Kocaman beyaz çerçeveli rayban gözlüklerini çıkarıp umutsuzca etrafa bakındı genç kız. Yola çıkalı fazla olmamasın rağmen bu hiç tanımadığı yerde aracı bozulmuştu. Arkadaşı İrem ‘in doğum günü için şehir dışına çıkıyordu Cansu. Parti İrem’ lerin yazlığında Bodrum da olacaktı. Gün halbuki ne güzel başlamıştı onun için…
Umutsuz gözlerle karşısında ki izbe görünümlü tamirhaneye baktı. Pek umudu yoktu ama, başka çaresi de yoktu içeri girmekten başka . Şansına arabası da tam yerinde bozulmuştu. Ya biraz geride ya da ilerde bozulsaydı...
Lüks arabasının kapısını sesli bir şekilde kapatarak tamirhanenin toprak yolunda ilerlemeye başladı Cansu. Arabanın kapısını bilerek çarpmıştı. Kendince önlem alıyordu etrafta bulunan kötü bir şeylerden korunmak için. Her ne kadar saçma olsa da…
Ağır demir kapıyı biraz sağ tarafa doğru itince yavaşça açıldığını fark etti Cansu.” Hadi bakalım kızım cesaret “diyerek kendi kendine söylendi ve kapıyı biraz daha açtı.
İçerisi oldukça karanlıktı ama ufakta olsa bir ses duyuluyordu içeriden. Bunun üzerine yüzünde derin bir gülümseme oluştu ve kendine güveni geldi .
Artık biraz önceki halinden eser yoktu yüzünde. Yine kendini beğenmiş Cansu olmuştu işte!
“Kimse yok mu?” diye bağırdı olanca sesiyle içeriye doğru.
Bir süre bekledi ama bir cevap gelmedi. Yine seslendi ve biraz önce duyduğu o seslerde kayboldu. Bu durumdan biraz ürken Cansu etrafına bakındı ama kötü bir şeyin olmadığını gördükten sonra takındı yine sevimli şımarık maskesini.
İlerden karanlığın içinden dev gibi bir adam yavaş adımlarla Cansu ya doğru gelmeye başladı.
Genç kız karşısından gelenin yüzünü seçemiyordu ama cüssesine bakılırsa bir dev gibiydi.” Allah ım gulyabani gerçek galiba “diye sızlandı içinden. İstemeyerekte olsa bir iki adım geriledi Cansu. Zaten kapıdan fazla uzaklaşmamıştı. Karanlığın içinden derin bir ses çalındı kızın kulağına.
“Buyurun! “Sesin sert, gür ve taviz vermez bir tınısı vardı.
Cansu biran sesten ürktü ve vücudunu bir titreme sardı.
“Ee şey ben tamirciye bakmıştım.”
Kendine şaşıyordu Cansu nasıl ağzına açıpta bir cümle kurabilmişti. Artık iyice tamirhanenin dışındaydı ve karşısında ki devde güneş ışıklarıyla buluşmuştu nihayet.
Dev mi? ne devi? Adam cillop gibi bir şeydi. Cansu adamı görünce küçük dilini yutacağını düşündü biran. “Bende ki şansa bak “diye düşündü sinsice. Ama sonra hemen bozuldu bu duruma. Adam yürüyen bir karizmaydı belli ki ama onların camiadan değildi ve bir gecelik bile olsa Cansu onunla birlikte olamazdı.
Yaklaşık olarak 1.90 veya daha fazla diye ölçüverdi hemen adamın boyunu .İri deniz mavisi , sert bakışlı gözler . hoş kumral düz saçlar. Gerçi biraz araba yağı olmuş ama yinede hoştu işte. Karşılıklı bir süre birbirlerini süzdüler. Genç adam Cansu nun üzerinde bulunan beyaz mini şortuna ve straplez pembe bluzuna bakıyordu yüzünde hiçbir duygu belirtisi olmadan. Ne bir beğeni ne bir hoşnutsuzluk ... Hayır hiç biri yoktu. Bu durum biraz moralini bozsa da bozuntuya vermedi Cansu. O alışık değildi erkekler tarafından duygusuzca süzülmeye…
Birden içi bir tuhaf oldu genç kızın bu bakışlardan. O da aynı şekilde karşısındakini incelemeye başladı. Üzerinde mavi işçi tulumu vardı genç adamın. Gerçi her ne kadar mavi demeye bin şahit istese de…
Vücudu ise anlatmakla bitmezdi sanırım. Hele o kol kasları. Beni bir sarsa sanırım birkaç kaburgam kırılır diye düşündü . Bakışlarını yüzüne doğru çevirince adamın tek kaşı kalkık bir şekilde kendisine baktığını gördü. Bu durum biraz kızarmasına neden olsa da hemen kendini toparladı ve o şirin şımarık maskesini taktı yüzüne.
“Aa şey pardon benim aracım durdu birden bire ve bir daha çalışmadı. Allah tan size yakın bozulmuş , yoksa ne yapardım bilemiyorum “dedi biraz cilve kattığı sesiyle.
Genç adam ise hala duygusuz bir şekilde bakıyordu genç kızın yüzüne ve birden
“İyi” dedi
“İyi mi? Nasıl iyi?”
“İyi işte benim dükkanıma yakın bozulmuş arabanız “dedi sert bir sesle genç adam.
“Hey! dövseydin birde bari. Bu ne surat hem! Sen benim arabama bakacak mısın bakmayacak mısın onu söyle? Gerçi pek anlar mısın onu da bilmem ya” dedi biraz aşağılayıcı bir şekilde.
“Görüyorsun benim arabam 2014 model bir Porshe ! Senin burada tamir ettiklerine pek benzemez” dedi o kendini herkesten üstün gören şımarık tavrıyla.
Genç adam bir süre sessiz bir şekilde kıza baktı ve “anahtar !“dedi.
“Anahtar mı?”
“Evet anahtar hani şu sizin 2014 model Porshe nizin anahtarı. “
“Hey! sen benimle dalgamı geçiyorsun?”
“Ne münasebet ben sadece işimi yapmaya çalışıyorum ve siz benim oldukça önemli olan vaktimi çalmaya başladınız bile.”
“Peki al” dedi ve sert bir şekilde adamın eline bıraktı anahtarı. Elleri birbirlerine değince bir tuhaf oldu Cansu' nun içi. Sanki elektirik verilmiş gibiydi vücuduna…
Genç adam Cansu nun Porshe sinin kaputunu açıp incelemeye başladı. Bir süre sonra kısık gözlerini Cansu ya dikip “bunun birkaç günlük işi var “dedi
Cansu ise “Nee “diye bir çığlık attı biranda.
“Ama olmaz benim acil Bodrum ‘a gitmem lazım ve arabama ihtiyacım var. Ben ne yaparım şimdi onsuz ?”
Genç adam yine duygusuz bir şekilde bir omzunu salladı ve “ben bilmem ama aracın bir iki günde anca biter”.
Bu durum Cansu yu kara kara düşündürmeye başladı. Ne yapmalı nasıl gitmeliydi şimdi Bodrum ‘a? Ne kadar kaldığını da bilmiyordu ki... Arasın arkadaşlarını gelsin. Keşke Cem ‘in teklifini kabul etseydim o zaman burada böyle sıkışıp kalmazdım .
Bir süre ikisi de sessiz kaldıktan sonra daha fazla dayanamayan genç adam:
“Ee verdiniz mi kararınızı küçük hanım? “dedi ukala bir şekilde.
Bu duruma sinir olan Cansu parladı bir anda.
“Sen kimsin ki bana küçük hanım diyorsun” ? Bu lafı hiçbir zaman sevmemişti.
“Oradan bakınca öyle mi görünüyorum” dedi ve birkaç adımda adamın yanına yaklaşıp sinirli bir şekilde gözlerine bakarak meydan okudu ona aklı sıra. Kızın bu hali ise genç adamı oldukça eğlendiriyordu. İstemeden de olsa üst dudağının köşesi yukarı doğru kıvrıldı seksi bir şekilde.
Bunun gören Cansu” Allahım “diye inledi içinden ama hala adama bakmaya devam ediyordu sinirli bir şeklide.
“Evet sana bir soru sordum !“diye meydan okudu ona bakışlarıyla Cansu.
İki eliyle vücudunu göstererek “oradan bakınca küçük bir hanım gibi mi duruyorum diye diklendi.
Aslında hiçte küçük hanım gibi değildi genç adama göre. Uzun boylu, uzun bacaklı ,sarışınlığına inat iri kahverengi gözlü, dolgun dudaklı ,mükemmel dik göğüslere sahip bir afet duruyordu karşısında. Deyim yerindeyse bir içim suydu…
Ama biraz sinir etmek istemişti karşısında ki kızı ve hiç iyi olmamıştı bu. Zaten yeterince güzel olan kız ,kızınca bir başka güzeldi sanki.
“Ne diyorum ben ya! ‘“diyerek kendini toparlayan genç adam:
“Hayır “dedi duygusuz bir sesle.
Bu cevaba iyice sinirlenen Cansu çakmak çakmak gözlerle adama baktı ve” buradan Bodrum’a ne kadar var?” dedi.
“Yarım saat veya 45 dakika. Aracına ve sürücüsüne göre değişiyor. “
“Peki ben nasıl gidebilirim?Otobüs veya taksi var mı?”
“Maalesef en son otobüs yarım saat önce geçti ve taksinin de olduğunu hiç sanmıyorum .”
“Neden ?”
“Çünkü taksi durağı yok burada” dedi sırıtarak genç adam.
“Haha çok komik demi? Bilmediğim tanımadığım yerde arabam bozuluyor ve akşam benim Bodrum da olmam gerek ama hiçbir ulaşım aracı yok ve sen bu durumdan çok eğleniyorsun öylemi?”
Genç adam ise aldırmaz bir tavırla “evet eğleniyorum” dedi genç kızın öfkeden lavlar çıkacakmış gibi iyice kararan gözlerine bakarak.
Umutsuzluğun son demini yaşayan fısıltılı bir şekilde genç adama sordu:
“Peki başka nasıl gidebilirim Bodrum’a?”
“Benimle. “
“Seninle mi?”
“Evet benimle.”
“Ama ben seni tanımıyorum daha adını bile bilmiyorum.”
“Tanışırız o zaman. Adım Mert . “
“Cansu “dedi geç kızda ve ince uzun narin elini genç adama uzattı tanıştıklarının nişanesi olan tokalaşma için…..