"Arkada bıraktıklarımızın yüreklerinde yaşamak, ölmemektir."Campbell
Salaş mavi gömleğin uzun kolları, siyah iplerle süslenmiş kocaman cepleri ve önden çıtçıtları vardı. Özel bir çekiciliği olduğu söylenemezdi. Fakat kullanışlı olduğu da bir gerçekti. Onu bulduğumda üniversitenin birinci sınıfındaydım. 1963'ün Aralık ayında tatil için eve gelmiştim.
Tatilin en eğlenceli yanlarından biri annemin fakirlere vermek için topladığı eski kıyafetleri karıştırmaktı. Düzenli olarak evi araştırır ve kullanılmayan giysileri, yatak örtülerini ve ev eşyalarını belirlerdi. Onları hep kâğıt torbalara doldurur ve holdeki çekmecelerin önüne koyardı.
Bir gün annemin koleksiyonunu incelerken yılların etkisiyle yıpranmış fakat hâlâ kullanılabilir durumda olan bu büyük beden gömleği buldum.
"Tam resim dersinde kıyafetlerimin üzerine giymek için ihtiyacım olan şey!" dedim kendi kendime.
"O eski şeyi almayacaksın, değil mi?" dedi annem onu katladığımı görünce. "Onu, 1954'te kardeşine hamileyken giymiştim!"
"Resim dersi için mükemmel, anne. Teşekkürler!" Annemin karşı çıkmasına fırsat vermeden gömleği bavuluma tıktım.
Bu mavi gömlek okul dolabımın bir parçası oldu. Onu seviyordum. Üniversite yıllarım boyunca dağınık projelerde rahatça kıyafetlerimin üzerine geçirmek için hep yanımdaydı. Mezun olmadan önce koltukaltı dikişlerini sağlamlaştırmam gerekti. Fakat bu gömleği oldukça fazla kullanmıştım.
Mezuniyetten sonra Denver'e taşındım ve taşındığım gün bu eski gömleği giydim. Sonra onu temizlik yaptığım pazarları giydim. Öndeki dört büyük cep (ikisi göğüs hizasında ikisi kalça) toz bezlerimi, deterjanı ve parlatıcıyı taşımak için idealdi.
Bir sonraki yıl evlendim. Hamileyken mavi gömleği bir çekmeceye tıkılmış buldum. Ve karnım burnumda gebelik günlerim boyunca bu gömleği giydim. Biz Colorado'da iken, ailem İlinois'te oldukları için, ilk hamileliğim sırasında onların sıcaklığından yoksun kalmıştım. Fakat bu gömlek bana onların sıcaklığını ve himayesini hatırlatıyordu. Annemin de hamileyken bu gömleği giydiğini hatırladığımda gülümseyip ona sarıldım.
1969'da, kızımın doğumundan sonra gömlek en az 15 yıllık olmuştu. O yılbaşı bir dirseğini yamadım, gömleği güzelce yıkayıp ütüledim ve paket yapıp anneme gönderdim. Gülümseyerek ceplerinden birine şöyle bir not iliştirdim: "Umarım uyar. Eminim sana çok yakışacak!" Annem bana 'asıl' hediyeleri için yazdığı teşekkür mektubunda mavi gömleğin çok sevimli olduğunu söylemişti. O gömlekten bir daha hiç bahsetmedi.
Ertesi yıl eşim, kızım ve ben Denver'den St. Louis'e taşındık. Yol üzerinde birkaç eşya almak için annemlerin evine uğradık. Günler sonra mutfak masasını paketinden çıkarınca altına iliştirilmiş mavi bir şey fark ettim. Gömlek! Böylece oyun başlamıştı.
Evlerine bir sonraki gidişimizde gömleği, annemle babamın şiltesinin altına sıkıştırdım. Onu bulması ne kadar zamanını aldı bilmem ama bana geri geldiğinde iki yıl kadar olmuştu.
O zamana kadar ailemiz de büyümüştü.
Bu sefer annem benden öcünü aldı. Gömleği oturma odamızdaki lambanın altına sakladı. Biliyordu ki üç çocuk annesi olarak ev temizliği yapmak ve lambaların yerini değiştirmek her gün yaptığım işlerin arasında değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manolya Kokulu Hikâyeler
Short StoryUmudunu yitirme, Şu hayatta bir şeyin bitişi her zaman başka bir şeyin başlamasına sebep olmuştur.