanıyorum. 

Anne, baba... sizden sonra bana bakan iki insan da, kabuslarımı bilen her insan gibi -sadece O ve Umut hariç- benim hasta olduğumu düşünüyor. Yine de ben onların kötü olduğunu düşünmüyorum. Çünkü kim yıllar boyunca her gece kendisini uyutmayan bir kızı evinde barındırır ki? Kötü insanlar olsalar, bana yuva vermez, yetimhanede büyümeme izin verirlerdi... yani en azından böyle düşünüyorum. 

Bilirsin annecim, ben hastanelerden nefret ederim... yine bu hastanenin soğuk, ölüm kokan koridorunda oturup duvarı izliyorum kafamdaki sesleri dinlerken. Hastaneden kaçmak için her şeyi yapan kızının, hastaneye gitmek için ona bunca yıl bakan ailesine yalvardığını görsen kim bilir ne düşünürsün. 

Evet, annecim ve babacım. Dün kabul ettim duygularımı, sevgimi ve en çokta özlemimi. Bunu bilinçsizce Batuhan ve Ezgi'ye söylediğim teneffüsten sonra defalarca kez Arda'yı, Rana'yı ve Atlas'ı arayıp mesaj gönderdim tek tek. Ne zaman öğle tatilini Ezgi ve Batuhan'a açıklama dahi yapmadan bitirip eve gittiğimi... açıkçası pek hatırlamasam da delirmiş gibi bir o yana bir bu yana gittiğimi hatırlıyordum. 

Kızın aşık oldu annecim, sakın korkma çünkü onu hep seven ve senden sonra bile koruyan birine aşık oldu. Kendisini unutsam dahi beni bırakmayan birine verdim kalbimi... 

Ve yıllar sonra, onunla karşı karşıya geldim bugün... Umudun mavisini, yaşamın yeşilini taşıyan gözlerindeki acıyı gördüğümde bu sefer ne kafamda biri öldü... ne de toprağa verdim birisini. Aşk bu muydu anne? Aşk onun canı yandığında ölen kişinin sen olması mı demekti? Ama bir sorun vardı her şeye rağmen; güzel bir kafe ya da deniz kenarı bir bankta olmadı yıllar sonra ilk defa buluşmamız, sahi filmlerde ve kitaplarda hep böyle olmaz mıydı? Gerçek neden bu kadar acıydı, gerçek neden onu yıllar sonra ilk defa hastanede görmeme sebep olmuştu? Üstelik herkesin aklında, ameliyatın başarılı geçme ihtimali %20, diyen doktorun sözü dönüp dolaşırken. 

Annecim, babacım... Sizin onla tanışmanızı istesem de biraz daha zaman verseniz olmaz mı? Yanınıza çağırmayın onu, birinin daha ölmesini... şuan kaldırabileceğimi sanmıyorum. Fiziksel ölüm, insanları kafamda öldürmeye benzemiyor; bunu, sizi kaybettiğim gün anladım.

Her şeye rağmen düşünüyorum; ne kadar süre geçerse geçsin onu unutmayacağımı söylememe rağmen neden aklım bana ihanet etti ve lisenin ilk yılı aynı sınıfta olmamıza rağmen onu tanımadım? Neden? Neden Atlas İlker KESKİN lise birinci sınıfta sınıf arkadaşım olmasına rağmen onu hatırlamadım? 

Gözyaşlarımı bir süredir silme gereği duymasam da kapalı olan ameliyathanenin kapısı açılıp içeriden çıkan doktoru fark ettiğimde yanaklarımdaki ıslaklığı sildim, başımın dönmesine rağmen duvardan destek alarak ayağa kalktım ve kendimi duyacağım habere hazırladım, doktorun kurtarmaya çalıştığı hayat kendiminki gibi hissederken...

Yazar 『texting』Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin